"Aşk kimyasal değişim gibidir. Aşık oldunuz mu geri dönüş yoktur."
-Berkin Sönmez
~
-BERKİN-
Melin'in gözlerinin içine bakarken alışık olmadığım duyguların beni değiştirmesine izin veriyordum.
Her zaman umursamaz, dik başlı ve çakal olan ben, nasıl böylesine romantik olabilmiştim ? Şuan onun aklından neler geçiyor bilmeyi çok isterdim. Fakat onun bile düşünemeyeceği şeyler var... Ondan sakladığım şeyler ona yaklaştıkça gün yüzüne çıkmaya başlayacaktır. Bunu hissedebiliyorum.
Fakat kendimi geri çekemiyorum. O titrek gülüşü, bakışı, içtenliği, ıslak kirpikleri... ne de çok sevilesi.
Ona masada duran peçetelikten bir peçete alıp uzattım.
"Al bakalım tuhaf yaratık." Bana minnettar bir şekilde gülümsedi.
"Teşekkür ederim Berkin." Gözlüklerini çıkarıp masaya koydu ve gözyaşlarını sildi. Bu sırada garson kız menünün arasından kulbu dışarıya dönük olan bıçağı uzattı. Melin önce garsona sonra da bana baktı, sanırım pastayı kesmeye tereddüt ediyordu. Bıçağı menüden çıkarıp aldım. Ayağa kalktım ve "Ben hallederim." dedim. Ben pastanın ortasına bıçağı dikey olarak saplayınca Melin birden ayağa kalktı. Bıçağı tutmakta olan elimin üzerine sağ elini koydu ve pastayı kesmeme yardım etti.
"İşte böyle keseceksin. Hiç pasta kesmedin mi? Beceriksiz seni."
Doğrusu hiç pasta kesmemiştim. Doğum günlerimi ailemle hiç kutlamazdık. Babam ben doğduğumda hastaneye bile gelmeye tenezzül etmemiş bir adamdı. Tabii annemin anlattığı kadarıyla biliyordum. Doğum günlerimi kutlamak annem için o zor günleri tekrar hatırlamak olurdu. Ben de bu konuda anneme ısrarlarda bulunup zorluk çıkarmamıştım. Hiç şımarık bir çocuk değildim. Zaten bir ablamın olması, hayatımda sahip olabileceğim en değerli hazineydi. Bana paylaşmanın ve sahiplenmenin ne olduğunu o öğretmişti. Annem çalışırken beni o büyütmüş sayılırdı. Onun yemekleriyle, emekleriyle bugünlere gelmiştim. Babamı henüz hiç görmedim. Fakat hala bir yerlerde yaşadığını biliyorum. Sebeplerini bilmediğim sürece de onu sevmeye devam edeceğim. Her ne kadar bizi terketmiş olsa da, o benim babam.
Düşüncelere dalmıştım ve önümüze çoktan konulmuş tabakları farkedememiştim. Melin beni izliyordu.
"Sana beceriksiz dememe alındın mı yoksa? Dakikalardır sesin soluğun çıkmıyor. Beni endişelendiriyorsun."
"Şapşal. Tabii ki de alınmadım. Şey, ne içersin, ne söyleyeyim sana?"
"Çilekli soda."
"Çok mu seviyorsun çilekli sodayı?"
"Evet, seviyorum."
İkimizde birbirimize bakıp güldük. Seviyorum kelimesini tekrar üzerime alınasım gelmişti. Sanırım o da bunu fark edip güldü.
"Sen ne içeceksin?" diye sordu.
"Ben de çilekli soda alayım."
Garson kıza seslendim ve ikimize de çilekli soda getirmesini söyledim.
Masada tuhaf bir gerginlik oluşmaya başlamıştı. Bu sırada pastayı keserken ellerimi tuttuğu gerçeğinin beni heyecanlandırmaması için çabalıyordum.
"Berkin, ben bir lavaboya gideceğim."
"Peki, seni bekliyorum."
İçeceklerimiz de gelmişti. Aradan 5-6 dakika geçince onu merak ettim. Bu sırada garson kız beni kesiyordu. Gözlerimi başka yönlere çeviriyordum. Bu sefer de baktığım yöne doğru ilerliyor ve beni kesmeye devam ediyordu. Başkaları tarafından beğenilmek güzeldi, fakat böyle kızlar hiç ilgimi çekmiyordu. Neyse ki sonunda Melin geldi. Saçlarındaki örgüleri yine açmıştı. Bana kendini beğendirmek istiyor olmalı. Fakat saçları örgülüyken daha az güzel olduğu düşüncesine kapılıp kendini germesini istemem. Öyleydi, gözlükleri ve örgüleriyle de yine o, benim hoşlandığım kızdı. Kendini beğendirmek için bu kadar uğraşmasına gerek yok. Bu yüzden bunu ona söyleme gereği duyarak "Her halin neden bu kadar güzel?" diye sordum. Utanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hacker Kız ve Hilekar
Teen Fiction"Seni her an ölecekmiş gibi hissettiren ve bir o kadar da yaşama bağlayan kişi, senin de bu hayatta kalbine gömüp sonsuza kadar orada yaşatmak istediğin kişiyse, aşk seni çoktan bulmuş demektir." -Melin "Yürüyüşü bile şuan kendime format atmama sebe...