Şafak Rüzgarları •evrim•

31 8 5
                                    


Gözlerimi dünyaya tam olarak 460 yıl önce açtım. Kuzey Tahtta geçen çocukluğumun ardından, bilmediğim bir nedenden ötürü insanlar arasında yaşamaya gönderildim.

Ben bir ay perisiyim, sandığınız üzere yastığınızın altındaki dişlerle işim olmaz. Rüyalarınızı kontrol eder, bilinçaltınızla oyunlar oynar, kabuslar aracılığıyla görüler alırım. Hayır. Bir kahin de değilim. Aslında bakarsanız, biçimlendirdiğiniz her kalıba sığarım.

 Aslında bakarsanız, biçimlendirdiğiniz her kalıba sığarım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İlkbahar mevsimindeydik. Hava yağmurluydu. Kolumdaki saate göz attım. Kütüphaneye gitmem için tam 2 dakikam vardı. Büfenin kenarındaki tekir kediyi okşayıp adımlarımı hızlandırdıktan sonra nemli kaldırıma geçtim. Bakışlarım taksi durağında bekleyen yaşlı teyzelere takıldı. Aralarında geçen konuşmaya tebessüm edip sonunda tam karşıdaki kütüphane kapısından içeri attım kendimi.

"Bingo. Tam saatinde" Doğrusu, dakik biriydim. "Kışt! Yapmam gereken işler var" "Alt tarafı kitap dizeceğiz biliyorsun değil mi?" Elimdeki şeker kutusunu alıp ağzına birkaç tane attı. Rosa benim en yakın arkadaşımdı. Burada yarı zamanlı bir işimiz vardı. Onunla geçirdiğim her saniyeden keyif alıyordum.

Ona göz devirip merdivenlerden aşağı indim.

Çantamı bir kenara koyarak kitap kokularını içime çektim. Bana garip hissettiriyordu.
Elime aldığım dağılmış kitapları alfabetik sıraya göre dizmeye başlarken şarkı mırıldanıyordum.

"Yarın çıkalım mı?" Arkamı dönüp soru soracağım sırada gözlerindeki şişlik dikkatimi çekti. "Uyumadın mı sen?" Morali anlık bir şekilde bozulurken kaşlarımı çattım. Onu bu halde görmek beni fazlasıyla üzüyordu. "Ah, şu kabuslar gün geçtikçe sıklaşıyor" Tereddüt ettim. Bu konudan bahsetmeyi istemiyordum. "Çıkalım" Sonra hiçbir şey olmamış gibi gülümsemeye çalışarak önümdeki kitaplarla meşgul oldum. Bu benim için bir tür kaçış yoluydu. Oysa benim de halimin ondan farklı olduğu söylenemezdi.

Gecem sürekli uyanıp tekrar uykuya dalma çabasıyla geçmişti. Rosa bunların kabus olduğunu düşünse de bana oldukça gerçekçi sanrılar gibi geliyordu. Kimseye bahsetmiyorduk. Birbirimize dahi anlatmaktan çekinir olmuştuk. Tamamiyle delilikti. Periler arasında bile.

Derin ve buhranlı bir nefes verip çantamdan kulaklığımı çıkardım. Kendimi dış dünyadan bir kaç saatliğine soyutlamak istiyordum. Ağır ansiklopedileri üst rafa dizdikten sonra şiir kitaplarına geçtim, şiir kitaplarından sonra romanlara, romanlardan sonra rafları sildim. Zemini de sildikten sonra kalçamı masaya yaslayıp dinlendikten sonra devam edecektim ki köşedeki gözümden kaçmış olan kitaba yöneldim. Kaşlarımı çattım. Böylesine ilk kez rastgelmiştim. Görüntüsü ve kapağı enteresandı.

Rosa'nın garip bakışlarını üzerimde hissettim. 'Ne oldu?' der gibiydi. "Gelsene"

Aslında bu şey, bir kitaba bile benzemiyordu.

KOVULMUŞLARIN AŞKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin