1 hafta sonra
Blossom, yeni aldığı kitaplatını odasındaki rafa diziyordu.
Tabi bu dizme işlemi hemen bitecekmil gibi durmuyordu.Hepsini tek tek inceleyip, alfabetik sıraya göre diziyordu. Ve bundan zevk alıyordu.
Kabuslarının devam ettiği şu günlerde kendini ancak kitapla meşgul ederek motive ediyordu.Brick ile o karşılaşmanın ardından bir hafta geçmişti.
Onun kendisine yardım ettiğine hala inanamıyordu.
Ama işin kötü tarafı brick'in eline bir koz vermişti.
Rufflar kötülük sahasından çekileli çok olmuştu.Başkanın yardımcısın bayan belım (nasıl yazıldığına bakmak için çok üşengecim)
Onları evlat edinmiş ve her ihtiyaçlarını karşılamıştı.Rufflarda bayan belımı bir anne olarak kabul etmiş ve ona bağlanmışlardı. Bu sayede kötülüğü bırakmışlardı.
"blossom, hadi aşağı gel"
Ses Bubbles a aitti.
"blossom yerinden kalktı ve şağıda televizyon izleyen kardeşleri ve profesöre baktı.
" siz izleyin, daha düzeltmem gereken kitaplar var"
"sen bilirsin blass"
Blossom odasına geri döndüğünde pencerenin açık olduğunu fark etti.Umursamayarak kitaplığının önüne oturdu ve kitaplarını kurcalamaya devam etti.
Üstünde gezinen gölgeden habersizdi.
O kadar dalgındı ki beline dolanan kolu anca habalandığına fark edebildi.
"napıyorsun?! BIRAK BENİİ"
çığlıklarını ağzını kapatan el bölmüştü.
Blossom bilmediği birinin kollarında süratle uçuyordu.
Şehir ormanını aştılar ve bir gölün üstünde nihayet durdular,
Blossom'ın çırpınışları yüzünden.
"ne cürrtle beni kaçırırsın?"
Hışımla arkasına döndü ve kan kırmızı bir çift gözle karşılaştı.
Brick ona çarpık gülümsemesinş sunarken blossom kaçmak için hazırlanıyordu.Tekrar panik olmuştu bunun anlamı uçuşunda başarılı olamayacağı.
Brick olayı erken fark etti ve kaçmak için hızlanan blossom'a hafif bşr lazer işini attı.
Tüm dengesini yitiren blossom göle düştü.
Yolun sonuna geldiğini düşünüyordu blossom.
Bu yüzden sudan çıkmak yerine dibe çökmeyi bekledi.
Brick, blossom'ın sudan çıkmasını bekliyordu.
Lakin blossom'ın çıkması tahminimden uzun sürünce oda suya daldı.Blossom'ı kucağına aldı ve sudan çıkardı.
"KENDİNİ ÖLDÜRMEYE Mİ ÇALIŞIYORSUN? APTAL!!"
Blossom soğuktan titriyordu.
Öfkeyle Brick'e döndü.
"BENDEN NE İSTİYORSUN?"
bunları söylerken titriyordu ve tüm enerjisini bağırmaya harcadı. olduğu yerde, kollarını kendine sararak ısınmaya çalışıyordu.
"sakın bir yere ayrılma. Yoksa sonuçlarına katlanırsın."Blossom bu tehdidin ardından bulunduğu yere iyice sindi.
Soğuk esen rüzgar ona hiç yardımcı olmuyordu.Kısa süre sonra brick elinde bir battaniye ile geri döndü.
Pek kibar olmayacak bir şekilde blossom'ın omuzlarına atar.
Blossom şaşkınca "bunu çaldın mı"
"hayır blossom, ödünç aldım."
Blossom çok sorgulamadan battaniyeye büründü.
Uykuuzluk ve soğuk üst üste gelince dayanılmaz bir hal almıştı blossom için.
Brick, blossom'a yaklaştı, onu kucağına aldı ve uçmaya başladı.
"beni nereye götürüyorsun?"
"gidince görürsün."
Blossom çok üstüne gitmedi. Hem korktuğu hem de garip bir şekilde huzur bulduğu bu kollar arasında, ağırlaşan göz kapaklarının kapanmasına izin verdi.
Brick, kollarında yatan pembeli kıza baktı. Uyurken onu izlemek tuhaf hissettirmişti.Ormanlık aladaki kulubeye gelince kabaca kapıyı çaldı.
Yaşlı pembe tüylü canavar kapıyı açtı.
Karşısında Brick'i görünce kotkmuştu.
Hemen kenara çekildi be içeri girmelerini bekledi.
Brick, blossom'ı şöminenin karşısında olan sandalyeye bıraktı. Ardından yere minderleri serdi ve blossom'ı minderlerin üstüne yatırdı.
Blossom çok geçmeden gözlerini açtı."nerdeyiz?"
Sesi yordun ve bitkindi.
"o pembe tüylü canavarın evindeyiz."
Blossom doğruldu ve yüzünü şömineye döndü.
Hala üşüyordu, sadece titremesi geçmişti.
Brick blossom'ın üstündeki baddaniyeyi aldı ve kuru başka bir baddaniye alıp onu sarmaladı.
