İmkansızım Bölüm 11

236 16 1
                                    


Y/N: Yapacaklarım derken?

Tae: Y/N bugün benim son gecem. Bir daha görüşme ihtimalimiz var mı bilmiyorum bile. O yüzden kırgın ayrılmak istemiyorum buradan. Birini üzerek gitmek istemiyorum.

Y/N: Vicdanını rahatlatmaya mı geldin yani?

Tae: Yaptığın yanlıştı Y/N. Yine de buraya kadar senin için geldim. Başkasını sevdiğimi bile bile öptün. Utanmadın mı?

Y/N: Seni seviyorum olmam utanılacak bir şey mi?

Tae: Sevmen hakkında bir şey dediğimi hatırlamıyorum. Yaptığından bahsediyorum.

Y/N: Yine olsa yine yapardım. Pişman değilim.

Tae: Y/N! Sevdiğim biri var diyorum. Bu kişinin o durumu görme ihtimalini düşünsene bir.

Y/N: Görme ihtimali olmazsa sorun yok yani?

Tae: Y/N soruya soruyla karşılık verme. Ve tabi ki hayır. Seni asla görmese... Bilmese bile... Seni asla öpmeyeceğim. Hatta ne var biliyor musun? Dünya da tek ikimiz kalsak bile seni sevmeyeceğim.

Dediğin de arkadan abimin sesini duydum.

Berk: Ağır konuşuyorsun genç adam. Benim evimin önünde benim kardeşime böyle şeyler söyleyemezsin.

Y/N: Abi... Sen... Senin ne işin var burada?

Berk: Kendi evimdeyim. Nerede olmalıydım küçük hanım?

Y/N: Abi sen içeri gir ben de birazdan geleceğim.

Berk: Hayır sen içeri giriyorsun ve direk odana gidiyorsun.

Y/N: Abi lütfen!

Berk: Sana içeri gir dedim Y/N!

Çok sinirli olduğu sesinden belliydi. Kolay kolay sinirlenen biri değildi. Odana git demesine rağmen kapıdan onları dinliyordum.

Y/N: Kardeşim ne yaptıysa yaptı. Belki bir hata ya da her neyse... Ama onunla böyle konuşmana izin vermem!

Tae: Bakın... Buraya kavga etmeye gelmedim. Onunla iyi bir şekilde vedalaşmak istedim. Ama Y/N işi yokuşa sürdü.

Berk: Bak güzel kardeşim. Kötü biri değilsin... Ama bu kızın senin yüzünden kaç kez ağladığına ben şahit oldum. O bilmediğimi sansa da... Ya şimdi adam akıllı özür dilersin... Ya da basar gidersin.

Tae: Senin kardeşin sevdiğim biri olduğunu bile bile beni öptü! Bunun yanlış olduğunun kimse farkında değil mi?!

Demesiyle abim Tae'nin yakasına yapışmıştı.

Berk: Yanlış olursa olsun! Ona böyle davranmanı gerektirmez!

Tae: Özür dilerim.

Berk: Onunla yarın gitmeden iyi bir şekilde vedalaşmak istiyorsan gelirsin. Burada gözümün önünde. Şimdi odadan çıkmasına izin verip tekrar ağlamasını istemiyorum. Sakinleşince konuşun.

Ben abimleri dinlerken Meriç arkadan ayaklarını sürte sürte yanıma gelmişti. Uykulu olduğu her halinden belliydi.

Meriç: Abim görürse daha da kızacak gel odana çıkalım.

Y/N: Meriç... Sanırım ben mutlu olmayı hak etmiyorum.

Meriç tek gözü açık bir şekilde süzüyordu beni.

Meriç: Sana çilekli süt almıştım. En iyisi ben içeyim.

Çilekli sütü duymamla koluna yapışmam bir olmuştu.

Y/N: Ben içeceğim.

Sözlerime karşılık Meriç sinsice gülümsüyordu.

Meriç: O zaman ilk alanındır!

İkimiz de koşarak birbirimizi itip durarak mutfağa ilerledik. Buz dolabının kapısını açarken büyük bir savaş verdik.

Y/N: Yaa! Bana aldığını söyledin!

Meriç: Mutlu olmayı hak etmediğini söyledin! O zaman ben mutlu olurum!

Y/N: O çilekli süt için geçerli değildi.

Meriç: Ba na ne!

Sözlerinin üzerine anında çilekli sütü kapıp içmeye başlamıştı.

Y/N: Meriiiiiç!

Arkasından bağırıp bir yandan gülerek kovalıyordum. O sırada arkamda abimin sesini işitmem ile duraksadım.

Berk: Y/N odana.

Y/N: Abi ama...

Berk: Sana bir kez odana demiştim zaten! Artık beni dinlememeye mi başladın?

Gözlerim dolmuştu... Ağlamak üzere olduğumu hissediyordum.

Y/N: Bana ilk defa böyle davranıyorsun!

Koşar adımlarla odama yönelmiştim. Meriç'in abime dediklerini duyabiliyordum.

Meriç: Abi sen onu şuan daha çok kırdın.

Berk: Off biliyorum. Neyse sen git bir bak. Bir de Mina uyanmasın. Ona da açıklama yapmayalım.

Meriç: Tamam.

Odamın kapısı çaldığında deli gibi ağlıyordum. Kapı ben cevap vermeden açılmıştı. 

Meriç: Bak sana ne getirdim.

Elinde bir sürü çilekli süt kutusu vardı.

Y/N: İstemiyorum.

Meriç: Yalancı. Kedi gibi bakıyorsun şuan.

Dedikten sonra yanımda oturdu. Bir kutuya pipeti sokup bana uzattı. Bir tane de kendi aldı.

Meriç: Allahım müthiş!!

İçerken bir yandan bende kafamı sallıyordum.

Meriç: Bugün seninle uyuyacağım. Koca yatak. İkizimi özledim.

Y/N: Saçmalama Meriç. Ben iyiyim sen git.

Meriç: Sana şarkı söyleyeceğim.

Y/N: Yatsana artık. Uykum geldi benim....

Ben uyuyana kadar bana şarkı söylemişti. Küçükken ne zaman moralim bozulsa yanımda durur bana şarkı söylerdi.

Sabah olduğunda Meriç öküz gibi uyuyordu. Gerilerek yataktan kalktım. Sıcak bir duş alıp üzerimi giyindikten sonra çıktım.

Y/N: Öküz Meriç! Kalk!

Meriç!i uyandırmaya çalışırken sabahın köründe kapı çalmıştı. Kapıyı açmaya gittiğim de güneş yeni yeni içeri giriyordu. Kapıyı açmamla karşımda Tae'yi görmüştüm.

Y/N: Tae...

Tae birden bana sarılınca şaşırmıştım...

Tae: Özür dilerim Y/N. Dün seni kırmak istemedim. Özür dilemek için geldim ama daha çok kırdım.

Y/N: Ö..önemli değil...

Tae: Sen bana hep yardımcı oldun. Gitsem bile arkadaş kalsak... Olmaz mı?


İmkansızımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin