Medya: Cesur Türker Alçin.
19 - Geçmişe Dönüş
Eteğimi ve kazağımı düzeltirken içimden söylenip duruyordum. Midemde bir baskı vardı ve ellerimi titretiyordu bu baskı. Hep babam ve Cesur. Ne geldiyse başıma onlar yüzünden gelmişti.
Önceki gün öğle yemeği yerken liseden arkadaşım Bahar aramıştı beni. "Mehir ne haber?"
"İyi canım ya sen?" dedim gülümseyerek. Annem bana baktı merakla, kiminle konuştuğumu merak ediyordu herhalde.
"Ben de iyi, yurt dışından döndün mü?" diye sordu. Liseden arkadaşlarım benim yurt dışında okuduğumu zannediyorlardı, bir yalan. Hem de en kuyruklusundan.
"Döndüm." dedim. "Hah, harika. Ben bizim dönemden birkaç kişiyle konuştum yarıyıl tatillerimiz neredeyse hemen hemen başlamış. Diyoruz bir buluşsak mı. Sen de gelsene?"
Kaşlarım çatıldı. "Bilemedim... Misafirim var aslında evde." dediğimde Cesur güzel gözlerini bana çevirdi. Ona gülümsedim.
"O da gelsin! Ne olacak? Hadi Mehir, bir yıl oldu neredeyse. Görüşelim işte, bizimkiler tam takım geliyor sen de gel."
"Annemlerle konuşayım bir." dedim lafı kapatmak için. "Peki, haber ver ona göre konumu ve saati yollayayım sana."
"Tamam, canım, hadi görüşürüz."
Telefonu kapatıp iç çektim. Hiç gitmek istemiyordum, akşam Bahar'ı arayıp bir bahaneyle işin içinden sıyrılmayı planlıyordum.
"Ne oldu kızım? Arayan kim?"
"Bahar." dedim. "Ne diyor?"
"Bizim dönemin buluşması varmış, ona çağırıyor."
"Gidecek misin?" diye sordu babam. Başımı iki yana salladım. "Sanmıyorum, hem Cesur var evde onu bırakıp gidemem."
"Cesur da gelsin. Olur mu Cesur?" dedi babam. Annemle göz göze geldik, ne hissettiğimi anladığını biliyordum. Lise hayatımın iç yüzünü babam bilmese de annem biliyordu elbette.
"Olur, hiç liseye gitmedim lise ortamı ilginç olur." dediğinde şaşıracak ona baktım. "Liseye gitmedin mi?"
"Açıktan okudum." dedi. "Ya kıyamam, ne zevklerden mahrum kalmışsın." dedim. Omuz silkti gülerek.
"Gitmek istemiyorsan gitme ablacım." dedi ablam. İçimi okuyormuş gibi bakıyordu bana. "Ben kimler geliyormuş bir sorayım, ona göre kararımı veririm." dedim.
Cesur masadan kalkarak tabağını makineye koydu. Annemin yanağını öperek "Ellerinin lezzetine sağlık Elif ablacığım." dediğinde annem "Senin de eline sağlık." dedi. "Kahvaltının çoğunu kendisi hazırladı hiç üstüne alınmıyor."
Cesur eve iyi alışmıştı, annemin oğlu olsa ancak bu kadar severdi. Babam da seviyordu bence Cesur'u ama çok çaktırmamaya çalışıyordu.
Cesur odasına çekilmek için gözden kayboldu, babam da hemen ardından çalışma odasına gitti. Sonunda üç kadın ve Barış yalnız kaldığımızda annem dikkatle bana baktı. "Gitmek istemiyorsun değil mi?"
"Eğer o gelmiyorsa, giderim. Kızlar eksiksiz geliyormuş özledim onları çünkü." dediğimde ablam "Geliyorsa gitmeyeceksin yani." dedi. Başımı salladım.
"Daha her şey çok taze, gidip de rahatsızlık çıkarmanın anlamı yok."
"Taze dediğin de üstünden bir buçuk yıl geçti. Senin için çok şey değişti, eminim onunçin de değişmiştir." dedi annem. "En basitinden Cesur'la birliktesin." dediğinde Barış gözlerini büyüterek "NE?" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐒𝐎𝐘𝐋𝐔 𝐀𝐕𝐈
Fantasy𝐒𝐎𝐘𝐋𝐔 𝐀𝐕𝐈 │Her bir rengin anlamı vardır derler lakin hiçbir rengin anlamı hayatı pamuk ipliğine bağlayacak kadar tehlikeli olmamıştı. © audrisimpavi...