Kaç dakikadır aynı pozisyonda olduğumu bilmiyordum ama bacaklarım uyuşmaya başlamıştı bile. Kıymetlim ise kendini belli etmiş sızlamaya başlamıştı. Belki de dakika değilde saat idi...
Elimde ki kağıda son kez bakıp buruşturdum ve cebime koydum. Ellerimin tersiyle sertçe göz yaşlarımı silerek ayaklandım. Ben daha demin ne yaşamıştım öyle. Tanımadığım biri evime giriyor ve bana bunları yapıyordu. Annemin doktor olduğunu bilmiyor muydu acaba? Ya da yürek mi yemişti? Çünkü doktorların polisler ile ne kadar iyi anlaştığını hepimiz iyi biliyorduk.
Aklımda ki soruları beynimin en ücra köşesine atıp kapıya baktım. Mutfaktan çıkmaya korkar hale gelmiştim. Kafamı sağa sola sallayıp kendime gelmeye çalıştım fakat nafileydi. İlk defa böyle bir şey yaşıyordum, kendime gelmem epey zaman alacak gibiydi.
Kaşlarımı çatıp kapıya baktığım sırada beynimde tekrarlanan sözleri ağzıma aldım ve söyledim.
"Güçlüsün sen Feza!"
Bir çok kez tekrarlamam ile anlık gelen cesaretten yararlanıp kapıya doğru adımladım. Kapının önüne geldiğim de ne sağımı ne de solumu kontrol etme gereği duymamıştım. Direkt olarak dış kapıya doğru ilerledim ve kaşlarımın çatılı olmasına dikkat ederek kapıya ulaştım.
Bu cesaretten dolayı kendimi alkışlamak istedim fakat bunun saçma olacağını düşünüp kendimi silkeledim. Derin derin nefesler alıp verirken bir anda kapının kulpunun aşağı inmesiyle duraksadım. Geri mi gelmişti? Of ne saçmalıyordum böyle. Anahtarı nereden bulacaktı ki?
Bir kaç adım gerileyerek kapının açılmasına izin verdim. Benim geri adımlamam ile kapı sonuna kadar açılmış ve içeriye annem girmişti. Annemin girmesiyle birlikte ona bakarken bir anda bana doğru uzanıp kollarının arasına aldı bedenimi.
"Ne oldu canım?"
Sesinden de anlaşılan kaygı nasıl bir hale geldiğimi düşündürmeye başlamıştı. Nasıl görünüyordum bilmiyordum. Saçlarımda hissetiğim eller ile kendime gelmiş düşüncelerimden sıyrılmıştım. Bir eli saçlarımdayken diğer eli sırtımı sıvazlıyordu.
"Ne oldu annem? Anlat hadi bana"
Söylediği sözler ile burnumu çektim. Ne diyecektim? Nasıl başlayacaktım?
'Anne birisi geldi ve bir not bıraktı' ya da 'Birisi beni taciz etti sonra ise not bıraktı' kurduğum cümleler o kadar hiddetliydi ki. Bu cümleleri kurduğum an annemin alacağı hali düşünemiyordum bile."Bir şey yok anne"
Bir anda ağzımdan çıkan kelimeler ile hem ben şok olmuş hem de annem şok olmuş gibiydi. Çünkü anında ellerini benden çekmiş ve gözleri fal taşı gibi açılmış bir vaziyette yüzüme bakıyordu.
Ben neden 'bir şey yok' demiştim ki. Vardı işte. Bariz belliydi bir şey olduğu. Ki zaten annemin bakışları da bunu belli eden cinsteydi.
"Nasıl bir şey yok. Bu halin ne? Yoksa baban-"
Cümlesini tamamlamasını izin vermeden ona doğru çıkıştım.
"O benim babam değil!"
Kafasını anlayışlı bir şekilde salladı ama gözlerinde ki o ifade beni anlamak istediğini belli eder bir hale bürünmüştü. Göz bebekleri titriyor sanki ağlamamak için kendisini zor tutuyor gibiydi.
"Neyin var o halde!"
Soru sorar gibi söylemişti fakat bir nevi azar işitiyordum. Ne diyecektim şimdi. Nasıl bir halde olduğumu bile bilmiyorken şimdi nasıl bir yalan atacaktım. Kafamı sağa sola sallayıp başımı eğdim ve parmaklarımla oynamaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZININ PEŞİNDE
VampirBabasından kaçan Feza ile annesinin yaşadığı olayları anlatan bir hikayedir. Sorkun Kasabasına gelen Feza, kasaba da bir tuhaflık olduğunu sezer. 'Güneş girmeyen' olarak da bilinen bu kasaba, Feza için iyi bir yer mi yoksa kötü bir yer mi bilinmez. ...