3

4K 253 62
                                    

Eylül 1998

Fisun altı yaşında olmasına rağmen yetişkin bir oğlan gibi kapıda dikilmiş kendisine söylenen oğluna bakıp gülümsedi.

"Anne hadi bebeği göremeyeceğiz bu gidişle."

Oğluna yaklaşıp siyah parlak saçlarını karıştırdı. Cenk bir adım geri çekilerek memnuniyetsizce baktı annesine ve kapıyı açtı.

"Hadi anne hadi." diye sabırsızca karşı eve baktı. Sonra aklına bir şey gelmiş gibi aniden arkasını dönüp annesinin elinde ki poşete değdi bakışları, annesinin elinde bir tane paket vardı. Onun hediyesi neredeydi?

"Anne." dedi boyundan büyük çıkan sitemkar ses tonuyla "benim hediyem nerede?" Kadın oğlunun söylediği şey ile gülüp diz çöktü önüne eğer hediye götürmek istiyorsa bunu halletmeden asla gitmezdi. Elindeki hediye paketini ona uzattı.

"Bu senin hediyen oğlum."

Çocuk paketi alıp göğsüne bastırdı. Sonra annesine dönüp "öyleyse senin hediyen nerede?" diye sordu. Genç kadın bu çocuğa cevap bulmakta zorlanıyordu bazen. Gülümseyerek elini başına koydu.

"Ben daha sonra alırım dükkandan kendim için bu senin hadi gidelim artık."

Cenk başını iki yana sallayıp paketi annesine uzattı.

"Kendininkini bana verdiğini biliyorum anne. Şimdi gidelim dükkana kendi hediyemi ben seçeceğim."

Eğer oğlu bir şeye kafayı taktıysa onu yaptırmadan asla memnun olmazdı. O yüzden başını sallayıp "gidelim bakalım." diyerek oğlunun elini tuttu. Beraber mahallede ki ikinci yılında açtığı ve beş yıldır işlettiği dükkanının önüne gelip durdular. Fisun çantasından anahtarı çıkarıp kilidi açtı. Kepengi yarıya kadar kaldırıp yerinde duramayan oğluna kapıyı açtı. Cenk koşarak içeri girdi ve sokak ışıklarının aydınlattığı dükkanda alacağını biliyormuş gibi en köşedeki rafa koştu. Aradığını bulmuş ifadesi ile başını sallayan küçük çocuğun elinde ki ayakkabıları görünce oğlunun ileride ne kadar zevkli bir adam olacağını anladı kadın. Mor süet deri bir kız bebek ayakkabısı aynı renk bağcıkları ve uç kısımlarından geçen şeritlerinde ki yıldız süslemesi ile çok güzeldi. Hemem tezgahın arkasından bir hediye paketi çıkarıp verdi oğluna Cenk paketi açıp hediyesini özenle koydu ve memnun ifadesi ile kapıya yöneldi.

Fisun arkadaşı Perihan'ın doğum yapması ile rahatlamıştı. Hamileliği boyunca çok zorlanmış başlarında düşük tehlikesi yüzünden ayağa bile kalkamamıştı. Kapının önüne gelip zile basacağı sırada Cenk annesinin eline yapışıp kızgınca yüzüne baktı. Annesi ne var der gibi başını salladı. Yine derdi neydi acaba?

"Anne zile basmamalısın. Bebeği uyandırabilirsin. Kapıyı çal." diyerek cık cıkladı. Koskoca kadının düşünemediği ayrıntıyı bacak kadar oğlu düşünmüştü. Az biraz bozulmadı dese yalan olurdu. Başını sallayıp kapıyı bir kaç kez tıkladı. Çok geçmeden kapıyı kucağında ki büyük kızı ile Perihan'ın eşi Halit açtı. Sağ olsun Perihan kadar iyiliği dokunmuştu bu adamın Fisun'a, kendi abisinin yapmadığı abiliği yapmıştı. Zamanla ne vakit Cenk'e yetemese karşısına alıp oğlu gibi konuşmuş babasıyla ilgili onun dilinin varmadığı ama oğlunun dile getirdiği şeyleri yumuşak bir dille anlatmıştı. Perihan'ın da eşinin de hakkını ne yapsa özeyemezdi.

İçeri girdiklerinde Cenk elinde ki paketi doğruca beşiğin yanına götürüp bıraktı. Gözlerini kırpıştırarak Perihan teyzesine bakıp küçük bebeği görebilmek  için izin istedi. Çok heyecanlıydı küçük oğlan ilk defa dünyaya yeni gelmiş bir bebek görecekti.

"Perihan Teyze birazcık görebilir miyim?"

