Yifan, Kyungsoo'ya elma soymuş ve üç koca elmayı beraber kemirdikten sonra onu kucaklayıp yatak odasına götürmüştü.
Kyungsoo odaya girdikten hemen sonra ejderha amcasıyla birlikte yatağa kıvrılmış, rahat yumuşaklığın üzerinde uzanıyordu ve Tanrı'ya şükürler olsun ki komidinin üzerindeki gece lambası açıktı. Oda zayıf da olsa bir ışıkla aydınlanıyor, göz gözü görebiliyordu ve Kyungsoo'nun yüreği ejderha amcasının yanında olmasıyla uyandığı zamanki gibi korkuyla atmıyordu.
Kyungsoo küçük elleriyle ejderha amcasının tişörtüne tutundu, parmaklarının arasındaki kumaşı sıktırıp, titrek bir şekilde kesik kesik nefesler aldı. Yutkundu ve bir elini gevşetip, yavaşça arkasına uzandı, popişi yerinde mi diye kontrol ediyordu. (ısırırım senin o popişini!)
Kisa bir sure sonra popişinin yerinde olduğuna kanaat getirmiş ve yeniden ejderha amcasinin tisortunu sıkı sıkı kavramisti. Yifan onun bu hareketiyle gulumsedi.
Kyungsoo gözlerini kapatirken, ejderha amcasina daha fazla sokuldu. Onun uyurken fazlaca dikkatsiz olduğunu bilmiyor, ejderha amcasının altında kalabileceği gercegini fark edemiyordu.
Yifan, kolunu arkaya uzatip gece lambasini kapatti. Odayi karanlikla bulusturmus, Kyungsoo'nun irkilerek korku dolu küçük bir ses cikarmasina neden olmustu.
"Hey..." diye mirildandi. "Korkuyor musun, Kyungsoo?"
Baykuş adami küçük bedenini kollarina attiginda genç adam sormuş olduğu sorunun cevabini almisti. Yavaşça Kyungsoo'nun sirtini sivazladi, bogazini hizlica temizlemeden önce, derin bir nefes aldi ve ne söylemesi gerektiğini düşündü.
"Korkma Kyungsoo... Ben yanindayim. Ejderha amcan yaninda..."
"Şarki söyle, ejderha amca..." diye mirildandi Kyungsoo. Sesi titrek ve oldukça kısıkti. Yifan onun hala hassas olduğunu, yatakta yükselip küçük kafasini geniş gövdesine saklamasindan fark etti.
Yapacak bir şey yoktu. Yifan, Kyungsoo için yeniden şarki söyleyecekti. Genç adam kollarinin altındaki bedenin sirtini sivazlarken, dudaklarini araladi ve eski sarkilarindan başlayarak bir takim saçma sözlükler eklediği sarkilarini mirildanmaya basladi.
Kyungsoo küçük ve narin bedenini uykunun merhametli göğsüne birakti. Ve Yifan'in aklinda olan tek şey, baykuş adaminin uyumadan önce her gece kendisinden şarki soylemesini isteyebilecek olmasiydi.
**
Yifan gözlerini aralarken, hızla kollarındaki boslugu fark etti. Bulanik zihni berraklasana ve uykunun mahmurlugundan arinana kadar bekleyeceği sirada ani bir hareketle yerinde dogruldu. Bu ataginin hizindan dolayi, ensesine saplanan agriyla sinir uclari adeta sevisiyordu. Suratini burustururken eksik olan şeyi yeniden animsadi ve yutkunup, kafasini ileriye uzatti.
Gözleri Kyungsoo'yu ariyordu. Ancak bir şekilde görmek istediği minik ve sevimli bedeni bulamiyordu.
Genc adam "Kyungsoo..." diye seslendi. Sesi odanin duvarlarında yankilanirken biraz olsun berraklasan zihnine, korku dolu bir dusunce keskin bir nisancinin tüfeğinden çikan oldurucu bir mermi gibi saplanip kaldi. Acaba Kyungsoo'yu iri cussesinin altında ezmis olabilir miydi? Biricik baykuş adamini uykunun kollarindayken öldürmüş olabilir miydi?
Yifan kaslarini catarak yatağa bakti, kafasini hizla diger tarafa dondurdukten sonra yatagin kenarlarini kontrol etti. Sonra aniden durdu. Çünkü kulaklarina şirin bir sesin söylemiş olduğu o sarkinin sözleri ulasmisti.
"... Dolapta da bir sürü elma var... Baykuş adamin minik agzi... Ham yapacak simdi elmalari..."
Yifan hizla yataktan atlarken yeniden baykuş adaminin adini seslenmisti. Durun, bu seslenmek değildi, haykirmak ya da gurlemekti.