Bu haraketi ilkinden daha nazikti.
Blossom bu centilmenliğin sebebini anlayamıyordu.
"bunu neden yapıyorsun?"
Brick blossom'a döndü.
Yorgun olduğu belliydi.
Brick "neyi?"
"bana önce eziyet edip sonra yardım ediyorsun."
Brick hafifce gülümsedi.
"sana eziyet etmiyorum. Sadece sen çok panik oluyorsun."
"peki, o zaman bana neden yardım ediyorsun?"
"bunun bir sebebi yok, canım istediği için yardım ediyorum".
"bu bir sebep değil."
Blossom ve brick yana yana ateşi izliyorlardı.
Brick düşünüyordu. Neden ona yardım ediyordu.neden onu hep yanında tutmak istiyordu . Kafasu bu sorularla o kadar doluydu ki omzunda hissettiği ağırlığı sonradan fark etti.Blossom, uyukuya yenik düşmüştü.
Ve kafasını istemsizce Brick'in omzuna koydu.
Brick bu durum karşısında çok şaşırmıştı.
Tebessüm edip blossom güzel kokan saçlarına burnunu koydu ve doya doya kokladı.
Yanakları kızarmıştı Brick'in.
Blossom'la çocukluklarından beri hep bir çekişme halindeydiler.
Buna rağmen hep onu beğeniyordu. Sadece kendine itiraf edemiyordu.Çiçek kokusuna doyamıyordu ama blossom'ın eve gitmesi gerekiyordu.
Tekrar kucağına aldı, hafif olduğu için zorlukta çıkmıyordu Brick için.
***Bubbles korkuyla buttercup'ın odasına daldı.
Normalde böyle ani girişleri olöadığı için Buttercup kısa süreli bir korku yaşadı.
"Bubbles, napıyorsun sen?"
Bubbles nefes nefese "blossom, blossom yok"
Buttercup kaşlarını çattı
"nasıl yok?"
"yok işte odasında yok"
"tanrı aşkına nereye gidecek, banyoya bak, oraya bak şuraya bak."
Bubbles bıkkımlıkla sağ elini alnına yapıştırdı ve derin bir iç çekti.
"Yok diyorum yok. "
Buttercup'ın içine bir endişe düşmüştü.
"profesöre haber verelim."
"olmaz!"
"sebep?"
"çok endişelenir, zaten yatmaya hazırlanıyor. O yatınca bir aramaya gidelim."
Bubbles inat ettiğimde onu inadından döndürmek oldukça zordu.
Mecbur kalarak başını salladı Buttercup. Çok geçmeden de yattı profesör.
Hızla uçuşa geçti iki kardeş.
Şehrin üstünde kız kardeşlerini aradılar ama tek bir ize bile rastlamadılar.
Gergin ve sinirli bir şekilde evlerine döndüler.
"Bubbles, blossom'ın odasına girelim belki bir iz buluruz ve yarın daha iyi arayabiliriz.
Bubbles sessizce kafasını salladı ve blossom'ın odasına uçtular.Kapıyı açtıklarında ise büyük bir şok yaşadılar. Blossom tüylü bir battaniyeye sarılı bir şekilde yatağında yatıyordu.
Buttercup uyuyor olmasına rağmen onu kaldırdı.
"hey blass uyan"
Blossom güçlükle gözlerini açtı.
Şaşkınca ona bakan kardeşleri bşr açıklama bekliyordu.
"sen ıslaksın."
Bubblas kız kardeşini kaldırdı ve banyoya götürdü.
Blossom sıcak bir duş aldı ve kuru kıyafetlerini giyip kız kardeşlerinin yanına gitti.
İkiside kollarını bağlayıp blossom'dan bir açıklama bekliyorlardı.
"şeyyyy canım sıkıldı ve dışarı çıktım. "
Gerisine diyecek bir şey bulamayınca kız kardeşlerine
"bu kadarını bilseniz yeter."
Dedi.
"hadi ama blass. Bize söylemelisin."
"kızlar endişeleriniz içşn teşekkür ederim ama bu konu lüzumsuz. Bakın buradayım ve güvendeyim."
"sen öyle diyorsan peki."
Buttercup kız kardeşini tuhaf davrandığını sezmişti ama ses çıkarmadı.
Bubblas ve Buttercup blossom'a sıkı sıkı sarılarak destek oldular.
Ve iyi geceler dileyerek oday terk ettiler.
Blossom yeni kurumuş olan saçlarını aşapıdan bağlayıp yorganının içine girdi. Odasına nasıl geldiğini hatırlamıyordu. Muhtemelen brick getirmişti. Blossom'ın kafası ağrıyordu ve kendini hiç olmadığı kadar yorgun hissediyordu. En sonunda gözlerini kapatırken bu günü ve Brick'i düşünmemeye çalışarak uykuya daldı.
****
Yazdığım en uzun bölüm sanırım bu.
İnşallah beyenirsiniz yzım hatalarım varsa çok özür dilerim.
Lütfen oy ve yorum bırakın şu garip yazarınıza
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(ppg X rrb) En Güzel Kabus (blossick)
FanfictionBazen en kötü kabusun en güzel rüyan olabilir.