Perihan gülümseyerek beşiğin üzerinde ki tülü araladı.

"Bak bakalım beğenecek misin küçük kızımı?" diyerek Cenk'i kolundan tutup biraz daha yaklaştırdı demir beşiğe, Cenk şaşkınlıkla baktı bembeyaz yumuş yumuş bebeğe ve elini tedirgince beşiğe koyup inceledi. Sonra annesine dönüp dolu dolu gözlerle baktı.

"Anne bu çok güzel bir tane de biz alamaz mıyız?"

Annesi acı bir tebessüm edip dudaklarını birbirine bastırdı. Eğer sevdiği adam onu hiçe saymasa şimdi onlarında ikinci bir bebekleri olurdu çoktan. Belki de hayatta oğlundan sonra en çok istediği ama sahip olamayacağı küçük bir kız çocuğu olurdu. Yine de şükür ediyordu. Aslan gibi bir oğlu vardı. Arkadaşının cevap veremeyeceğini anlayan Perihan şevkatle okşadı küçük oğlanın başını ve o da acı bir tebessüm etti.

"Bence anneni paylaşamayacak kadar çok seviyorsun. Bak Ferda'ya kıskançlıktan tırnaklarını yiyor." deyince babasının kucağında suratını asmış annesini izleyen dört yaşında ki kız çocuğuna baktı hepsi gerçekten de üzgün duruyordu.

Cenk Perihan teyzesinin bir bebeğinin olacağını öğrendiğinde annesine hevesle onların ne zaman bebekleri olacağını sormuş ve çok bilmiş mahallenin dedikoducusu Ayten teyze 'baban olmadan o iş zor evladım.' diyerek gülmüştü. O zaman anlamıştı bir kardeşinin olması için önce babasının olması gerektiğini ama çocuk aklı işte yine de bir umut tekrar dillendirmişti. Sanki anlamış gibi başını sallayıp tekrar beşikteki mucizeye baktı.

"İsmi ne bebeğinin Perihan teyze?"

Perihan düşünür gibi yapıp dudaklarını büzdü.

"Biz de siz gelmeden onu konuşuyorduk. Madem sordun sen karar ver. Feride mi olsun yoksa Feray mı?"

Genç kadın bu akıllı çocuk hangisini seçerse koyacaktı o ismi kızına kardeşi olmayacaktı madem en azından küçük kızına abilik yapsındı.

Gözleri kocaman olan Cenk başını sallayıp bebeğe döndü. Küçük ellerini beşiğe uzattığında annesi uyarı dolu konuştu.

"Oğlum daha çok küçük biraz büyüsün öyle seversin."

Cenk elini hızla çekip mahçupça küçük kızın annesine baktı. Perihan  gülümseyerek onu rahatlattı.

"Bakma sen annene elini tutabilirsin oğlum."

Hevesle tekrar annesine döndüğünde o da başıyla onay verdi. Elini uzatıp küçük beyaz elleri tuttu.

"Senin adın Feray olsun küçük kız, ay gibi parlak bir yüzün var."

Küçük ağzından büyük laflar çıkan çocuğa imrenerek baktı Halit, zamane çocukları diyerek gülümsedi.

Eve döndüklerinde Cenk'in sürekli Feray bebekten bahsetmesini ve hareketlerini taklit etmesini içtenlikle izledi Fisun. Oğlunun bu gün ismini koyduğu kızın ilerde gönlüne konacağını kim bilebilirdi.

&

Günler hızla geçiyor küçük oğlu büyüyordu. Feray bebeği haddinden fazla sahiplenen Cenk onu görmeden bir gün bile geçirmiyor küçük ellerini tutmadan günü bitirmiyordu. Hatta bazen acaba istesek bize vermezler mi? Diye annesine hevesle soruyor, Fisun'dan olumsuz yanıt alınca da küçük kalbi tekrar tekrar kırılıyordu. Hem ne var dı sanki onların olsa? Nasıl olsa Perihan teyzesi ve Halit amcası isterlerse bir bebek daha alırlardı. Ama onlar alamıyordu. Babası keşke az da olsa gelip bir bebek getirseydi. Ama gelmiyordu işte. Cenk babasından bahsetmeyi bırakmıştı artık. Her baba deyişinde annesinin dolan gözleri ve üzüntüden çöken omuzlarını daha o zamanlar da minik aklı ile tartmış ve bazı hisleri içinde yaşamaya başlamıştı.

-Bölüm Sonu-

Merhaba arkadaşlar❤️

İlk bölümler gelecek bölümlere nazaran daha kısa olabilir. Bu durum ilerleyen bölümlerde değişecek. Anlayışınız için teşekkürler. 🖤

Bıçak KesiğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin