*spektaküler:Gösterişli, seyirlik
*Eda:Tavır, davranış.Hülya teyzeye kahvaltıyı dışarda yapacağımızı söyleyip boğaz manzaralı güzel bi mekana gelmiştik. Ilık rüzgar tenimizi okşarken, Marmara denizi güneş ışıklarıyla birleşip spektaküler bir edayla bize gülümsüyordu.
İstanbul... Çok güzeldi.
Babama İstanbulda yaşamanın nasıl bir şey olduğunu sorduğumda; İstanbulun Paris kadar romantik, Houston kadar da tehlikeli olduğunu söylemişti...
Doğru muydu? Ya da bunun cevabını ben henüz verebilir miydim?
Galiba bilmiyordum...
Ben tehlikeyi Gülşen halamın evinde, romantizmi ise Kaya'nın gözlerinde yaşamıştım.Benim için İstanbul, Gülşen halamın evinden ve Ziya amcanın konağından ibaretti... Uzaktı bana, henüz onunla anılarımız yoktu ve sabırla fark edilmeyi bekliyordu.
Kaya yumuşak bir ses tonuyla "Sevdin mi? " dediğinde güneşin altında parıldayan esmer tenine hayranlıkla baktım.
Tenini parlatan güneş, ela gözlerini de bal köpüğüne çevirene kadar sarartmıştı. Kaslı vücudu beyaz tişörtünü parçalayacak gibi görünüyor, gözlerimi nereye odaklayacağımı şaşırtıyordu.
Fazla yakışıklıydı.Vücudunu süzerek onu göğsünden öptüğümü hayal ettim.
Ne yani, şimdi bu yakışıklı benim kocam mı olacaktı?
Farkında olmadan dudaklarımı kıvırdığımda, hayal ettiğim şeyden dolayı utanarak dudaklarımı eski haline getirdim.
Çok aptaldım!
"Sevdin demi? Hatta Amerika aklına bile gelmez burada."
"İstanbulu biliyorum" dedim sesimi yumuşatarak. Dudaklarını birbirine bastırıp yavaşça kafasını sağa sola salladı.
"Bilmiyorsun. İstanbulu görmek demek bilmek demek değil. "
Haklıydı, rüzgardan önüme düşen saçlarımı geriye atıp bozuntuya vermeden karşılık verdim.
"Sadece görmek bile büyüleyici olduğuna karar vermeye yetiyor ."
"Öyle " diyerek bitirmem için kahvaltı tabağımı işaret etti.
"Doydum" dedim kaşlarımı yukarı kaldırarak. Bir sürü şey yemiştim ve daha fazla devam edemiyordum.
Şuna emindim; Kesinlikle Türkiye'nin en güzel özelliklerinden biri de kahvaltı kültürüydü. Kahvaltı menümüz zengindi... Amerika'nın kahvaltı kültürü farklıydı. Aslında tek bi kahvaltı kültürü yoktu,Amerika büyüktü ve eyaletler arasında yeme içme alışkanlıkları farklılık gösteriyordu. Benim yaşadığım eyalette ;Houston yani teksas'da sabahları et tüketiyorlardı ve bu şekilde güne başlamak bana göre oldukça sağlıksızdı...
Kaya "Ye fıstığım" dediğinde gülümseyerek dudaklarımı araladım.
"Yiyemiyorum çok doydum gerçekten."
Cevabıma karşılık memnuniyetsiz bir bakış atıp dudaklarını araladı.
"Mankenlik yapacağını düşünüp de yemiyorsan bozuşuruz"
"Mankenlik mi?" dedim tek kaşımı kaldırarak. Durduk yere neden böyle bir şey söylemişti ki? Başını aşağı yukarı sallayıp devam etti.
"Amerikada modellik falan yapmışsın ya o yüzden söyledim. ."
"Evet yapmıştım ama artık zamanım olmayacak galiba " diye mırıldandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fenomen Kocam (Düzenleniyor)
Novela Juvenilİlk bölümde tanıtım videosu mevcuttur. ERGEN KİTABI DEĞİL. (sürükleyici) Asya, gardiyanına sevimli gözükmeye çalışan Bir mahkum gibi Kayaya yaklaşırken; Kaya, endişelerinin prangalar ile bedenini ele geçirdiğini düşünen lakin Asyayı tanıdıkça ru...