BÖLÜM 9 : KART

37.2K 1.6K 789
                                    

Birinin bana seslendiğini duyuyordum ama düşüncelerimin arasından sıyrılıp da bir türlü başımı yerden kaldıramıyordum. O kadar garip tesadüfler beni buluyordu ki artık bu kadarı da fazla gibiydi. Burada nasıl çalışacaktım onu düşünmeye çalışıyordum lakin adımı zikreden ve gittikçe artmaya başlayan sesle birlikte düşüncelerimin arasından sıyrılarak başımı kaldırdım.

"Arden! Kejo bey seni odasında bekliyor." Sekreterin masasından kalkıp, masaya doğru eğilerek bana konuştuğu şeyle başımı salladım. Yavaş adımlarla Kejo'nun odasına doğru adımladım.

Odanın önüne geldiğim sırada kapıyı tıklatıp tıklatmama arasında kararsız kalmışken, tıklatmama kararı alarak kapıyı açıp içeri girdiğimde gördüğüm görüntü karşısında gözlerim irice açılırken olduğum yerde kalakaldım. Gözlerim gördüklerini algılayamazken şaşkınlıkla ağzım aralandı. Gözlerim istemsiz olarak Kejo'nun çıplak bedeni üzerinde gezindiği sırada yutkunmadan edemedim.

Elinde olan tişörtünü giyeceği sırada beni görmesiyle hareketlerini durdurarak gözlerini gözlerime çıkardı. Yapılı vücudu karşısında gözlerim bir süre bedeninde takılı kaldığında, en sonunda yaptığım şeyin farkına vararak hızlı bir şekilde arkamı döndüm. Yaşadığım şaşkınlık sebebiyle gözlerim Kejo'nun vücudunda gereğinden fazla oyalanmıştı ve beni yanlış anlamasından korkuyordum.

Arkamı dönmeden önce gördüğüm tek şey Kejo'nun kıvrılan dudaklarını görmek olmuştu. İlk günden daha ne yaşayabilirim derken, bir yaşamadığım bu kalmıştı.

"Çok pardon, kapıyı tıklatmam gerekirdi." Söylediklerimle birlikte gözlerimi yumarak ellerimi sıkmaya başladım. Aşırı derecede utanç içindeydim ve birazdan kendimi camdan aşağı atacak raddeye gelmiştim. Neden kapıyı tıklatmadığımı sorgularken, beynim bana oyunlarını oynamaya devam ediyordu.

O an aklıma gelen şeyle birlikte gözlerim yuvalarından çıkacakmış gibi açılırken, utancımdan yüzümün domates gibi olduğundan emindim. Kejo'nun çıplak bedenini görmem bana geçenlerde olan utanç verici şeyleri hatırlatırken, tırnaklarımı elime geçirdim.

Biz o gece Kejo ile öpüşmüştük.

Gözlerimi olabildiğince sıkıca yumduğum sırada şu an ne yapacağımı düşünmeye çalışıyordum. Acaba Kejo o ayrıntıyı hatırlıyor muydu? Büyük bir ihtimal hatırlıyordu çünkü o an hiç sarhoş gibi değildi!

Bunca zaman bunun bilincindeydi ve bana hiçbir şey söylememişti veya ima etmemişti. Kejo'nun benim hakkımda ne düşündüğünü merak edercesine beynimin içerisinde dolaşan düşüncelere engel olamazken, kendimi sakin tutmaya çalışarak gözlerimi araladığımda ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Bedenim kasılmaktan ortadan ikiye ayrılacak raddeye gelmesine rağmen elimden hiçbir şey gelmiyordu. Sadece Kejo'ya arkamı dönmüş bir şekilde, odanın içerisinde dikilerek tırnaklarımı etime geçiriyordum.

"Önemli değil panter, arkanı dönebilirsin." O an tam da beklediğim ses odada yankılanırken istemsiz bir şekilde arkamı döndüm. Gözlerimi Kejo'ya çeviremiyordum çünkü o gece olanlar ve az önce yaşananlardan sonra bunu yapacak gücü kendimde bulamıyordum. Yüzümün ve bedenimin alev alev yandığına, yüzümün domates gibi kıpkırmızı olduğuna adım kadar emindim.

Oda şu an üzerime üzerime geliyordu ve bir an önce odadan kaçıp gitmek istiyordum. Bu isteğimi bir kenara itekleyerek ne yapacağımı düşünmeye çalışırken Kejo'nun bana doğru geldiğini anlamamla zaten gerilmiş olan bedenimin kaskatı kesilmesi bir olmuştu.

Bana doğru adımlayarak dibime kadar geldiğine bir elini çenemde yerleştirdi ve gözlerimi gözlerine çıkarmamı sağladı. Bedenim ona bakmamam için uyarılarını bana vermeye çalışırken, o dibimdeyken bunu beceremiyordum. Baş parmağı çenemde gezinirken aldığım nefesi tutarak tırnaklarımı etime geçirmeye devam ediyordum.

MASKELİ BALO +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin