1.Bölüm|"Lütfen Yapma!"

145 8 18
                                    

Multimedia:Ela Başak Altındağ🔆
Keyifli okumalar🌸
~~~~~~~
"Her işe Başak koşsun zaten! Zaten kim ki Başak? Eşşeğin baş çavuşu! Hah!"dedim sinirle.

Hayır, deli falan değilim. Tamam normal de değilim ama şimdi söyleyin bana; Yaz tatilinin ilk günü, hava bilmem kaç derece ve sıcaktan ölüyorsunuz. Ama gel görelim ki anneniz bu sıcakta altın günü yapmaya karar verdi ve sizi de markete eksikleri almaya gönderdi. Bu size normal ya da fazlasıyla klişe, sıradan ve olası bir dert gibi görünebilir ama değil. Yani bu sıcakta ya, bu sıcakta! Siz olsanız ne yapardınız?

Ben mesela, söylenmekten içim çürüdü.

"Emre efendi anca kıçını büyütsün zaten evde. Çünkü neden? Çünkü Başak var, çünkü Başak evin hizmetçisi, çünkü her işi zaten Başak yapar! Başak ölse ne yapacaksınız acaba?"dedim tekrar kendimi tutamadan söylenmeye başlayarak. Ne yapayım ama? Çok sinirliyim çok.

Tabii Emre kim diyecek olursanız da kendisi benim pek sevgili abim. Normalde evin küçüğü benim diye benim ona şımarıklıktan iş kakalamam gerekiyor ama gel görelim ki bizim evde işler tam tersi. Gerçi bu muhtemel olarak her abi-kardeş arasında yaşanabilecek bir durumdu belki ama olsun. Ayrıca bir evlenemedi gitti, başımıza kaldı valla. Her neyse, sakinim.

Hayır değilim.

"Hoşgeldin kızım ne ihtiyacın vardı?"diyen sesle olduğum yerde bir an durdum ve bakışlarımı ayaklarımdan çekerek yukarı doğru kaldırdım. Ben ne ara geldim bu markete ya?

Tövbeler olsun, ışınlandım mı yoksa?

"Ha şey Hasan amca, annem aniden altın günü yapmaya karar verdi de. Eksikleri alacaktım ben sen zahmet etme."dedim ve daha fazla tuhaf hareket yapmamaya çalışıp gülümsedikten sonra reyonların arasında gezinmeye başladım. Bir yandan da düşündüm tabii.

Şimdi bu altın gününde mümkün olduğu kadarıyla ortalıkta görünmemem gerekiyordu, çünkü liseyi daha yeni bitirmeme rağmen neden evlenmediğimi soracak teyzeler olacağına emindim. Yani evde kalmışsam da kalmışım, sana ne yahu? Kendine mi alacaksın demek vardı da, işte neyse.

Bir yerden sonra artık yeter mantığıyla düşünmeyi bırakıp hızlı bir şekilde annemin yazdığı kağıda bakarak gerekenleri sepete doldurdum ve en son kendime de bir kaç çikolata aldıktan sonra kasaya gittim.

Hadi bakalım bu sefer ne kadar zarardayız?

"132 lira kızım."diyen Hasan amcaya baktım şoka girmiş ruh halimi yansıtan kocaman gözlerle. Yok artık! O ne kız öyle?

"Emin misin Hasan amca? Bir terslik olmasın?" dememe rağmen annemden aldığım 200 lirayı uzattım elim titrete titreye. Bakın, gerçekten o kadar fazla bir şey almadım ama tutan miktarı görüyorsunuz değil mi? Kazıklandığımıza dair yemin edebilirim ama kanıtlayamam işte.

Çünkü neden? Ben de bilemiyorum valla.

"Kızım para üstünü alsana."diyen Hasan amcayla kendime geldim ve gülümseyerek para üstünü aldıktan sonra teşekkür edip marketten çıktım. Şimdi tek yapmam gereken eve gidip anneme malzemeleri vermek, iki saat sürecek yemek ve temizlikten kaçmak, sonra da gelen teyzeleri terslemeden susmak. Eh tabii, bu kadar yorulma karşılığı biraz da yapılan yemeklerden kendime çalıp kaçmak.

Umarım tek parça halinde çıkabilirim.

Tekrar kendi kendime söylenmeye başlayarak eve gittiğim sırada yorulduğum için durdum ve derin bir nefes alarak kafamı kaldırdım. Tam o sırada yapılmamış bir binanın önünde duruyordum. Binanın katları tamamlanmıştı ama daha birçok eksik vardı. Sebepsiz bir şekilde incelememe devam edip kafamı en yukarıya kaldırdığım sırada emin olamadığım bir şey gördüm. Eğer yanılmıyorsam en üst katta, tam uçta duran biri vardı.

Yanlış AnlaşılmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin