D.O

1.1K 84 42
                                    

Kusura bakmayın canlarım. Bebeğim (köpeğim) hasta oldu da veterinere gitmek zorunda falan kaldık bende yazamadım. Yazmayınca unuttum bi kaç gün öyle oldu yani. Sorry tekrardan :/

Hermione'nin sözü ile Aberforth Dumbledore'un yerinde buluşacaktık. Draco ve ben içeri girdik. "Selam Abby naber?" Kafasını kaldırdı. "Selam Potter noldu gene." Omuz silktim. "Burda birazdan bir sürü kişi olcak ve ben şu tozlu kaymak biralarını bir çıkar diyeyim dedim." Aberforth hahlayıp 2-3 şişe kaymak birası çıkardı. Masalar yavaş yavaş doluyordu. "Herkes bu kadarsa başlıyorum." Hermione kafasını salladı. "Bize düzgün bir öğretmen gerekiyor. Umbridge gibi teorik bilginin Voldemort'un karşısında kıçımızı kurtaracağı kanısına varmış birinin değil. Bu yüzden size Harry ile birlikte elimizden geldiğince büyü öğreteceğiz. Katılmak iatiyorsanız Hermione'nin vereceği parşömeni imzalayacaksınız. İmzalamayacaksanız gidip bizi ispiyonlayabilirsiniz ama böyle birşey yapacağımızı kanıtlayamazsınız."   Zacharias Smith elini kaldırdı. "Neden imzalıyoruz. Umbridge bunu görse başımız belaya girmeyecek mi?"   "Hermione'nin bunu ortada bırakacağın zannetmiyorum Smith. İmzalayacaksan imzala." Sözümden sonra çoğu kişi imzaladı. "İmzalamayanlar ikileyebilir mi? Teşekkürler." İmzalamayanlar çıktıktan sonra kalan yaklaşık 50-60 kişilik gruba döndüm. "İsim düşünün." Cho konuştu. "Dumbledore'un Ordusu?"   "Olmaz." Kollarını göğsünde bağladı. "Nedenmiş?"   "Şöyle ki Chang. Eğer Umbridge'in bir şekilde haberi olursa Dumbledore'un başı yanacak. İsteyen üstüne alınabilir ama ben burda Harry, Nora, Anthony, Draco, Luna, Neville ve Weasley'ler dışında kimseye güvenmiyorum. Bence Defans Organizasyonu uygun. Kısaca D.O ne dersiniz?" Herkesten onaylayan mırıltılar geldikten sonra Hermione konuştu. "Lider seçmeliyiz."   "Lider Harry." Harry minnetle bakışlarını Cho'ya çevirdi. "Ah hayır. Chasity olmalı."    "Hayır Harry sen olmalısın. Birinci sınıfta Voldemortla karşı karşıya gelerek felsefe taşını kurtardın, 2. Sınıfta Godric Gryffindoor'un kılıcıyla bir basilisk öldürüp Voldemort'un anı halini yok ettin. Sen olmalısın."  Slytherinlerden biri konuştu. "Ama sende 3 büyücü turnuvasına girip her etaptan birinci çıkarak o turnuvayı kazandın. Bizzat 'o'nunla savaştın, defalarca Crucio yedin ve akli dengen hala yerinde. 3. Senemizde suçsuz birini aklatmandan bahsetmiyorum bile!"   "Ama ben bunların hepsinde yardım aldım! Herneyse. Ne istiyorsanız onu yapın."     "O zaman oylayalım. Chasity diyenler." 30 kişi el kaldırdı. "Harry diyenler." 30 kişi el kaldırdı. "Eh. Berabere, o zaman iki liderimiz var." Lider işini hallettikten sonra Hermione ile büyülediğimiz galleon ları dağıtıp işlevlerini anlattık. İlk ders için beliren günde 7. Kat koridorunda olmalarını istedik.

Draco ile ihtiyaç odasına ilerliyorduk. Pansy ve çetesi Umbridge'in ayak takımına üyeydiler. İlk dersimiz için ihtiyaç odasından içeri girdim. Herkes burdaydı. "Bence Expelliarmus'la başlamalıyız. Ne dersin Harry?" Harry kafasıyla onayladı. "Expelliarmus mu? Ciddi olamazsın Potter!"   "Lumos'u bile düzgün yapamadığına eminim Smith. Ayrıca Voldemort'un karşısında hayatımı kurtardı bu büyü. Expelliarmus ve Sersemlet üzstünde durduktan sonra kalkan büyüleri üstünde çalışırız. Belki Patronus bile yapabiliriz."

Dersler son hızla devam ediyor, herkes gelişme gösteriyordu. Bu günkü derste Harry Cho kaşarı ile öpüşçekti ve ben buna izin vermeyecektim. Ders bitti, herkes çıktı. Harry ve Cho yakınlaşıyordu. "Harry!" Benim çığlığım bu mükemmel derecedeki iğrenç anı bozdu. Cho bana sinirli bakışlar atarken Harry'nin kolunu tuttum. "Hadi gidelim." Harry'yi dışarıya sürükledikten sonra bıraktım. "Hadi bay." Arkamda şok olmuş bir Harry bıraktığıma emindim. Sessizce kıkırdadım. Bayılıyorum bu işe yaaa.

Umbridge'in her dersi kavgayla bitiyordu. Ben o pembe odayı görmekten yorulmuştum. Teftişler başlamıştı ve kehanet hocasını kovmuştu. Herkes izliyor tek birşey yapmıyordu. Ben sinir krizi geçirmek üzereyken öne çıktım. "Ne yaptığınızı zannediyorsunuz Profesör?!" Bana baktı. "İşini yapamayan bir öğretmeni kovuyorum."   "Kehanet dalında bir bilginiz olmadığı halde bu kanıya varabilmeniz şaşırtıcı. İşini yapamayan her öğretmen kovulsaydı siz burda olmazdınız." Karşımda sinirle morarıyordu. McGonagall'ı gördüm. "Ben onu içeri götürürüm Bayan Potter." Umbridge müdahale edecekken sözünü kestim. "Müfettiş olarak bir öğretmeni işten çıkarabilir, ancak kovamazsınız. O yetki müdüre ait." Patlayacak kadar sinirlenmişti. "Yalanlarınız canımı sıkıyor Bayan Potter. Cezalısınız." Kollarımı göğsümde birleştirdim. Tüm öğrenciler bizi izliyordu. Daha mükemmel bir an olamazdı. "Ama sizde yalan söylüyorsunuz. Safkanım diye geçiniyorsunuz ama anneniz bir muggle ve bakanlıktan sakladığınız kofti bir kardeşiniz var." Öğrenciler fısıldaşmaya başlarken Umbridge çığlık attı. "YETER! Odama. Hemen."  Elimi uzattım. "Önden buyrun."

"Saygısızlığınızın cezasını çekeceksiniz. Yazın. 300 defa. Büyüklerime karşı saygılı olmalıyım." 300 defa yazmıştım ve kolum o kadar acıyordu ki kesip atmak istemiştim. Yaptığım hiçbir büyü işe yaramıyor. İksir, krem ne varsa fayda etmiyordu. O pis cadı büyülemişti tüy kalemi. Koridorda ilerlerken Draco yolumu kesti. "Selamlar güzel bayan. Umbridge ne yaptı."   "Hiçbirşey."    "Yalan söyleme lütfen. Bilmek istiyorum."   "Yalan söylemiyorum." Oradan uzaklaşacakken kolumu tuttu. "AH!" Yanmış gibi hızla elini çekti. "Merlin! Chasity iyi misin?" Cübbemin kolunu sıyırdı. Dudaklarından bir "Siktir." duydum. "Hemen Snape'e gidiyoruz. Salazar aşkına! Çok kötü gözüküyor."

