Nev ve John ortak salonda yüzlerinde yaptıkları şeyin şokuyla öylece oturuyorlardı. Yanlarına gidip aralarına oturdum.
"Snape ile ilgili mükemmel iş başardınız sanırım."
"Lizy b-biz şey oldu. Hepsi biz-bizim suçumuz."
"Ne oldu? Seneye tüm yıl cezalı mısınız?"
"Keşke öyle olsaydı." John yüzünü ellerinin arkasına gömdü. "Snape benden ve Nev'den otuzar puan kesti. Okul Şampiyonu değiliz. Hepsi bizim suçumuz"
Nev resmen yanımda inledi. Sanki kafasından olanları atıp çıkarmaya çalışıyor gibi saçlarını çekmeye başlamıştı. "Şey yani, böyle bir şeyler olabileceğini biliyordum. Sizden onu sinir etmenizi ben istedim. Kendinizi suçlamayı kesinde bana ne olduğunu anlatın."
John ellerinin arasından "Snape büyük salondan sonra önce odasına gitti. Biz daha cesaretimizi toplayamadan odasından çıkıp elinde bir şeyle Lupin'in odasına gitmeye başladı. Sonuçta bizde onun peşinden gittik..." yüzünü ellerinden çekip sırtını koltuğa dayadı. "Orada da çok durmadı. Bizde odadan çıkar çıkmaz yanına gittik. Biraz gergin ve aceleci davrandı hatta düpedüz bizi başından savurup attı ama sen ölüm kalım değince ben ona engel olmak için şey yaptım... ben..."
Daha fazla devam edemeyecek gibi duruyordu. O sıra Nev tekrar bir inilti kopardı. "Neler oldu doğru düzgün anlatın."
"John Snape'in ayağına çelme taktı. So-sonra ona bu okuldaki en ber-berbat öğretmen olduğunu söyledi. Sna-Snape o kadar öf-öfkelendi ki. İkimizi de İksir sınıfına çekti. Daha yeni yanından çıktık. Lizy! Çok ama çok korkunçtu. Bir sürü şey söyledi..."
"Beni resmen gelecek yıl ayağımı denk almam için uyardı. Bu tehdit sayılır değil mi?"
"Vay canına. Sanrım Gryffindor'da olman gerekirken yanlışlıkla buraya geldin."
"Onu oyalayın, okuldan çıkmasın diyen kimdi? Elimden geleni yaptım."
"Yani ben size oyalayın derken sınav kağıtlarınızı göstermesini istemenizi kast etmiştim. Ya da en fazla soruların cevaplarını merak ediyor gibi davranıp sınavın üstünden geçmeye çalışırsınız sandım."
Bu sefer ikisi bir inledi. Yüzlerinde bunu düşünemedikleri için derin bir pişmanlık vardı. Nev hemen "Lizy bunu neden bize başta söylemedin. Bu sefer kesin derslerinden birinde ikimizi de öldürecek."
İkisi de o kadar derin bir şok içindeydi ki gece yatana kadar inleyip nasıl hayatta kalacaklarını tartışıp durdular. Onları bir süre dinledikten sonra gülmemek için kendimi çok zor tuttum. Yani bu durumdayken gülseydim beni kesin camdan dışarı atarlardı. Özelliklede sorumlu kişi ben olduğum için.
Ertesi gün kahvaltıya kadar meselenin aslını sormamışlardı. Ta ki Gelecek Postasını okuyana kadar.
ON İKİ YIL ÖNCE İŞLEDİĞİ SUÇLARDAN ÖTÜRÜ ASKABANA HAPSEDİLEN SİRİUS BLACK AKLANDI
Bir önceki gün infaz komitesiyle birlikte gittiği Hogwarts'da Sihir Bakanı Cornelius Fudge gizlenen gerçekleri ortaya çıkardı. Uzun zamandır aranan ama bir türlü yakalanamamış olan azılı suçlu olarak bildiğimiz Sirius Black Hogwarts'da kendi isteği ile Sihir Bakanlığına teslim oldu. Kaçışıyla ilgili olan sorgusunda karanlık bir sır gün yüzüne çıktı. Sirius Black ifadesinde on iki yıl önce öldürdüğü sanılan Peter Pettigrew'in aslında hayatta olduğu ve Hogwarts'da olduğunu söyledi. Yetkililerin derin soruşturması altında aranıp yakalanan P. Pettigrew sorgu sırasında her şeyi itiraf etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden Doğduktan Sonra Sakin Bir Hayat İstiyorum
FantasyÖldüm ve tekrar doğdum. Zaman olarak geçmiş dünyamdan geride olduğu için devrim niteliğinde buluşlar yapan bir mühendis olmalı mıyım? Mühendisliğe gerek yok mu? Ben bir cadı mıyım? Üstüne üstelik Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okuluna davet mi edildi...