Bölüm Şarkısı: Dolu Kadehi Ters Tut - Biraz Delisin
———"Ay Ahsen sen fincan kapatmıştın ben ona bakmadan yıkadım ya."
"Olsun, bir dahaki sefere artık." dedim ve çayımdan bir yudum aldım.
Yemek faslı bitmiş, sıra çaya gelmişti.
"Çay içelim de sonra kahve yaparım, bakarız falına."
Yaklaşık bir saat boyunca Orkun ve Çağlar Abi -kendisiyle aramızda geçen bir sohbette ona öyle hitap etmeye karar vermiştim- televizyonda yayınlanan maçla ilgili konuşurken, Çiğdem Abla ve ben de birkaç şey üzerinden dedikodu yapıyorduk.
"Kahveleri yapayım artık."
Çiğdem Abla'yla birlikte mutfağa girdiğimizde o cezveye kahve hazırlarken ben de orta tezgaha yaslandım.
"Çiğdem Abla..." dedim ve duraksadım.
"Efendim."
Aklımda birtakım sorular vardı. Etrafımda sorabileceğim en tecrübeli insan Çiğdem Abla olduğundan utana sıkıla da olsa ona sormayı düşünüyordum.
"Ya benim merak ettiğim bazı şeyler var. Yani... evlilik hakkında." dediğimde büyük bir kahkaha attı.
"Ay ilahi Ahsen." dedi hala gülerek. "Kız ne ezildin büzüldün? Yabancı mıyım artık, neden utanıyorsun? Sor ne istersen."
"Ya ben öyle çatır çatır soramam da... sen anlat işte. Evlilik nasıl bir şey?"
"Evlilik..." Biraz duraksadı. "Evlilik güzel şey. Her ne kadar baba ocağını yuvan sansan da asıl yuvanın neresi olduğunu evlendiğinde anlıyorsun. Derdinde, tasanda, sevincinde sana ortak olan biri var hayatında; can yoldaşın. Savunmasız kaldığında seni kollayan, küçük şeylerle büyük heyecanları tattıran, küçük yüreğine kocaman sevinçler sığdıran bir hayat arkadaşın var."
Çiğdem Abla önündeki cezveye bakarak derin derin anlatırken onun haline gülümsedim.
Güzel şeymiş be bu evlilik
"Ama bence..." deyip silkelendi ve kaynayan kahvenin köpüklerini fincanlara aldı. "Senin asıl merak ettiğin bu değil." İmayla güldüğünde boğazımı temizledim.
"Yani... aslında..." İki lafı bir araya getiremediğimi anlayıp kafasını salladı.
"Şu kahveleri götüreyim de biz seninle burada içelim kahvelerimizi."
Tepsiyi alıp gittiğinde ben de kendi kahvemi alıp ön bahçeye bakan camın önündeki beyaz masaya oturdum.
Mutfaklarımız hemen hemen benziyordu. Dizayn olarak aynı olsa da renkleri ve dolap şekilleri farklıydı.
"Geldim."
Çiğdem Abla da kahvesini alıp karşıma oturdu.
"Evet... şimdi sen söyle bakalım. Ne düşünüyorsun?"
Biraz durup düşündüm.
"Ben... sanırım biraz korkuyorum. Evin sorumluluğundan değil, ona yeterince alışkınım zaten 3 senedir ikizimle birlikte tek yaşıyoruz... az çok alıştım bu tür şeylere. Benim korktuğum şey kocama olan sorumluluğum." deyip sustum.
"Anladım ben seni." dedi içten bir gülümsemeyle. "İnan bana, ben de aynı senin gibiydim. Sürekli düşünüyordum ben nasıl bir eş olacağım diye. Ama evlendikten sonra hepsi geçiyor, merak etme. Korkulacak bir şey olmadığını zamanla yaşaya yaşaya anlıyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜZİĞİN RİTMİ
Художественная прозаMüziği hayatının merkezi yapmış bir grup arkadaş düşünün... Onların aşk ve dostluk dolu tatili ile tatil sonrasında olanlar diyeyim siz direkt okumaya başlayın bence ;) -- "Seni seviyorum. Seni tahmin edemeyeceğin kadar çok seviyorum. Duyduğum her...