Başaracağız

260 24 4
                                    

Kanımda akan iman aşkına güveniyorum.
*****
Acı öyle bir kana enjekte ederdi ki kendini kor alevlerin içinde sıkışıp kalmış gibi hissederdi insanoğlu. Nihat duyduğu gerçek ile kanına enjekte edilen acı ile kor alevlerin arasında sıkışıp kalmış gibi hissediyordu. Bunca zaman annesizliğin eksikliğini sözde babası olan adamdan bunun hesabını sormak istiyordu ama dili lâl olmuştu sanki.

"Keskin bıçağı hiç düşünmeden kalbime saplarken gün gelecek gerçekler ortaya çıkınca hissedeceklerimi düşünmedin mi?" Nihat'ın sesi tarumar çıkmıştı hâlâ inanmak istemese de gerçek gün gibi ortadaydı.

Ameliyat hız kesmeden devam ediyordu. Gökhan Yüzbaşı yaşamak için mücadele ederken, Nur Hanım elindeki rapora bakıyordu. Uzun zaman önce doğumda kaybettiğini oğlunun ortaya çıkmasına nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordu, bir tarafı mutluluydu, bir tarafı korkuyla harmanlanmıştı. Oğluna kavuşamadan kaybetmekten korkuyordu.

"Oğlumuz yaşıyor ama." Yaşlı kadın devamını söyleyemedi. Dili varmadı. Ne zor durumdu yıllar sonra yaşadığını öğrendiğin evladının ölüm ile yaşam arasında ince çizgide olduğunu bilmek.

İpek Teğmen hızla arkasını döndü. Can dostu Sema Astsubay kanlar içinde yerde yatıyordu. Şaşkınlıkla Burak Başçavuş'un açık kahverengi gözlerinin içine baktı.

"Komutanım." İpek Teğmen'in sesi şaşkınlıkla çıkmıştı. Burak Başçavuş, Sema Astsubay'ın telefonda konuşmalarına şahit olmuştu.

Sema Astsubay telefonda konuştuğu kişiye bilgileri verirken kendisini dinleyen Burak Başçavuştan bir haberdi. Burak Başçavuş, Sema Astsubayın kolundan tuttu. Sema Astsubay elini omzuna götürdü. Keskin bir acı vardı omzunda.

"Beni emretmişsiniz Komutanım." Sedat Yüzbaşı aldığı telefon ile karargaha gelmişti. Şimdi ise Erdem Albay'ın karşısında duruyordu.

"Sedat, iki yıl önce gizli göreve giden Sinan Çelik'ten iki gündür haber alamıyoruz. Deşifre olduğunu düşünüyoruz. En son irtibata geçtiğimiz yerde geniş çaplı bir arama yapıldı ve Sinan Astsubay'ın çantasına ve etkisiz hâle getirilen teröristler olay yerindeydi."

"Sinan Astsubay'ın yeri tespit edildi mi Komutanım?" Erdem Albay gerekli açıklamayı yaptı.

"Evet. Suriye'de terk edilmiş bir metruk binada." Erdem Albay bugün internete düşen videoyu Sedat Yüzbaşına gösterdi.

"Komutanım bu işin içinde bir bit yeniği olmasın. Bir Türk askerini bir gün önce kaçırıyorlar, bir gün sonra kaçırdıkları Türk askerinin yerini belirten video çekiyorlar. Kesin olarak Sinan Astsubayın orada olduğunu bilemez miyiz, ya videoyu çektikten sonra onu oradan götürdüyseler." Erdem Albay'da bunu düşünüyordu. Olası bir ihtimaldi. Ya da Türk askerinin böyle düşüneceklerini var saydıkları için Sinan Astsubayın yerini hiç değiştirmemiş de olabilirlerdi.

"Konuş içimize nasıl girdin kimsin sen Petro." Sinan Astsubay saçından tutan teröristin gözlerinin içine öfkeyle baktı.

"Neyine güveniyorsun sen?" Sinan Astsubayın yüzüne yumruk attı.

"Kanımda akan iman aşkına güveniyorum." Sinan Astsubay'ın sesi demir kadar sert çıkmıştı. Terörist iki adım uzaklaştı.

"Sen kimsin Petro?" Sinan Astsubay öne doğru eğildi, terörist geriye doğru kaçtı. Sinan Astsubay sımsıkı bağlanmış iplere baktı.

"Beni sımsıkı bağladınız ama hâlâ korkuyor musunuz benden?" Terörist korksa da iki adım yaklaştı Sinan Astsubay'a.

"Bö," diye bağıran Sinan Astsubay ile terörist korkuyla geri kaçtı. Sinan Astsubay gülmeye başladı.

Vatan SağolsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin