Alice, ablasıyla nehir kenarında oturuyordu.Ablası kitap okuduğu için Alice'nin canı sıkılmaya başlamıştı.Uzanıp ablasının kitabına baktı.Fakat kitapta resim yoktu.Alice resmi olmayan bir kitap ne işe yarar.Derken bir de ne görsün.Kırmızı gözlü bir tavşan geçti.Tavşan aman allağım!Geç kaldım.Diye bağırarak koşuyordu.Tavşan cebinden bir saat çıkardı.saate bakarak oradan hızla uzaklaştı.Alice ,"Tavşanın neden bu kadar hızlı koştuğunu öğrenmek için onun peşinden geldi.Tavşan bir kuyuya atladı. Alice'de o kuyuya atladı.Tavşan her yerden hızlı geçti.Alice 'de gelmişti. Bir kapı vardı.Ama çok küçüktü kapı.Alice 'nin boyuna yetmiyordu.Tam o sırada beni iç diye bir şişe gördü.Alice o şişeyi içti.Bir de baksın küçülüyor.Ve anahtarı alıp kapıyı açtı.Takip ettiği tavsanı gördü.Tavşan Alice 'ye senin ne işin var burada dedi.Hızlı hızlı koştuğun için seni merak ettim.Bide elinde saat olunca seni merak ettim. Sonra onu serbest bırakmış. Oda bir bahçivana rastlamış.Alice neden bu çiçekleri kırmızıya boyuyorsunuz dedi. Kraliçe bizden bu çiçekleri kırmızıya boyamamızı istedi.Ama biz yanlışlıkla beyaza boyadı.Eğer bunu öğrenirler bize çok kızar dedi. Bahçıvan Alice'yi kralı çeteye götürdü.Kraliçe onu piyango oynamaya davet etti.Alice'de onun davetini kabul etti.Ama bu çok değişik bir oyundu.Alice'de biliyordu piyonga oynamayı ama onun bildiği tarz değildi.Kazanan kraliçe olmuştu.Derken tavşan gitme zamanı geldi dedi. Kraliçe hiç bir yere gidemezsin dedi. Tavşan Alice'ye çabuk kaç alım dedi.Alice geldiği gibi gitti.O sıra ablası Alice nereye gittin.Seni çok merak ettik dedi. Ve Alice'de evine dönďüğü için mutluydu.