3. Bölüm:

142 14 9
                                    

Medyada Igor Golubev var ^.^

3.Bölüm:

Yalnızlık kokan binalar arasından adeta süzülerek geçtim. Kıvrılarak uzayıp giden ara sokakları geride bıraktım. Panik ruhuma pençelerini geçirmişti. Beynim düşünemez hale gelmişti, tek odaklandığım adımlamaktı.

Daha düne kadar tek derdi bozulan saçları ya da akan makyajı olan bir kız olduğum gerçeği beni şaşırtıyordu. O kadar boş ve tasasız yaşıyormuşum ki, bu duruma inanması güçtü. Şimdiyse morarmış elleriyle, vücudunun ortasında devasa bir yaraya sahip biriydim. Aranıyordum, kaçaktım.

Binaların çevrelediği grafitilerle süslü duvarların yanından geçiyor, tam gaz koşuyordum. Gardiyanlardan kurtulmak zorundaydım, nereye gideceğimi bilmesem de tek çarem kaçmaktı.

Bu civarları tanırdım. Şu an Rosanta meydanından çıkmış, yerleşim yerlerine geçmiştim. Etraf alabildiğine binaydı. Birkaç dakikaya başka bir semte geçecektim. Evler olacaktı, bu da saklanacak yer demekti.

Sonunda kenar mahallelerden kurtulup daha geniş bir caddeye çıktığımda kan ter içinde kalmıştım. Enerjim çekilmiş gibiydi, bacaklarım ağrıyordu. En kötüsü de, göğsümde ne olduğunu anlamadığım bir ıslaklık hissetmemdi. Canım yanıyordu.

Ceketimi ve tişörtümü hafifçe sıyırarak elimi içeri soktum. Parmaklarımı tenimde gezdirdim. İstemeden hafifçe inledim, gerçekten acımıştı.

Elimi kıyafetlerimin altından çıkartıp baktım. Kırmızı bir sıvıya bulanmıştı. Lanet olsun, yaram tekrar kanıyordu.

Bulunduğum geniş yolun daha sağında villalar vardı. Bu müstakil evlerde Rosanta nın en zenginleri otururdu. Hemen yanındaki arazi daha orta gelirliler içindi ve bir sürü binayla doluydu. Eğer oraya ulaşırsam saklanacak, yaramı saracak, olanları mantıklı bir şekilde düşünecek sürem olurdu.

Bedenimin üst kısmı uzunluğundaki yaramın, el verdiği kadar hızlı bir şekilde yürümeye başladım. Koşacak gücüm kalmamıştı, tükenmiştim.

Tam birkaç adım atmıştım ki anons olacağını belirten melodik uyarı sesi duyuldu.

“Ilyse Hoffman, en hızlı şekilde teslim olunuz. Kendinizi savunma hakkına sahip olacaksınız ve devlet tarafından sizin için avukat tahsis edilecektir.”

Anons bir kere daha yapıldı. Gözlerim etrafı tararken kameranın merceğiyle buluştu. Kahretsin, ne kadar dikkatsizdim. Her yerde kameralar vardı, kaçmanın yolu yoktu.

Yerimi buldularsa maksimum 2 dakikaya burası gardiyanlarla dolacaktı. Ne karşıya geçecek, ne de saklanacak yer arayacak zamanım vardı. Ani bir kararla karşıya doğru koşmaya başladım. Oldukça açıktaydım ve yaptığım mantıksızdı. Kaçacak yer yoktu, ilerisi sınırdı.

Üzerimdeki tişört ıslaklıktan bedenime yapışmıştı. Kan kokuyordu. Hissettiğim acı dayanılmazdı, fakat o gece soyulan derimin getirdiği hisle kıyaslanamazdı bile. Şu kısacık zamanda ne kadar çok deneyim yaşadığımı düşündüm; eskiden parmağım kanasa mızmızlanırdım, şimdiyse devasa bir yarayla gardiyanlardan kaçıyordum. Demek sahiden insanlar değişebiliyordu.

“Ilyse Hoffman, kaçmayı bırakınız. Bu bir emirdir. Sizi temin ederiz ki yaranızı tedavi edecek, kendinizi savunacak imkanlara sahip olacaksınız.”

Cızırtılı sesle arkamı döndüm. Bir gardiyan arabası bana doğru geliyordu. Ön koltukta oturan kişi kafasını camdan çıkartmış elindeki megafona konuşuyordu.

“Kaçmayı durdurun, bu reddedilemez kesin bir emirdir!”

Paniğin etkisiyle tekrar koşmaya başladım. Kaçamayacağımı bile bile sınıra doğru ilerliyordum.

Vezir #wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin