on altı

505 15 16
                                    

Luke;

Şişmiş ve morarmış gözlerine baktım. O yeşilliğin içinde kendimi kaybedebilirdim. Hemen elinden tutup onu arabaya götürdüm.
Midesinden sesler geliyordu. Kıkırdayıp elimdeki donut kutusunu ona verdim.

"Senin için vişneli aldım. Ve merak etme hiçbirinde beyaz çikolata yok."

"Teşekkür ederim Lu- bekle, beyaz çikolataya alerjim olduğunu ve vişneye bayıldığımı nerden biliyorsun?"

"Senin hakkında senden daha çok şey biliyorum Mikey"

diyerek gülümsedim. Bana bakıp o da gülümsedi ve yavaşca bana doğru eğilip nazikçe dudaklarımdan öptü. Geri çekilip yemeye başladı. Ben de telefonuma gelen 120 cevapsız çağrıyı görünce başımın dertte olduğunu farkettim. Hepsi Liz'den di.

"Michael, şimdi ne yapacağız? Eğer eve dönersek b-"

"Eve dönmeyeceğiz Lucas, ben de ne yapacağımızı bilmiyorum ama şimdilik başımızı sokacak bir çatı bulsak iyi ederiz."

"Bir fikrim var, bize kalacak bir yer biliyorum."

Michael ile yola çıktık. Arkada çalan Arctic Monkeys ile birbirimize sürekli güzel narin öpücükler veriyorduk.

7 saatin sonunda küçük ama yeterince lüks bir otele geldik.
Michael arabayı hemen otelin önüne park etti. Tam arabanın kapısını açıp çıkıyordum ki Michael beni durdurdu.

"Luke, şey ben, benim üstümde o kadar-"

Parasının bize yetmeyeceğini söylemeye çalışırken o kadar acı çekiyor ve utanıyordu ki dayanamadım ve sözünü kestim.

"Dert etme Mikey, ben her şeyi ayarlayacağım."

Yavaşca kapıdan içeri girdik.

Resepsiyonda duran adam kafasını kaldırmadan bize merhaba hoşgeldiniz dedi. Ben de gülümseyerek merhaba 2 kişilik oda alabilir miyiz? diye sordum. Kafasını kaldırıp bana baktı ve olduğu yerden atlayıp bana sarıldı.

"LUKE ESKİ DOSTUM, SENİ ÇOK ÖZLEDİM NASILSIN?"

"İyiyim Ashton ben de seni çok özledim. Başımız biraz dertte olabilir. O yüzden bugün burada kalsak sorun olur mu?, Biraz da sıkışığız aslında."

"Saçmalama Luke, paranın lafı burada olmayacak. Ayrıca ne kadar isterseniz kalabilirsiniz. Hey bu arada sen kimdin?"

Ashton elini Michael'a gülümseyerek uzattı. Fakat Michael gülümsemiyordu. Gayet soğuk bir ifadeyle ismini söyledi.

"Michael."
"Pekala Michael, ben de tanıştığımıza memnun oldum."

Ashton'ı kenara alıp fısıldadım.

"Dostum kendisi çok yorgun, kaç saattir araba sürüyor ve çok az uyudu. Ve bir kaç kez kavga ettik. Anlayacağın biraz temiz,rahat yatak ve sıcak bir duştan sonra seninle anlaşacağına eminim."

"Sorun değil dostum, benim için önemli olan senin mutluluğun, size oda 12 yi veriyorum. 2.ci katta, merdivenlerin sol koridorunda. Sabah 10 da kahvaltı servisimiz var, ve akşam 8 de akşam yemeği."

"Biranız var mı?" Michael ellerini saçlarından geçirerek sordu.
Ashton ona dönerek

"Tabi ki, odadaki dolaplarımızda mevcut."

Michael elimden tutarak
"Hadi prenses, odamıza çıkıyoruz" dedi.

Odaya adımımı atarken Michael beni durdurdu. Ona döndüm ve beni kucağına aldı. Ben kahkaha atıyordum

"Ne yapıyorsun?"

"Evli çiftler evlendiğinde bunu yaparlar. Biz evlenemezsek diye şimdi yapıyorum"  dedi gülerek.
İçeri girdik ben odaya bakınıyordum.

"Ben duşa giriyorum Lucas, istersen gelebilirsin" dedi sırıtarak.
"Neden kendin yapamıyor musun?" dedim dalga geçerek.
"Kapa çeneni Luke" dedi alttan alta gülerek ve duşa girdi.

Bense yatağın üzerine kendimi attım.

Gözlerimi açtım Michael yanıma uzanmış beni izliyordu.

"Günaydın, yeni uyanınca daha çirkin oluyorsun"

"Kapa çeneni Michael" dedim Michael'ı ittirip gülerek.

"Şaka yapıyorum sadece, sakin ol" dedi gülümseyerek.

Tam onu öpecekken bir anda durdu ve ellerime bakarak

"Çok soğuksun Luke" dedi bir anda irkilerek

"Isıtmak ister misin" dedim ama bir anda oturur pozisyona geçti ve endişeli görünüyordu.

"Hayır Luke hayır, ciddi şekilde çok soğuksun, ateşin mi var yoksa." dedi

Kendimi hissedemiyordum ve bir anda sinirlendiğimi hissettim. Ellerimi tutan ellerinden kendimi çekip onu ittirdim. Michael aşağı düşmüştü. Ama o an umrumda değildi. Kendimi sanki öfkenin doruklarında hissediyordum.

"Luke, ne yapıyorsun? "

"Uzak dur benden!"

Kendimi toparlayamaz şeklide banyoya koştum. Aynaya baktım ve gözlerimin kızardığını, göz altlarımın mosmor olduğunu gördüm.

"Hayır hayır hayır olamaz, şimdi olamaz" diye bağırmaya başladım.

Hemen banyonun kapısında duran Michael a baktım.

"Neler oluyor Luke lütfen söyle, sana yardım etmeme izin ver. Korkutma beni"

Yine bir hışımla onu ittirip odanın öbür ucuna kaçtım. Odanın köşesine çömelip kollarımı bacaklarıma sardım. Ve aşırı şekilde titrediğimi hissettim ama bir yandan da soğuk soğuk terliyordum. Vücudum mosmor olmuştu.

More // MukeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin