Normalde olsa tabiri caizse osura osura yatardım fakat şuan nefesimi bile zar zor alıyordum. Hatta düzgün şekilde nefes alıp vereceğim dediğim için daha karman çorman, daha düzensiz nefes alıp veriyordum.
Ne diye söylemişti sanki burada olduğunu? Yarın okul vardı ve ben uyuyamıyordum o belki de çoktan uyumuştu ama ben hala boş boş tavana bakıp duruyordum. Uyuduğunu tescillemek için bakabileceğim bir bedeni bile yoktu ve bu da daha çok delirmeme neden oluyordu.
Tavanımdaki her detayı ezberlerken istemizce çok sesli nefes aldığımı düşünüyordum. Hani insan nasıl nefes aldığını düşündüğünde daha da garip nefes alır ya aynen o durumu yaşıyordum. Ara sıra çok ses çıkarmamak için nefesini tutuyor sonra yavaşça bırakıp tekrar dolu bir nefes alıyordum. Bu ta ki Taehyung'un beni uyarmasına kadar sürdü.
"Film klasiği yapmak istemem fakat, artık düzgünce nefes alabilirsin Jiminie."
Yattığım yatakta öylece kalakalmıştım. Demek ki filmlerdeki insanlar da böyle utanıp, verecek hiçbir cevap bulamıyorlardı. Halbuki şuan geceydi ve ben uyumak üzereydim. Nasıl olur da aklıma ona söyleyecek hiçbir şey gelmezdi?
Herkes demiyor muydu, tüm kavgada olsun heyecanlı bir durumda olsun söylenecekler laflar gece akla gelir diye. Neden şimdi aklıma hiçbir şey gelmiyordu?
Uykum olmamasına rağmen gözlerimi sıkıca yummuş ve karanlığın da verdiği etkiyle uykuya dalmıştım.
Sabahın ilk ışıklarında gözlerimi açmıştım demeyi çok isterdim fakat değil sabahın ilk ışıkları bıraksalar o ışık gidene kadar anca kalkardım. Annemin içeriden "kalk artık" nidaları arasından yükselen ekmek kızartma makinasının ding sesi kulaklarımı tırmalarken dün akşam yaşadıklarım geldi aklıma.
Rüya mıydı herşey?
Aklımda bu soruyla banyoya vardığımda kapıyı kilitlemiş ve tam geceliğimle boxerımı aynı anda indirip klozete oturacağım sırada "Hey hey hey!" sesini duymamla dün gece yaşadıklarım aklıma gelmiş ve yaşanılanların doğru olduğunu tescilleyerek az birşey indirdiğim geceliğimi bir anda önüme çekmiş ve elleriyle önümü kapatarak etrafı incelemeye başlamıştım.
Sanki onu görecektim de arıyordum.
"Ne? nerdesin?"
Cevap vermek yerine musluğu açmayı tercih etmek olacak ki musluk bir anda açılmış ve düz akan su bir noktada dağılarak yamulmuştu.
"Günaydın."
Dediği şeyle başta şaşırsam da sonuçta onun da -yaşamasa da- bir insan olduğu aklıma gelmiş ve dediği kelimeye gülümseyerek cevap vermiştim.
"Günaydın ama şimdi çıkarsan tuvaletimi yapacağım. Okula biraz geç kalmış olabilirim de."
Gülümsemiş ve nerede olduğunu hala göremediğim çocuğa bakmaya devam etmiştim.
Dürüst olmak gerekirse musluğun üzerindeki aynaya bakıyordum. Belki bir ihtimal ona baktığını sanar diye fakat o ben oraya odaklanmış dururken çenemi elleri arasına almış ve "Artık buradayım." diyerek kıkırdamıştı.
"Belki de artık dışarda olsan daha iyi olur. Çünkü birazdan altıma yapacağım."
Yine nedensizce içimi gıdıklayan o kıkırtısının banyoda yankılanmasına izin vermiş ve çenemdeki ellerini çekerek kapının kulpunu indirmişti. Evet, bir görüntüsü yoktu fakat hareketleriyle nerede olduğunu belli ediyordu.
Önceden olsa duvarların içerisinden geçer ve varlığını hissettirmezdi büyük ihtimalle. Fakat şuan beni korkutmamak ya da burada, yanımda olduğunu belli etmek amacıyla nesnelerle işlev görüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Melark // Vmin
Roman pour AdolescentsJimin, büyükannesi ve büyükbabasının yeni taşındığı evlerinde bulduğu oyuncak ayıyla büyümüştü. Onunla yemiş, onunla içmiş, üzüldüğünde veya sevindiğinde ilk ona anlatmıştı her şeyi. Fakat Jimin bilemezdi ki bir gün, tam Melark'tan vazgeçerken onun...