"Kaybolacaktım.
Belki ormanın derinliklerinde,
Ve belki de içimde körüklenen öfkemde..."
(Feza'nın Anlatımıyla)
Mehir'in birkaç gündür ortalarda olmayışı beni içten içe tedirgin ediyordu. Nereye gitmiş olabilirdi ki? Sürgün edildiği bir kasabadan çıkıp buraya gelmişti. Başka bir yer biliyor muydu?
Sürgün edildiği kasaba!
Belki de geri dönmek istemişti. Onu affedeceklerini düşünmüştü.
Hızla yataktan doğruldum. Anlamsızca gözlerimi odanın içinde gezdirdikten sonra seri adımlarla odadan çıkıp aşağı kata indim. Bergüzar her zaman olduğu gibi gecenin bir yarısı olmasına rağmen mutfakta oturmuş çay içiyordu. Beni fark ettiğinde elindeki çayı tezgaha bırakıp sırtını tezgaha yasladı. Ellerini de karnında birleştirdi.
"Hayırdır abi, gece gece bu ne telaş?" Meraklı bakışlarına bir cevap vermek zorunda kalmak istemsizce sinirimi bozsa da olabildiğince belli etmemeye çalışıyordum.
"Aklıma bir şey geldi." Dedim bir yandan da hışımla sandalyelerden birine otururken.
"Neymiş bakalım o aklındaki?" Derken o da karşımdaki sandalyeye oturdu. Bir icat bulmuş edasıyla bakıyordum gözlerine.
"Bence Mehir eski kasabasına dönmüştür. Özür falan dileyip tekrar dönmek isteyecektir." İlgiyle bakan gözleri şimdi benden kaçıyordu. Sürekli sağa sola bakıp durması beni tedirgin etmedi değil.
"Haklısın, olabilir." Sonunda bakışları tekrar gözlerimi bulduğunda söylediklerime bir yanıt vermişti.
"O zaman gidip bakalım. Kasabanın ismini hatırlıyor musun sen?" Bana şaşırmış bir ifade ile baktı.
"Neden gidiyoruz ki? Kaç gündür gidip gelmediyse demek ki orada yaşayacak. Bize ihtiyaç yok." Dediklerini onaylamayarak başımı salladım.
" Ama orada olmama ihtimali de var. Ben bir gidip bakalım derim." Dediklerimi mantıklı bulduğu kesindi. Zaferle arkama yaslandım. Ellerinde tuttuğu bakışlarını tekrar bana çevirdi.
"Peki, gidilmeli haklısın. Ama ben gelemem." Tek kaşımı kaldırdım.
"Neden?" Göz devirip ellerini iki yana açtı.
"Çünkü birinin de burada durup işlere devam etmesi gerekiyor." Bıkkınlıkla nefes verdim.
"Doğru." Ben kasabanın ismini hatırlamaya çalışırken Bergüzar da sürekli beni süzüyordu. En sonunda dayanamayıp yaslandığı sandalyeden doğrulup ellerini masada birleştirdi.
"Abi, bir şey soracağım." Evet, anlamında başımı aşağıya doğru eğdim.
"Sen neden bu konuyla bu kadar ilgilisin?" Anlamayarak baktım yüzüne.
"Anlamadım." Tekrar göz devirdi.
"Yani Mehir neredeyse 1 hafta öncesine kadar hayatımızda yoktu. Şimdi de yok. Senin için ne değişti ki bu konun üstünde duruyorsun bu kadar?" Omuz silktim.
"Bir şey değiştiğinden değil, kızın başına bir şey gelmiştir falan diye yani. İyi olduğunu göreyim, aramam zaten." Dediklerim aklına yatmış gibi başıyla onaylayıp arkasına yaslandı tekrardan.
Bir süre daha sessizce oturduktan sonra kalkıp tekrar odama gittim. Düşünceler beynimi terk etmiyor, her seferinde daha da çok soru işareti kalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Parçası
Подростковая литератураbabasının intikamının sonucunu ağır bir şekilde ödeyen Mehir, işlemediği bir cinayetten hapse atılmış masumiyetinin ortaya çıkacağı günü bekliyordu... Ama sadece beklemek zorundaydı çünkü böyle bir şey olmayacaktı... "Ben, 1 kişinin öldüğü cin...