Ahmet, Vardges'e doğru, "Toplantıolacağını sanıyordum ama boş bir antrenman salonu görüyorum."Vardges herkesi başına topladı.Arkasında büyük dört tane sandık vardı. Ve konuşmaya başladı."Hepiniz tam olarak bilmeseniz deneden burada olduğunuzu biliyorsunuz. Siz gizli bir ekip olacaksınız. Size sonbir kez daha soracağım. Dediklerimi dinledikten sonra vazgeçmek isteyen varsaözgür bir şekilde buradan ayrılabilir. Tamamen kanun dışı olacağı için en ufakbir hatanızda sizi ben bile kurtaramam. Verdiğim görevleri sorgulamayacaksınız.Size bahsettiğim gibi bir savaş bekliyorum ve hepiniz beni çok iyitanıyorsunuz. Hepiniz öksüzsünüz. Yanımda büyüdünüz, pek yanılmadığımıbilirsiniz. Benim de kimsem yok. Size herkesten çok değer veriyorum. Elimdebaşka seçenek olsa sizi riske atmam ama bunu kanunla yapmayı denedim. Bunuyapmamızın, gelecek savaşı önlememizin tek yolu bu. Gizli örgütlenmelerbaşladığına dair istihbarat alıyorum. Doğru şekilde birleşen yeteneklilerinneler yapabileceğini tahmin edersiniz. Yaptığımız iş tehlikeli, eğer şimdi buişi bırakmak isteyen varsa onun sandığını açmayacağım."Hadden, "Ben dünden razıyım açşunu."Samuel, "Ben pek akıllı bir adamdeğilim. Kas gücümle varım ve işe yarayabileceğim en iyi yer bu ekip olacak."John, "İstersem hızlı bir şekildesandığı kendim açabilirim. Bunu biliyorsun değil mi?"Aiko, "Senin olduğun her işiyaparım."Ahmet, "Ben bunun için burayageldim."Vardges gülümsemişti. Gerçek birtakım olacaklarına inanıyordu artık. Vardges herkese uygun teçhizathazırlamıştı. İlk sandığa doğru gitti. Sandığın üstünde Aiko yazıyordu. Sandığıaçtı önce iki tane küçük silah çıktı. Bunlar bir bayanın daha rahatkullanabileceği cinsten silahlardı. Bir tanesi elektrik şoku atıyordu. Diğeriise sersemletiyordu. Sersemleten silah görünmez bir ses dalgası fırlatıyorgibiydi. Vardges bir kıyafet çıkardı. Bu kıyafet simsiyah tam Aiko'ya göreydi.Kıyafet boynuna kadar kapatıyordu. Bir tane de maske vardı. Maske ağzındangözüne olan kısmını kapatıyordu. Gözlerini kapatmak için de bir gözlükçıkmıştı. İkinci sandık John içindi. John'un kıyafeti biraz daha farklıydı. Oda simsiyahtı fakat 500km hıza kadar dayanıklıydı. Ona da bir silah vermişti. Oda sersemletiyordu. Kemerinde silahı koyacak yeri vardı. Ayrıca 200kg taşımakapasiteli bir ip vermişti. Bu ip makaranın içindeydi. John, bu ip sayesindekarşısındakini etkisiz hale getirebilirdi. Hızını kullanarak karşısındakinikolayca bağlayabilirdi. İpi geri çağırmak için makaradaki düğmeye basmasıyeterliydi. Minik makaranın içinde 1km'lik bir ip vardı ve eğer ip biterseiçine yenisi konulabiliyordu. John'un maskesi de yüzünü tamamen kapatıyordu. SıraSamuel'in sandığındaydı. Samuel'in kıyafeti tamamen farklıydı. Kollarıgüçlendirilmişti. Maskesi ise maskeden daha çok kaska benziyordu. Kaskın üstkısmı çok sertti. Kollarındakiler sayesinde attığı yumruklar daha şiddetliolacak ve elleri daha az hasar alacaktı. Ona büyük bir kalkan vermişti. Hadden'inekipmanı biraz daha sadeydi. Ona sadece siyah bir kıyafet vermişti. Maskesiyoktu. Sonra açıklayacağını söyleyip diğer sandığa geçti. Sıra Ahmet'in sandığındaydı. Öncekıyafetini çıkardı. Simsiyahtı. Sadece sırt kısmında iki tane silah için kılıfvardı. Onlar da belli olmuyordu. Yüzünü tamamen saran bir maske vardı. Vardges2 tane 20 santimetrelik alet çıkardı. Bu aletler kancaydı. İkisinin de içindeaynı John'un makarasında olduğu gibi ip vardı. 200kg taşıma kapasiteli ve 200metreydi. Aletin iki ucunda da iki tane delik vardı. Alet iki tarafından da ipfırlatabiliyordu. Yani bir adamı bağladıktan sonra diğer tarafını fırlatıpbaşka bir adamı bağlamak mümkündü. Aletin üstünde iki tane düğme vardı.Düğmenin biri sert cisimler için kanca fırlatıyordu. Diğer düğme ise kaçan birinsanı yakalamak için sadece ip fırlatıyordu ve bu ip temas ettiği zaman, temasettiği yeri sarıyordu. Bu aletler birbirine bağlanabiliyordu. Bir adamıyakaladıktan sonra onu kendine çekebilirdin veya diğer tarafıyla kancayı yüksekbir yere fırlatıp, adamı bağlı bir şekilde havada asılı bırakabilirdin.Gerçekten kullanması zor bir aletti. Bütün ekip Vardges'e güveniyordu. Eğerböyle bir şeyi Ahmet'e verdiyse, Ahmet'te gerçekten özel bir şey olmalıydı. AmaVardges asıl vereceğini sona saklamıştı. İki tane 65 santimetrelik sopaçıkarmıştı. Çok güzel işlenmiş bir sopaydı bu. Ahmet hariç ekibin üç üyesi deçok şaşırmıştı. Çünkü bu iki güzel savaş sopası robdan yapılmıştı. Rob, Larende'deve dünyada keşfedilmiş en sert, dayanıklı maddeydi. Kesinlikle yok edilemezdi.Robu yöneticiler kontrolüne almıştı ve artık kullanılmıyordu. Sadece gerekliyerlerde yöneticilerin kontrolünde kullanılıyordu. Bu sopa çok eski olmalıydıve bunu böyle işleyebilen bir kudretli olmalıydı. Kimse bu kadar düzgün robuişleyemezdi. Belki de yeteneği roba şekil vermek olan biriydi. Bu sopalarAhmet'in kıyafetinin arkasına tam uyuyordu. Ve bu sopalar birleşiyordu. 130santimetrelik bir sopa oluyordu. Ahmet bununla istediği gibi savaşabilirdi.Vardges ekibin biraz kıskandığını sezmişti."Kıskanmayın çocuklar. Eğer buAhmet'in babasından kalmasaydı kesinlikle ona vermezdim. Şimdi gidin ve giyininçalışmamız lazım."Tüm ekibin maskelerinde telsizvardı. Sadece Hadden'de kulaklıklı telsiz vardı. Hepsinde zehirli gazlara karşıdayanıklı filtreler vardı.Tüm ekip kıyafetlerini giymekiçin odalarına gitmişti. Hepsi yeni ekipmanlarını denemek istiyordu. Aiko,Samuel ve John neden Ahmet'e o kadar değerli bir silah verildiğini düşünüyorlardı.Hadden'e hiçbir şey verilmemesine rağmen o öyle düşünmüyordu. Ahmetkıyafetlerini giyerken değişik bir duygu içindeydi. Sanki hayatı