Magnus hekimin odasına geldiğinde ben de köşede durmuş onları bekliyordum.
Magnus beni gördüğü anda selam verip sonrasında hekimin yönlendirmesi ile yatağa doğru ilerlemişti.
"Şuraya otur bakalım, yaranı incelemem gerekiyor."
İkisini izlerken kendimi çok suçlu hissetmiştim. Sebastian'ın sinsi bir şekilde hamle yapacağını bilmeme rağmen ona nasıl izin verebildim bilmiyorum...
"Şanslısın evlat. Biraz aşağıya gelse ağzını, biraz yukarıya gelse gözünü kaybedebilirdin."
Hekimin söylediği şeylerle daha bir kötü olmuştum.
"Şimdi pansuman yapacağım. Derin bir yara değil ama sen yine de dikkat et."
"Çabuk iyileşen bir yapım var, sorun olmayacaktır." Dedi Magnus gülmeye çalışarak. Sonrasında hekim yarasına pansuman yapıp küçük bir bant ile de yaranın üstünü kapadı.
"Sen yine de dikkatli ol. Prensim benim yapabileceğim başka bir şey kalmadı."
"Tamam, sen odadan çık şimdi. Benim askerle konuşmam gereken şeyler var."
Hekim hızlıca odadan çıkarken ben de onun arkasından kapıyı kilitlemiştim.
"İyisin değil mi?" Deyip Magnusun yanına ilerledim ve yatakta yanına oturdum.
"Daha kötü yaralanmalar da yaşadığım olmuştu. Herhangi bir sorunum yok, endişe etmeyin."
"Benim hatam." Deyip elimle yüzünü kavradım. "İzin vermemem gerekiyordu."
"Bazen böyle salak askerler denk geliyor işte size." Deyip buruk bir şekilde gülümsedi. Ne demeye çalıştığını anlayınca yüzüm düşmüştü.
"Bir daha kendini tehlikeye atma."
"Tehlikeye atmadım zaten. Bir dövüş antrenmanıydı hepsi bu. Sadece rakibim pek adil dövüşmüyordu."
"Sebastian öyledir, kurnaz oynamayı sever."
Gözüm tekrar bandın olduğu kısma takıldı.
"Güzel yüzünde iz kalsın istemiyorum."
"Kalmayacağına emin olabilirsiniz."
Uzanıp onun yanağına küçük bir öpücük bıraktım. Sonrasında elimi çenesine indirip hafifçe çenesini kavramıştım.
"Şey... beni sinirlendirmek için mi yaptınız bunu?"
"Neyi?" Demiştim şaşırarak.
"Sebastian ile... yakınlığınız." Demesiyle gülmem bir olmuştu.
"Sebastian ve ben mi? Bir yılanla yakınlaşmayı yeğlerim inan ki."
"O zaman neden..."
"Kendi istedi. Ben de kabul ettim. Ha evet, biraz da olsa senin dikkatini çekmek istemiş olabilirim ama onunla yakın filan değilim. Öyle bir şey mümkün olamaz. Ayrıca... hala sana zaman verdiğimi de biliyorsun."
"Biliyorum." Deyip gözlerini benden kaçırdı. "Belki... ben... şey..."
"Bir sorun mu var?"
"Ben istiyorum." Dedi birden, nefessiz halde konuşarak. "Sizinle... olmayı. Teklifinizi kabul ediyorum."
"Gerçekten mi?" Dediğimde başını olumlu anlamda salladı. "İyi düşündün mü? Çünkü bu şey çocuk oyuncağı değil Magnus, kabul ettikten sonra cayamazsın."
"Farkındayım."
"Ben bittiğini söyleyinceye kadar bitmesi mümkün değil." Dediğimde başını biliyorum dercesine salladı. "Ve her şey benim istediğim gibi ilerleyecek. Senin de söz hakkın olmasına izin vereceğim ama. İstediğin şeyleri söylemende sakınca olmayacak."