Melike Şahin - Kara Orman
"Kızım hazır mısın?"
Hazır olmamayi dilerdim. Anneme bakıp başımı salladığımda Büşra da bana bakıyordu. Üstünde hala dünkü kıyafet vardi. Gecede böyle yatmıştı. Yumuşama Selda, sakın yumuşma.
"Tamam, çabuk gel. Hemen çıkıp şu işlemleri halledin evimde şu adamı görmeye katlanamiyorum." Tamam, dediğimde çantami alarak dışarıya çıktım. Ateş bir köşede oturmuş bekliyordu.
"Kızım Büşra da sizinle gelecek birleri sizi yalnız görmesin." Ona da tamam dediğimde beraberce dışıraya çıkmıştık. İstemeyerek de olsun arabasının arkasina bindim. Büşra bana bir kağıt göstererek annen liste oluşturdu, demişti.
Listeye göre ilk önce nikah işlemleri halledicekti. Sonraki adımsa nikah için elbise almak ve davetiye bastırmaktı. Yalnızca üç madde bir günümüzü alması normal miydi? Eve havanı kararmasiyla geldiğimizde yorgunluktan bitkin düşmüştüm.
Nikah tarihi ise bu cumaydı. Bu cuma günü nikahımız kıyılacaktı. Bu yüzden Ateş bey bizi bırakıp Izmir'e döndü. Büşra ise benimle kalcağını söyledi. Iki gün boyunca ölüm gibiydi. Annemle ev ev gezerek davetiye dagitmıstık. Insanlar düğün yoksa bile kına olmalı diyerek tutmuşlar annemse yeni nesil işte istemiyor demişti. Annemin mahçup duruma düşmesi beni derinden üzüyordu.
Perşembe akşamı yemekten sonra ansızın kuzenler falan toplanarak ellerinde kına malzemeleriyle evi basmıştı. Artık iyi olan babam komşuya gittiğinde annem çeyizimden bir şeyler çıkartarak bana kırmızı yazma benzeri bir şey örttü. Komşular da gelince ev curcuna ortamına dönüşmüştü. Ortada sandeyde otururken etrafımda dönüp şarkılar söylediler. Söyledikleri şeyler bana ağıt gibi geliyordu. Annem önüme oturup kına yaktığında karşılıklı ağladık.
Zoruma gidiyordu. Kardeşimin katiline eş olmak, soyadını alıp çocuğunu doğuracak olmam çok zoruma gidiyordu. Ben abartıyo olmazdım. Kim kardeşinin katiline eş olurdu. Kardeş ya ötesi var mı? Canınsan can kanından kandi. O benim karındaşımdı.
Yatağımda ağlarken Büşra yanıma yatarak bana sarıldı. Günlerdir yanımda olup bana destek vermesi, sürekli gözlerimin içine bakması kalbimi ona karşı yumuşatmıştı. Boğazımdaki kesin ağrıyla daha çok ağladım.
"Acını anlayamam yalnızca kendimi senin yerine koyabilirim. Yalnızca gözlerimin önüne kendi kardeşimi getirerek bir gün bu dünyada olmadığını aklıma getirebilirim. Hayal etmek bile kalbimi acıtırken senin acını asla anlayamam. Yalnızca şunu bile seni seviyorum. Yerini doldurmam belki ama bende senin kardeşinim ömrümün sonuna kadar da senin yanında olacağım."
O gece ona sarılarak uyudum. Yürek sızım dinmese de acımı paylaşmak iyi gelmişti. Sabah olup hazirlanmaya başladığımızda misafirler doluşmustu. Annemde insanlar anlamasın diyerek bizi kuaföre gönderdi. Hazırlıklsr tamamlandığında sözümde olduğu gibi Ateş ve Okan beni almaya gelmişti. O an fark ettiğim bir şeyse Okan ve Büşra hiç samimi değildi.
Ateş'in yüzüne dahi bakmadan nikah salonuna geldiğimizde dışarda gazeteciler vardı. Ateş yanıma gelip kolunu uzattığında kolunu tutarak sıktım. "Bu senin başının altından çıktı değil mi? Onurunu geri kazanmak için onları buraya sen çağırdin?"
"Burası senin memleketin burada hiç kimseyi tanımazken bunu nasıl yapmış olabilirim."
"Şu hayattan senden her şeyi beklerim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM ATEŞ'İ 🚬
Roman pour Adolescents# 1 - gençkurgu © © Tüm hakları saklıdır İntikam ateşi yalnızca erkekleri mi yakar? Peki ya bir kadın intakam ateşiyle yanıp tutuşursa neler olur tahmin edebiliyor musunuz? Basit bir kızın çok sıradan hikâyesi. Çünkü o ne çok güzeldi ne çok zek...