boyunca bununiçin bekliyordu. Kıyafetlerinden sonra ayakkabılarına geçti. Ayakkabılarınbağcıklarını bağladıktan sonra, eline robtan yapılan sopasını aldı. İkisinibirleştirip uzun hale getirdi. Etrafında salladı. Aldığı eğitimler sayesindebuna kolay alışmıştı. Sonra iki parçaya ayırıp sırtına geçirdi. Ortak salonadoğru yürümeye başladı. En son Ahmet gelmişti. Salona baktığında bütün ekip oradaydı.Vardges, "Sende geldiğine göre başlayabiliriz. Hadden hariç hepiniz bugünfiziksel antrenman yapacaksınız. Bakalım Ahmet bize gerçekten değerli olupolmadığını kanıtlayabilecek mi? Ben Ahmet'e inanıyorum. Üçünüz tek tek Ahmet'ietkisiz hale getirmeye çalışacaksınız."Samuel gülerek, "Tamam. Akıllıadamsın ama yeteneksiz birini çok kolay alt edebilirim. Bu zaman kaybı."Vardges kendinden emin birşekilde, "İlk sensin. Göster hünerlerini." dedi.Ahmet hiç soru dahi sormamıştı.Ortaya doğru yavaş yavaş yürümeye başladı. Maskesini geçirdi. Hazır olduğunubelli ediyordu. Kendini kanıtlaması lazımdı. Samuel maskesini atarak Ahmet'inüstüne doğru koşmaya başladı. Ahmet sadece onun ona koşuşunu izliyordu. Hiçhareket etmiyordu. Samuel o kadar şiddetli koşuyordu ki Vardges konuşmaihtiyacı duydu."Samuel bu sadece bir alıştırma."Samuel, Vardges'i hiç dinlemedibile koşmaya devam ediyordu. Tam Ahmet'in önüne geldiği zaman Ahmet sopasınıçıkardı ve birleştirdi. Sağ tarafa doğru takla atarak Samuel'in bacaklarınavurdu. Samuel yere düşmüştü. Arkası Ahmet'e dönüktü. Ahmet hemen kancayıçıkartarak arkasından kancayı fırlattı. Aralarında yaklaşık iki metre vardı.Kancanın diğer ucunu da yüksek tavana fırlattı ve düğmeye bastı. Samuelayaklarından tavana doğru çekiliyordu. Ahmet zıpladı ve sopasıyla kancayadokunarak kancayı durdurdu. Samuel yaklaşık olarak yerden Ahmet'in boyu kadaryüksekte asılı kalmıştı. Samuel çırpınıp kurtulmaya çalışıyordu. Ahmet tamönüne gelip yüzüne bakıyordu. Samuel tam yumruk atacağı sırada Vardges, "Yeterartık Samuel. Ahmet seni yendi."Aiko ve John gördüklerikarşısında çok şaşırmıştı. Hadden'de duygu değişikliği yoktu. Sanki beklediğigibi geçmişti. Sıra Jonh'daydı. Ahmet'le karşıkarşıya geldiler. John bir anda hızını kullanarak sert bir yumruk attı. Ahmetyıkılmamıştı. Ahmet de ona vurmaya çalışıyordu fakat hızı sayesinde yaıskalıyor ya da engelleniyordu. Ahmet kendini koruma pozisyonuna alarak boşlukbekliyordu. John bunu anlamıştı. O yüzden hemen makarasına elini attı. Ahmet'ibağlayıp etkisiz hâlâ getirmek istiyordu. Ama Ahmet istediği boşluğu, Johnmakarasını alırken bulmuştu. Sert bir şekilde John'un yüzüne yumruk attı. Hemenardından sopasının bir tanesini sağ eline alarak bacağına sert bir darbegeçirdi. Bu hareket John'un canını çok yakmıştı. Ahmet, John'un pes edeceğinidüşünmüştü. Fakat John daha da sinirlenerek seri şekilde yumruk atmaya başladı.Ama Ahmet ondan uzaklaşabiliyordu çünkü John'un bacağı çok acıyordu. Artıknormal insanlar kadar hızlıydı. Ama kolları çok hızlıydı. Ahmet, John'un üstünegiderek bacağına bir tekme daha attı. John geriye doğru sendelemişti. Bu aradaAhmet kancasını gene çıkardı ve John'un boynunu bağladı. Kancanın diğer ucunuda duvara fırlatıp sabitledi. Düğmeye bastı ve John'u duvara doğru yapıştırdı.Diğer kancayı çıkartarak ayaklarını bağladı ve kancayı elinde tutarak gerdirdi.Gene Ahmet kazanmıştı. John yanına gelerek tebrik etti. Vardges bile Ahmet'inbu kadar iyi olacağını beklemiyordu. Sıra Aiko'ya gelmişti. Aiko hemen silahınıçıkartı Ahmet'e doğrulttu. Bu elektrik silahıydı. Denk geldiği zaman insanıkolayca etkisiz hale getirebilirdi veya büyük avantaj sağlardı. Ahmet'e hemenateş etti. Ahmet'in göğsüne gelmişti. Ahmet hiç tepki vermemişti. Aiko öncesilaha baktı. Sonra da Vardges'e bakarak ellerini iki yana açtı. Vardges, "Özürdilerim. Söylemeyi unuttum. Kıyafetleriniz elektrik silahlarına karşıdirençli." dedi gülerek.Ahmet hemen Aiko'nun üstüne doğrukoşmaya başladı. Ahmet tam önüne geldiğinden önünde bir portal açtı ve diğerucunu salonun tavanına açtı. Ahmet bir anda yerden tavana çıkmıştı ve aşağıyadüşüyordu. Hemen kancayı tavana atarak yumuşak bir iniş yaptı. Kafasınıkaldırdı ve Aiko'ya baktı. Portal açmak Aiko'yu yoruyordu. Ona hızlı hızlısaldırmalıydı ve yormalıydı. Ona sopasının yarısını fırlattı. Aiko hemen portalaçarak diğer portalı da Ahmet'in arkasına açmıştı. Ahmet'in fırlattığı sopaAhmet'e doğru geliyordu. Ahmet bunu anladı ve bir anda gelen sopayı yakaladı.Bu arada Aiko sersemletici silahla Ahmet'e ateş edip Ahmet'i yere düşürdü.Ahmet hemen yerden kalktı ve tekrar sopayı Aiko'ya doğru fırlattı. Aiko tekrarportal açtı. Bu sefer portal Ahmet'in sol tarafından açılmıştı. Sol tarafındantekrar Ahmet'e doğru rob sopası geliyordu. Soldan gelen sopayı tuttu vekancasıyla portalın içine doğru ip fırlattı. İp Aiko'nun önünden girip Ahmet'insolundan çıkmıştı. Ahmet hafif bir hareketle çekildi ve ip duvara sabitlendi.Ahmet portalı kilitlemişti. Aiko portalı bozmak zorunda kaldı. Aiko tam portalıkapattığı anda Ahmet üstüne atlayıp onu etkisiz hâle getirdi. Aslında Aikofiziksel kavgada Ahmet'e kafa tutabilirdi fakat gafil avlanmıştı ve Ahmetellerini sıkıca tutuyordu. Vardges alkışlayarak, "Güzel birgösteriydi Ahmet." dedi. Ahmet hâlâ Aiko'nun üstündeydi.Aiko'ya doğru"Kusura bakma." diyerek üstündenkalktı. Aiko da Ahmet de gülümsüyordu. Vardges söze girdi."Neden Ahmet'i seçtiğimi şimdianladınız mı? Hepiniz eğitimlisiniz. Özel yeteneğiniz olmasına rağmen sizi altetti. Siz üçünüzü gerekli olduğu zaman kullanacağım. Çünkü sizin yeteneklerinizsayesinde kimlikleriniz açığa çıkabilir. Larende'de kaç kişi portalaçabiliyor?"Ahmet, "Beni kullanacaksın vegerekirse üç arkadaşımı kullanacaksın. Peki ya Hadden?"Vardges, "Hadden her zamanseninle olacak. Senin gözün kulağın olacak. Hepiniz benimle gelin."Tüm ekip bir odaya doğrugittiler. Bu odada büyük beş tane ekran vardı. Çok donanımlı bir bilgisayarvardı. Bu da Hadden'in ekipmanıydı. Maskeleri sayesinde Hadden onlarla iletişimkurabilecekti. Onları yönlendirecekti. Yeteneği sayesinde bu işi yapabilecek eniyi kişi Hadden'di. Vardges bütün ekibi bir aradatoplayarak, "Siz sakın kendinizi intikamcı, kanunsuz veya sürekli görevdeolacaksınız gibi hissetmeyin. Umarım size hiç ihtiyaç olmaz da Larende mutluolur. Ama benim tahminlerime göre size çok iş düşecek. Herkes dağılabilir."Ahmet'in gideceği bir yer yoktu.Hadden'de geçit binasında kalmayı tercih etti. Hadden, Ahmet'e, "Acaba beniyenebilir miydin? Bence yenerdin." dedi.Ahmet sadece gülümseyerek yüzünebaktı. Beraber "Enteresan Yetenekliler Fuarı"na gitmeye karar verdiler. Bufikir tabi ki Haddden'den çıkmıştı. Ahmet de fikre sıcak bakmıştı. ÇünküLarende'yi daha fazla tanımak istiyordu. Zaten küçük bir yerdi ama görmesilazımdı. Burası ailesinin eviydi. Fuar, çok büyük bir kapalı alandaydı. Burasınormal Dünya'nın sirk, sanat ve eğlence parklarının karışımı gibi bir şeydi.Alanın bir kısmında çok güzel sesli bir bayan şarkı söylüyordu. Muhtemelen buyeteneğini mikrofondan alan bir yetenekliydi. Etrafa baka baka giderlerken çokzayıf bir adam gördüler. O da bu fuarda çalışıyordu. Çok bol bir pantolongiymişti. Üstündeki tabelada "Beni kaldırabilirseniz arkamdaki ödüllerdenistediğinizi alabilirsiniz." Yazıyordu. Ahmet merakla o minik, zayıf adamıkaldırmaya çalışanları izliyordu. Kimse başarılı olamamıştı. Acaba yerçekiminimi kontrol ediyordu? Ama duyduğuna göre Larende'de uçabilen bir yetenekliyoktu. Hadden gerçeği Ahmet'e açıklamıştı. Adamın pantolonu ona 1000kg kadarağırlık veriyor. Ahmet'in duyduğu en gereksiz yetenekti bu. Sanatçılardabirbirlerine benzer yetenekliler çoktu. Fırçayı alan resme, kemanı alan müziğe,tokmağı alan heykele... Ahmet, zanaatkârların içindeydi resmen. Normal Dünya'dada bu kadar yetenekliler hatta çok daha iyileri vardı. Ama buradakilerin özelliğibuydu ve cisimlerini olmadığı zaman yetenekleri yoktu. Cisimlilerin çok daşanslı olmadığını düşündü. Ama insanüstü, hayal bile edemeyeceği şeyler yapanyetenekliler de vardı. Ahmet'in dikkatini bir kapı çekti. Kapının önünde ikitane adam bekliyordu. Hadden'e doğru dönerek
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Larende Öteki Dünya
FantasyEvren sandığımız kadar sınırlı değil, hayal gücümüzün de ötesinde. Bambaşka hayatlar hatta dünyalar var. Cisimliler, Efsaneviler ve Kudretliler... Hepsinin ortak noktası, doğaüstü güçlere sahip olması... "Öteki Dünya'ya hazır mı? 1 2 3 Ve 27 ... adı...