Fotoğraf

216 16 6
                                    

   Ross'la beraber onun son model arabasına bindik. Rose önce aynaları kontrol etti. Arabayı çalıtırdı. Ben de o bunları yaparkeb, onun muhteşem yüzünü, her hareketinde kasılıp gevşeyen kaslarını, yüzünde ki ciddiyet belirtisi olarak bulunan mimiklerini, en küçük hareketini bile dikkatle izledim ve ne kadar şanslı olduğumu bir kez daha düşündüm. Onu izlediğimi fark edince bana döndö ve sıcak gülümsemesiyle

"Bu kadar güzel olan bir kızın zarar görmesini, özellikle de benim dikkatsizliğim yüzünden zarar görmesini asla istemem ve böyle bir şeyin olmasına izin vermem. Hem de bu kız benim güzeller güzeli biricik sevgilim, Nina'm ise ASLA. "dedi.

   Ama böyle söyelem utanıyorum. Al işte kızardım. Çok guzel. Gel bir de buraan yak. Kızardığim için utanıp yeni bir renge geçtim. Bukalemuna döndüm Ross senin yüzünden.

"Ama böyle deme Ross. Utanıyorum. Bana çok fazla iltifat ediyorsun."

"Bunda utanılacak ne var Nina? Yapma böyle. Utanman için söylemiyorum ki ben. "

"Anla beni Ross. Ben sevgilimin bana iltifat etmesine alışık değililm ki  zaten ben daha sevgili oldüğumuza alışamadım. Sen de bana sürekli iltifat edince işim zorlaşıyor. Hiç iltifat etme demiyorum ama bu iltifat işini biraz aza indirmelisin. Ufff yapma böyle düşürme hemen suratını. Yakısnıyo sana düşük surat. Böyle yakışıklı, eşsiz, mükkemmel, benim biricik sevdilime gülmek somurtmaktan daha çok yakışıyor. " diyip dudağına çok yakın bir yere ufacık masum bir buse kondurdum.  O da hemen yumşayıp yüzüne bir gülümseme yerleştirdi. Sonra benim söylediklerim üzerine

"Ama bu haksızlık. Ben sana iltifat ettim diye bir ton azar işitiyim. Sen de gel o tonla azarın sonuna bana iltifatları sırala. "diye çocuklaşarak söylendi yenden yüzünü düşurerek ve önüne dönerek. "Onlar iltifat değil Ross gerçekler. " dedim. Sonra da devam ettim ;

"Ross, baba küsma. Bana küsmenden nefrek ediyorum."diyince bana döndü ve kollarını açtı. Ben de hemen kollarının arasına girip sıkıca ona sarıldım.

"Ben sana asla küsemem ki birtanem. Insan kalbine, canına, ciğerine küsemez ki. Hem haklısın sana iltifat etmemem gerek. Çünkü… "diyip sustü.

Çünkü ben o iltifatlara değmem. Onlara yakışmam. Offf. Olamaz yaaa. Beni çirkin buluyor. Ben öyle hissetmeyeyim diye de bana iltifat etmeye devam ediyor.

Dur bir dakka devam ediyor.

"Çünkü onlar sana layık değil. Bu dünya üzerinde bulunan hiçbir şey seni, senin guzelliğini, değerini anlatmak için yeterli değildir Nina'm."dedi. Nasılsa biliyor beni sevindirmeyi. Ama yerim ben bunu.

Ben de sevinçle az önce öptüğüm yere bir bu-se kon-dur-dum. Upsss. Offf olamaz. Yaaa şey işte. Anlayın. Yaaa! Az önce ötüğum yerden daha yana dudaklarını kaydı işte öpücüğum birbirimize sarıldığımızdan dilayı, dudaklarını öptüm işte.  Oldu mu? Rahatladınız mı? Offffff yaaaa çok utandım. Hem size ne? Benim sevgilim değil mi? Ister öperim, ister sarılırım, ister kızarım, isteeerrr… aaaaahhhhğ ne saçmalıuorum ben böyle. Boş verin çok saçmaladım. Konuyu değiştirmem lazım. Niye her şeyden utanıyorum mu ben.! Lanet olsun bu duyguya.

"Uçur beni sarı civciv. Bas gazaa! "diye atlıldım. Çok yaratıcıyım sarı civciv nedir yaaa. Bir onu dememiştim. Dedim tam oldu.

"Sarı Civciv? "bak alındı işte çocuk.  Çabuk kurtarmalıyım.

"Takıma takıla kullandığım ada mı takıldın Ross yaaa? Gidelim işte, bas gaza. Yarım saattir burada duruyoruz. Nereye gideceğimizi de söyelmedin. Çatlıyorum meraktan."Gerçi sen olduktan sonra neresi olduğunun pek önemi yok.

Şansın DönüşüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin