BEKLENEN

1.8K 198 121
                                    

Çıplaklığımı bozmadan üstümdeki içki kokusunu giderdim banyoda. Kenara fırlattığım,kırşmış gömleği aldım elime. Bakıştıktan sonra ütüsüzle arkaya fırlattım. Dolaptan yenisini almalıyım.

Hiç normal gömleğimin olmadığını fark ettiğimde büyük bir hayal kırıklığıyla başka renk gömlek bakmaya başladım. Tuhaf renkteki gömleklerimin arasından kırmızının en  çekici tonunu giyip siyah takım elbise ve gravatla süsledim kendimi. Farklı ama havalı. Aynanın karşısında kendimi beğenirken ince parmaklarımı saçlarımın arasında dolaştırıp şekillendiriyordum. En sevdiğim parfümü de gömleğimin yakasına sıktıktan sonra işe gitmek için hazırdım. Çok fazla zamanımın olduğunu gördüğümde ise şaşırmıştım kendime. Asla erken hazırlanmak gibi çılgınca şeyler yapmazdım aslında.

Zamanın geçmesini beklemeden attım kendimi dışarıya. Parlak ışığın tam olarak doğmamasından kaynaklıdır diye düşündüm üşümemin sebebini. Yine de aldırış etmiyor normal hızımda ilerliyordum şirkete. Vardığımda sıcak binaya, kartımı okutup asansöre yöneldim. Kimsenin olmamasından kaynaklı olarak asansör yine boştu. Gülümsedim ve cennetim mi yoksa cehennemim mi olduğunu anlamadığım 5. kata bastım.

Aklım son gördüğüm rüyada dolaşıyordu. Her bir simanın hafızamda olması normal miydi acaba? Bu zamana kadar tek sima tanımıştım çünkü rüyalarımda...

O iki çocuğun yüzleri tanıdık geliyordu doğrusu ama nerden tanıyordum ki? Onlar kimdi?

Asansörün kapılarının açılmasıyla direk masama yöneldim fakat gözlerim bizden ayrı olan o odadaydı. Acaba birileri var mıdır? diye düşündüm. Kafamı iki yana gülerek salladım Bu saate hangi patron gelir? Kabanımı çıkartıp sandalyemin başına astım. Millet gelmeden önce şu işleri halletmeliyim. Dünkü gibi dosyalara gömülmüştüm gene.

Geriye 5 dosya kaldığında çalışma saatine 25 dakika kaldığını fark ettim. Düne göre hızlı yaptığım belliydi. Yavaş yavaş dolan ofiste beni görenler şaşkınlıkla günaydın diyor, bende hafifçe gülümseyerek onlara karşılık veriyordum. 5,4,3,2 ve 1..  Son bir dosya ve ardından dünden kalan işlerim bitiyordu.

Dosyayı açtığım gibi kalbim çarpmaya başlamıştı. İmza istiyordu, direk patrondan. Onun yanına nasıl gidecektim ki? Dün akşam çok tuhaf davranmıştım ona. Kafamı hızla iki yana salladım Hayır hayır hayır! Utancımdan yerin dibine girmiştim yeterince. Korku dosyamı bir kenara koyup dinlenmeye koyuldum. Gözlerimi dinlendirmek adına biraz kapattım

Lan Zhan...Seni seviyorum.. Ürktüğümden masaya doğru fırlattmıştım resmen kendimi. Elimi kalbime koydum, son günlerde meşhur olan hızlı atışını sergiliyordu. Etrafıma bakındım, insanlar gelmişti çoktan. Hatta benim masama bile 10-15 dosya yığılmıştı bile. Derin bir nefes ve Seni seviyorum...  B..bu da neydi böyle. Gözlerimi her kapattığımda neden duyuyordum bu iki kelimeyi. Kendi kendine travma yaratan ilk insandım sanırım..

Verilen dostların çoğunu yapmıştım ki Lan WangJi'nin denetlemek amacıyla dolaştığını ve bazı yeni gelenlere yardım ettiğini fark ettim.

Boğazlı giymişti bugün, üstünde krem tonları uzun ceketlerden vardı. Saçlarını arkadan bağlamak ne de çok yakışmış ona...

 Saçlarını arkadan bağlamak ne de çok yakışmış ona

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ona bakmadan duramıyordum. Fakat neden özellikle dudaklarına odaklanmıştım? Hızlı nefes almaya başlamıştım, ona bakmayı kesip işime dönmeliydim ama yapamıyordum. Bir şey beni ona bakmaya itiyordu. Seni istiyorum. O arada doğrulup baktı bana bi anda. Tırsıp dosyalara döndüm. Şaşırılmayacağı üzerine geldi yanıma Bir şey mi var? O an aklıma gelen şey imzalatmam gereken dosya oldu E-Evet. Dosyada imzanız isteniyor. Yüz ifadesi sinirli değildi, oldukça sakin görünüyordu ama başka duygu belirtisi de yoktu.

Kalemlikten bir kalem alıp tam yanıma eğildi. Dip dibeydik artık. Bir kaç tutam saçı sarkıyordu omzundan. O sayfaları çevirip imza atarken bende odaklanmış ona bakıyordum sadece. Derin nefesler alıp olabildiğince kokusunu çekiyordum içime. Bir an için rüyamda gördüğüm halini gördüm onda. Gözlerimi hızlıca kırptım. İçimde farklı bir baskı hissetmiştim. Yabacı ama bir o kadar da tanıdık yoğun bir baskı.

Başka dosya var mı? İrkip diğer dosyalara baktım hızlıca. Hayır efendim. Sesim mi titremişti benim? Ah lanet olsun.

Başka bir dosyayı çekerken önüme o daha doğrulmamıştı bile. Dosyanın kapağını açtığım sırada doğrulmadan önce kulağıma nazikçe fısıldadığı cümlenin şokuyla duraksadım Bende seni seviyorum Wei Ying. Kalbim... Bu sefer kesinlikle heyecandan ölecektim. Kalbim coşmuştu bu sefer. Sandalyeyi döndürerek ona baktım. Arkasına bakmadığını sanmıştım ilkten ama yüzü hafifçe bana doğru dönük olduğunu gördüğümde gülümsedim. Başığımı önüme eğik döndüm masama. Sevinçten geberiyordum resmen. Bir an doğruldum. Aydınlanma yaşamıştım.

Onunla.... Bunca zamandır aynı rüyaları mı görüyorduk yani?

Mo Dao Zu Shi - Modern LifeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin