4. Bölüm

285 120 89
                                    

Canlarım. Hepinize merhaba. Umarım bölümü seversiniz çünkü ben çok sevdim.  Yukarıdaki şarkıyı açmayı unutmayın. Biraz bu bölümde gerilebilirsiniz. Şimdiden iyi okumalarr...

4. Bölüm. Maske

💜

Duvardaki yazıyı gördükten sonra bütün odaları kontrol edip, Barınlara haber verip ve onların da polise haber vermesinin sonucunda, polislerin de gitmesinin ardından 2 saat geçmişti.
Ben ve Berna koltukta. Can ve Barın ise karşı koltukta oturuyordu. Hepimiz korkuyorduk. Barının korkusu bunu yazan kişi değildi. Bana birşey olucak korkusuydu.

Can söylenmeye başladı.
"Bunu kim yazabilir. Aklım almıyor. Neden siz?"
Kimseden ses çıkmadı. Öylece tüm bu olanları düşünüyorduk. Bu kişi nasıl eve girmişti, nasıl duymamıştık.
"Zeynep sen bunu yapan iti gördüm demiştin değilmi" Barına baktım.
"Evet fakat o mu değil mi emin değilim."

"Umarım polisler duvardan bir parmak izi bulur. Gidip araştırıcam fakat sizi burada bırakamam. Burada daha fazla oturamazsınız. Taşınmanız lazım" Barın haklıydı fakat nereye gidicektik? Bizim bütcemize uykun iş yerine yakın bir ev yoktu başka.
"Bunu sen gelmeden de düşündüm fakat çıkış yolu bulamadım. Bizim bütcemize uygun bir yer yok. Tek burası var."

"Bize taşının. Canla tek kalıyoruz zaten. Bize gelin ben işe götürür getiririm sizi."
Can da Barına katılırcasına;
"Bence de. Hadi bize gidiyoruz" dedi.
"Olmaz Barın. Böyle yapıcaksan eğer haber verdiğime pişman olucam"
"Neden olmaz?"
"Biz şu zamana kadar kendi ayaklarımızın üzerinde durduk. Kimseye yük olmadık olmayız da. Bu konuyu kapatalım."
"Zeynep haklı. Biz kimseye yük olmayız."

"Gerçekten böyle mi düşünüyorsunuz. Sizi burda nasıl bırakırım?" Barının sesi titriyordu.
"O zaman yarından itibaren size ev bakalım. Bu süreç içerisinde evden çıkmazsınız. Tüm kapıları da kilitlersiniz" Can bunu söylemek bile istemiyordu fakat anlıyordu bizi.

"Ev bulasaya kadar sizle burada kalalım. Tek bir saniye bile seni bırakamam Zeynebim."
Zeynebim mi. Barının Zeynebi. Beni cidden böyle mi görüyordu. Barın mı demişti bunu.
"Zeynebim mi?"
"Evet. Sondaki eki benden başka kimse kullanamaz."

"Oooo aşkitiponçikellam bana da Canım ciğerim desene" demesinin ardından gülmeye başladi Can.
"Kim sana Canım der be" diyip gözlerini devirdi Berna.

Barına döndüm.Yüzüne baktım. Gözleri gözlerimle buluştu. Kalbim deli gibi atmaya başladı. Barının Zeynebi. Hep böyle seslen bana. İlk defa ayırmadım gözlerimi onun gözlerinden. O da öyle yaptı. Huzurdu gözleri. Orada öylece yaşıyabilirim diye geçirdim içimden.

"Ben çok acıktım." Bernaya dönüp baktığımda yüzündeki solgun ifadeyi gördüm.
"Dırdırcım acıktıysa bende acıktım demektir. Gidip birşeyler alıcam. Ne yemek istersiniz?"
"Ben hiçbirşey yemek istemiyorum"
Midem hiçbir şey almazdı.
Barının sinirli bakışları yüzümü buldu.

"Yemek yemezsen öleceksin bu gidişle."
"Zeyno kankacım bizi bırakıp tahtalı köye yerleşeyim deme. Dırdırcıyı yanlız bırakırsan bende onun çenesinden yanına gelebilirim"
"Hüü çok komik" dedi Berna.

"Eee ne yiyoruz."
Barın Cana dönüp;
"Biz Zeyneple lahmacun yiyecez."
Benim yerime niye karar veriyordu. Ben belki istemiyordum.
"Ben belki istemiyorum?"
Barın kaşlarını çatarak bana baktı. "Ne yemek istiyorsun o zaman?"
"Birsürü lahmacun yemek istiyorum" diyip elimi havaya kaldırdım.
Hepsi birden gülmeye başladı.

"Dırdırcı sen ne yiyeceksin?"
"Ben de lahmacun. Bunlar bahsedince canım çekti."
Can Bernanın yanaklarını sıkıp
"Oy oy çenin canın lahmacunmu çekti çenin" dediği an dayanamayıp gülmeye başladım. Bu çocuk hep böyleydi. Ardından kalkıp dış kapıya yöneldi.

Sana Gül Bahçesi Vaad EdiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin