11. Bölüm : Cesetler, Kan ve Bıçaklar

874 124 91
                                    

"Benziyordun bir meleğe...

Tenin neredeyse ağlatacaktı beni.

Bir tüy gibi süzülüyorsun,

o güzel dünyanda."

Gece de onların geleceği gibi siyahtı. Çıt çıkmıyordu, sanki kader bir onların bir sonraki hamlesini bekliyordu. Zaman durmuştu. Sonsuz karanlık geride Xiao Zhan'ın korku dolu gözleri kalıncaya kadar her yeri sarıyordu. O bakışları asla unutamayacaktı çünkü aklının derinliklerine kazınmıştı. Hayır, hayır, hayır! Bu kadar erken olmamalıydı! Birbirlerini daha yeni bulmuşlarken kaybedemezlerdi. Tek umudu onları öldürmemeleriydi. Ama bunu yapmayacaklarına inanıyordu. Buraya onları almaya ve esir etmeye gelmişlerdi, öldürmeye değil. 

Sessizce Xiao Zhan'ı izledi. Bakışlarıyla ona korkmamasını söylemeye çalışıyordu ama o kadar öfkeliydi ki bunu yapıp yapamadığından bile emin değildi. Genç adamın boynuna değen bıçağa bakıyordu sadece. O güzel tene sürten soğuk, keskin ve acımasız metale. Ona öyle odaklıydı ki aynı bıçağın onun da boğazında durduğunu neredeyse unutacaktı. Hemen bir şeyler yapmalıydı. Hemen bir şey yapmalıydı! Onları götürmeden önce yapmalıydı bunu!

" Sizi farklı yerlerde arıyorduk ama bam! Kırk bir ve yüz on iki, aynı evdelermiş! Ne kadar romantik!" Xiao Zhan'ı kavrayan adam söylemişti bunları. Bıçağı yavaşça boynuna sürtüyor, gerektiği yerde bastırarak varlığını kırmızı bir iz olarak hissettiriyordu. Kanatlı adam ne yapacağını şaşırmıştı ama Yibo ile birlikte bu iki sıradan adamın üstesinden gelebilmelerini umuyordu. Tabi onlara nefesleri kadar yakın olan bu bıçaklar olmasaydı. Fakat bir sorun vardı. Yibo çok... Öfkeliydi. Sanki her an kendine zarar verecek bir şey yapacakmış gibi duruyordu.

O sırada boynunda bir kesik açıldı. Wang Yibo hiç sesini çıkarmadı, daha önce maruz kaldığı deneylerde yaptığı gibi buna sakin kaldı. Açılan yara yavaşça kapanırken arkasındaki adam güldü ve aynı yeri yeniden kesti. Acı vardı, ama hemen iyileşiyordu. Xiao Zhan'ın kalbi duracakmış gibi oldu. Demek böyle yapıyorlardı. Onun yaralarının kapandığını, kanın durduğunu görünce yeniden akıtmak için neler yapıyorlardı? Derisindeki yaralar iyileşiyordu ama kalbindekiler değil.

" Hala formundasın Wang Yibo. Sana giderken bıraktığım hediye hala duruyor mu?" Yeniden bir kesik açtı, elbette bunu onun dikkatini dağıtmak için yapıyordu. Bir eli bıçaktayken yavaşça çocuğun kazağını yukarı çekiştirdi. Kaslarının arasından derin, kırmızı bir iz göründüğünde Xiao Zhan'ın canı yandı, aynı yerinden yara almış gibi sızladı kalbi. " Onu kaldıramazsın sanmıştım. Gerçekten güçlüsün."

Wang Yibo sesini çıkarmıyordu. Ama Xiao Zhan dayanamadı.

Aniden kanatlarını öyle bir hızla açtı ki onu tutan adam geriye doğru sendeledi. Wang Yibo bu anı bekliyormuş gibi arkasındaki adama kafa attı ve hızlı bir hamleyle bıçağını almak için ileriye atıldı. İsmini bilmiyordu, ama asker olduğu çok belliydi. Adam bıçağı ondan ustaca kaçırıyor, hızlı hamleler yapıyordu ve iyileşmesine fırsat vermeden yenilerini açıyordu. Ona bir yumruk savurup dizini karnına gömerken parmakları arasından bıçağı alıverdi. 

O sırada Xiao Zhan diğer adamın üzerine çullanmış, onunla boğuşuyordu. Kanatlarının ağırlığı sayesinde üstte kalmayı başarmıştı. Bıçak çok uzaklarda, yerdeydi, onun yerine başka bir şeye uzanması gerekiyordu. Yanındaki raflarda cam bir şişe bulduğunda hiç tereddüt etmedi. Onu becerikli parmaklarıyla kavradı ve havaya kaldırdı. Camı adamın yüzünde kırarken adamın iniltilerini duymamaya çalıştı. Keskin parçalar yüzünü dağıtmıştı ama bu onu öldürmek için yeterli değildi. Biraz sonra yapacağı şey için titreyerek nefesini tuttu ve elinde kalan cam parçasını onun boğazına dolayarak, tek hamlede soluk borusuna sapladı.

Kan ve Kanatlar [Yizhan]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin