13 - Demir'in Annesi ve Babası
Hayal kırıklığının rengi mordu.
Öfkeninki kırmızı.
Mutluluğunki yeşil.
Neşeninki sarı.
Aşkınki ise açık pembe.
Biliyordum, görmüştüm, hissetmiştim.
Aklımı Cesur'dan uzak tutmak için inanılmaz bir çaba sergiliyordum. Kızlar da çocuklar da bir şeyler döndüğünü anlamışlardı tabii benim tavırlarımdaki değişimden dolayı ama bana sormaya cesaret edemiyorlardı. Kaçıyordum Cesur'dan ve Cesur'un adının geçtiği her şeyden.
Bunu nasıl yapardı? Okulda kız mı kalmamıştı da o kızı tercih etmişti? Niye o kız?
Kitaplarımı sıranın üstüne koydum ve asamı masanın üzerine çıkardım. Merve kızlara bir şey anlatırken son günlerde sıklıkla yaptığım gibi Demir'in bana verdiği ailemin fotoğrafını çıkardım ve onları incelemeye başladım. Eğer yeteri kadar uzun bakarsam benimle konuşacaklarmış gibi hissediyordum.
Aklımı Cesur'dan uzak tutmamın en büyük yardımcısı o gece benimle konuşan ışık kütlesiydi. Ne anlatmaya çalışıyordu, kimdi, benden ne istiyordu bunu çözmeye çalışıyordum günlerdir. Bir yere vardığım hatta bir başlangıç noktası bulduğum bile söylenemezdi. Işık ne demişti, gerekli olan ipucun gözünün önünde saklı. Ona seslen, o sana gelecek. Bu da ne demek oluyordu?
"Mehir?" diyen yumuşak sesi duyduğumda kızların endişeyle bana baktığını gördüm. Fotoğrafı kitabın arasına koyup onlara döndüm. "Efendim?"
"İyi misin canım? Son birkaç gündür biraz sessizsin." dedi Merve. "Fazla sessiz."
Gülümsedim. "İyiyim tabii, niye iyi olmayayım?" Kızlar bakıştı. "Bir şey mi oldu bize anlatmadığın?" dedikten sonra duraklayıp "Cesur'la?" diye ekledi.
"Hayır!" dedim sert bir şekilde. Bu konunun, onun adının geçtiğini duymak istemiyordum.
"Yine de biraz kötü gözüküyorsun, konuşmak istemediğine emin misin?" Sude'nin anlayışlı sesi bile beni etkilememişti. Onlara kötü bir bakış atıp önüme döndüm ve kitabımı açtım.
"Mehir!" diye seslenen tanıdık sesi duyunca sesin geldiği yöne döndüm. Demir merdivenlerden hızlı adımlarla inerek yanıma geliyordu. Gülümsedim ona. "Efendim?"
Kızları ezercesine üstlerinden geçip yanıma oturdu. "Bugün annemler bir iş için okula ziyarete geliyor."
"Her şey yolunda mı?" diye sordum merakla. Başını salladı alelacele. "Evet, evet. Önemli bir şey değil. Ben başka bir şey söyleyecektim."
"Ne?"
Bir anlığına durdu. Sonra hafif utangaç bir edayla "Annemler seninle tanışmak istiyor da..." dedi.
"Aaa, gerçekten mi?" dedim şaşırarak. Benimle niye tanışmak istiyorlardı ki? Biraz garibime gitmişti doğrusu ama çaktırmadım.
"Evet. Rica etsem- şey yani- tanışır mısın? Geldiklerinde sana haber veririm, birlikte gideriz. Olmaz mı?"
"Şey... Olur tabii." dedim. Demir "Harika." dedi. "Derse geç kalmadan gitsem iyi olur Salih Hoca beni öldürür yoksa." diyerek geldiği gibi aynı hızla gitti.
Sude bana dönerek "Ailesiyle tanışmanı mı istiyor?" diye sordu hayretle. Başımla onayladım. "Sence de biraz tuhaf değil mi?"
"Tuhaf." dedim, inkar edemezdim. Belki de yeşillerin en soylusu olan son kişiyle -ki umarım son değilimdir- tanışmak istiyorlardı. Hoca içeri girince konuyu rafa kaldırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐒𝐎𝐘𝐋𝐔 𝐀𝐕𝐈
Fantasy𝐒𝐎𝐘𝐋𝐔 𝐀𝐕𝐈 │Her bir rengin anlamı vardır derler lakin hiçbir rengin anlamı hayatı pamuk ipliğine bağlayacak kadar tehlikeli olmamıştı. © audrisimpavi...