Snape kolumu görür görmez beni Dumbledore'un odasına götürmüştü. "Ah iyiki burdasınız Sayın Bakan. Okulumuza gönderdiğiniz öğretmenin öğrencime yaptığına bir göz atmaya ne dersiniz?!" Snape kolumu açtığında dudaklarımı dişledim. Ah kahretsin çok acıyordu ama belli etmeyecektim, edemezdim. Bakanın kaşları havaya kalkarken bana ne olduğunu sordu. Bende Trelawney'i kovmasından başlayarak anlattım. Bakan şaşırdı. "Ne yani?! Safkan değil miymiş?!" Sinirle kaşlarım çatıldı. "Ne yani? Bir safkan olup olmadığına göre mi yargılıyorsunuz?! Emin olun safkan olup bir muggle doğumlunun tırnağı edemeyecek insanlar tanıdım. Kan durumuna göre yargılamanız bittiyse ben gidiyorum. Profesör Dumbledore sizde Plendata iksiri var mı? Zor bulunan bir iksir ve yaralarım bir türlü kapanmıyor."   "Ah evet Bayan Potter. Buyrun."   "Sağolun. İyi günler Profesör Snape. Voldemort'un döndüğünü kabul ettiğinizde yeniden konuşalım Bakan Fudge." Odadan hızla çıktım. O pembe kubağa umarım gününü görürdü.

Harry kolumu gördükten sonra asasını çekip Suratsız Karı'nın odasına gitmeye kalkmıştı. Zor durdurduk valla. Kurbağa'nın rütbesi düşmüştü. Ritacık da melez olduğu, kofti kardeşi olduğu ve bakanlığa safkan olduğu konusunda yalan söylediğinin -tabiki ben söylemedim. Ne alaka yani¿- haberini yapmıştı. Dolayısıyla saygınlığı azalmış, bakanlar kurulundan atılmıştı. Eğer minnacık tanıdıysam Dumbledore'u, bu durumdan yararlanıp kovacak derdim ama o, Pembe Yelloz'un dibe çöktüğü anı bekliyor gibi gözüküyor.

Noel için evlere dağılmıştık. Draco'ya noel akşamı bize gelmeyi teklif etmiştim o da olur demişti. Nora ve Athy zaten bizdeydi. Reggy ve nagini imsan olduklarından beri bizde kalıyorlardı. Ev çok sinir bozucu olmaya başlamıştı. Hep bir bakışma bir bişey buneyA. "YETER BE! İÇİM SIKILDI! NAGİNİ REG SENİ SEVİYOR, REG NAGİNİ DE SENİ. REMMY VE SİRİUS BİRBİRLERİNE AŞIK. EVLENİN SİZ. BAŞ NEDİME BEN OLACAĞIM. Oh be!" Bıkmıştım. Nagini ve reggy kıpkırmızı olurken Sirius sırıtarak Remus'a bakıyor, bir cevap vermesini bekliyırdu. "Ben bir teklif almadım." nE AŞDOWŞSKELAŞDKEL AZ ÖNCE RJ LUPİN BEN BİR TEKLİF ALMADIM DİYEREK SİRİUS ORİON BLACK'E İMADA MI BULUNDU?! "Ah Remus. Seni severdik. Umalım da abartmasın." Kısık sesle konuştuklarını Sirius ve Remus hariç herkes duymuştu. "Bir dakika haksızlık var!!! Bizim tüüüüümm haylazlık planlarımızı sen yapıyordun! Benim sana belli etmeden büyük birşey yapmamı nasıl beklersin?!" Remus kaşlarını kaldırarak Sirius'a baktı. "Bana Sirius Ben Hiçbirşeyden Kaçmam Orion Black'in bundan kaçtığını söyleme!" Sirius Remus'a yaklaşıp fısıldadı. "Kaçmıyorum..." Bu romantik an benim sesimle bozuldu. "PİS ATHY! BANA DA PATLAMIŞ MISIR VER! AMAN TANRIM EN GÜZEL YERİNDE!" Ne var? Patlamış mısırla izleyemiyorsan sinemaya gitmenin ne anlamı var? Ben çözümü sahneyi bozmakta buldum mesela...

Bu aralar youtube'dan çok Marauders Vines izliom. Çok güzeller skdjdksmfjs. İzleyin. 108 OYLAMA OLDU AAĞAĞAĞAĞAA.

Seviliyorsunuz xoxox.

Votelayın bare.

İkizim | Chasity Lily PotterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin