13. BÖLÜM"SANA ALIŞAMAM BEN"

146 13 12
                                    

...

Uzun bir gece...

Bitmek bilmedi...

Dün gece acıyla kıvrılan bir adam vardı. O gece kendini kaybetti. Bağırdı. Çağırdı. Hatta yıkıp döktü. Ama geçmedi. Hala yaşıyordu içinde... Acıyı hissetmek. Acı çekmek istiyordu. Kendi gözünde mahkumdu. Aslında cezası idamdı. Ama en büyük cezayı kendine yaşayarak veriyordu.

  Hazar göz kapaklarını yavaşça araladı. Başı ve sırtı ağrıyordu. Gözlerini açtığında gördüğü ilk şey Azra'nın masum yüzü olmuştu. Etrafına baktı. Salonun ortasında öylece uyuyakalmışlardı. Tam yanında bir nefes kadar yakınındaydı. Hazar dün akşam ikinci kez kendini kaybetmişti. Ve yine onun gözlerinin önünde olmuştu.

Onun sarılışı gözlerinin önüne geldi. Sakinleşmesi... İnanması güç ama ona iyi gelmişti. Şimdi de gözlerini onun yanında açıyordu. Hazar Azra'nın yüzünü her santimini ezberler gibi  baktı. Eli yavaşça yüzüne düşen saçını kulağının arkasına çekerken öylece kaldı. Nefesini hissediyordu. Kendine haz kokusunu. En çokta masumluğunu.

"Yapma... Bu kadar yakınımda olma

Sana karşı hisselerim olmamalı"

Sessizce fısıldadı. Sonra elini yüzünden çekerek onu kucağına aldı. Yerde hep cam kırıkları vardı. Onu dikkatle merdivenlerden yukarı çıkardı. Odasının kapısını açtığında yavaşça yatağına yatırdı ve üzerini örttü. Daha sonra hemen odadan çekip gitti.

Hazar kendi odasına girdiğinde yatağının üzerine çöktü. Dün onların ölüm yıldönümüydü. Arkadaşlarının. Ölmelerine sebep olduğu arkadaşlarının. Her yıl bu acıyı yaşıyordu. Sadece dünkü biraz daha şiddetli geçmişti. Ama Azra sayesinde kendine gelebilmişti. Uyuyabilmişti. Hazar düşünmek istemedi. İçki koktuğunun farkındaydı. O yüzden hemen ayağı kalkarak duşa girdi.

...

Azra gözlerini açtığında yatağındaydı. Ama nasıl yatağına geldiğini hatırlamıyordu. Sadece Hazar'ın ne kadar acı çektiğini hatırlıyordu. Yıkıldığı o anı hatırlayınca üzüldü. Kendine bunu yapmasına daha çok üzüldü. Suçu olamadığı halde kendini suçlaması vicdan azabı çekmesine de üzüldü. Azra Ayağı kalkıp saate baktı. 11 geliyordu. Saati görünce şok oldu. Hemen üzerini değiştirip aşağıya indi.

Her yer dağınıktı. Cam kırıkları her yerdeydi. Azra öncelikle hemen etrafı dikkatle topladı.

Salon eski haline dönerken. Mutfağa gidip kahvaltı hazırladı. Hazırlarken de bir yandan atıştırdı. Hazar'a kahvaltıyı odasına götürmek yerine masanın üzerine koydu. Uyandırmak için yukarı çıkmadı. Yorgun olduğunu düşündü ve bekledi. Kendisinin gelmesini istedi.

Azra'nın aklına abisi Uygar gelince onu düşündü. Dün onu hiç iyi görmemişti. Hasta gibiydi. Eline telefonu alarak aramak istedi.

"Meşgul... Ne yapsam bir daha mi arasam acaba..."diye düşünürken tekrar aradı. Ve telefon bu seferde çalmadan kapandı. Azra o an daha çok endişelendi. En son ki hali kötüydü. "Acaba birşey mi oldu?"diye düşündü sesli bir şekilde.

"Kime?"

Azra hemen arkasını dönerken Hazar yavaşça merdivenlerden inip yanına geldi. Azra nedensizce önce ona baktı iyi olup olmadığına kontrol etmek  istedi

"Ş-şey uyanmışsın. Kahvaltı hazır"dediğinde kekelediği için utanırken hemen masadaki kahvaltıyı gösterdi.

Ona iyi olup olmadığını sormadı. Dün dediği gibi. Unutacaktı.

KIRILDI GÖKYÜZÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin