Wake up 😴

1.5K 159 91
                                    

Sabah gözlerimi açtığımda Magnus'u beni izlerken bulmuştum. Dirseğini yatağa yaslamış, elini da başına koymuş halde beni izliyordu.

"Günaydın." Dedim onun bu tatlı haline bakarak. Yüzüne büyükçe bir gülümseme yayılmıştı.

"Günaydın prensim." Deyip bir elini yüzüme attı ve yavaşça yüzümü okşadı. "Ben... biraz erken uyanmışım."

"Güzel olmuş." Deyip uzandım ve onun dudaklarına bir öpücük bıraktım. "Sen hep benim yanımda uyu, sabahları da benden önce kalkıp beni izle bence. Hoşuma gitti."

"Sizinle uyanmayı sevdim. Bana bunu alıştırmayın, her zaman isterim yoksa."

"Alışsan iyi olur bence." Deyip bu sefer elimi ben onun yüzüne çıkardım. "Bu kadar güzel olmak zorunda mısın?"

Gülümseyip elimin üstüne elini koydu ve yavaşça elime bir öpücük bıraktı. Masumluğu içimde tuhaf bir hissi uyandırırken yerimde hareketlenip onun üstüne uzandım. Dün yarım kalan bir yakınlaşmamız vardı sonuçta.

Onun üstüne uzandığım anda yüzü kızarmaya başlamıştı. Elimi onun çenesine indirip çenesini parmağım ile okşadım. Dudaklarına birkaç öpücük bırakırken dudaklarından minik mırıltılar yükseliyordu.

Geriye çekilip onun yüzünü inceledim bir süre.

"Seni öpmek çok güzel hissettiriyor." Dedim onu birkaç kez daha öperek. Dudaklarımız garip bir uyumla hareket ediyordu. Sanki bir şekilde dudakları benim için yaratılmış gibiydi. Öyle yumuşak, öyle öpülesi dudakları vardı ki her an hırçınlaşmak istiyordum ona karşı.

Ama bunu yapmak için uygun zamanda değildik. Onu korktukmak, tekrar içine kapanmasına neden olmak istemiyordum.

Bu yüzden sakin kalmaya devam ettim. Her ne kadar sakin kalsam da onu öpmeye devam ettiğim ölçüde üstüne daha çok yerleşiyor, her saniye biraz daha fazla ona yaklaşıyordum.

Kısa zaman sonra bacakları arasına yerleşip iç çekerek yüzümü ondan uzaklaştırdım. Gözleri hala kapalıydı ve bana bakamıyordu. Utanması o kadar şekerdi ki dayanamayıp burnuna da bir öpücük bırakmıştım.

"Sorun ne Magnus?" Dedim olayın farkında olmama rağmen.

"Bir sorun yok." Deyip çekinerek gözlerini açtı ve olduğumuz pozisyona göz ucuyla baktı. "Yalnızca... daha önce kimse ile bu kadar yakın olmadım ve tuhaf hissediyorum."

"Daha tuhaf hissedeceğin günler de gelecek merak etme." Deyip ona yaklaştım ve boynuna eğildim. Ama daha henüz dudaklarım boynunda değmemişken boynunu saklayıp gülmeye başladı.

"Ben... huylanıyorum."

Yüzümü geriye çekip yüzüne baktım bir süre ama ciddiydi.

"Huylanmazsın merak etme." Deyip üstüne eğildim tekrar. Dudaklarım tenine değdiği anda gülmeye başlamıştı.

"Cidden... çok çabuk huylanıyorum ben."

Bilerek yapmadığını bilmeme rağmen sıkıntı ile bir nefes vermiştim.

"İşimi bu kadar zorlaştırmasan keşke."

Kendimi biraz öfkeyle yana atıp yatakta sırt üstü uzanmaya başlamıştım. Gözüm Magnus'a kaydığında yüzünün düştüğünü fark ettim.

"Ben gitsem iyi olacak."

Ayaklanmaya çalıştığı zaman onu tutup tekrar yatağa çekmiştim.

"Git diye söylemedim. Bana alınmayı acilen bırakman lazım."

"Çok kolay adapte olan birisi değilim ve bu konuda kendimi suçluyorum. Sanırım siz de bu konuda beni suçluyorsunuz."

Sesindeki kırgınlık canımı sıkarken elimi yüzüne çıkarıp büyük bir şefkatle yüzünü sevmiştim.

"Seni suçlamıyorum, lütfen beni yanlış anlama. Yalnızca, istediği şeyleri dakikalar içinde elde etmiş bir adam var karşında. Pek sabırlı olduğum söylenemez. Sana karşı haksız tavrımı mazur gör olur mu? Sen istemediğin sürece hiçbir şey olmayacak. Karşında istediğini elde etmek için her yolu deneyen birisi var, kanıp kanmamak sana kalmış."

"İçimden geldiği gibi davranmaya çalışıyorum."

"Farkındayım ama bu benim alışık olmadığım bir durum. Genelde sahte insanlara, sahte yakınlıklara ve sahte samimiyetlere maruz kaldığım için bazı şeylerin gerçekliği beni düşündürüyor. Senin samimiyetin benim için çok önemli, bu yüzden şu an bu yataktasın zaten. Benim için önemli ve değerli bir yerin olacak Magnus. İleride ne olursa olsun... bizi ne beklerse beklesin sen benim hayatımda değerli bir yere sahip olacaksın ve seni hiçbir zaman unutmayacağım. Bunu aklından çıkarma olur mu?"

Bir şey demeden bana bakıp başını olumlu anlamda sallamıştı. Sonrasında uzanıp onun yanağına bir öpücük bıraktım.

"Sadece... bizim herhangi bir sonumuz olmayacak. Ama benim için çok güzel bir anı olarak kalmanı istiyorum ve öyle kalacağına da eminim. Ben de senin hayatında o şekilde güzel bir anı olarak kalmayı istiyorum."

"Öyle olacağına eminim." Deyip bana yaklaştı ve başını omuzuma yerleştirip bana sarıldı. "Ama korkuyorum, ya ileride sizden kopmak istemezsem..."

Bu konu beni de korkutuyordu. Magnus bana gereğinden fazla bağlanırsa ne yapacağımı düşünmüştüm birkaç kez ama işin içinden çıkamamıştım. Bu kadar saf olması da onun kalbini kırmamda büyük bir engel teşkil ediyordu.

"Bağlanmanı tavsiye etmem." Dedim saçını yavaşça okşayarak. "Bedenen bana bağlan ama ruhen bunu yaparsan ileride seni iyi şeyler bekliyor olmaz."

Başını bildiğini belirten şekilde sallayıp sesli bir biçimde yutkundu.

"Beni istemezsiniz. Bu konuda size kızamam."

"Olay isteyip istememe meselesi değil, neyi daha çok isteyeceğim meselesi Magnus. Ben her zaman bir prenses ile evlenip çocuklarım ile krallığa hükmetme hayalleri kurdum ve hala daha en çok istediğim şey bu. Sense benim için... bu adımları çıkarken yanımda olacak bir destekçim olarak kalacaksın ve bu benim için son derece değerli olacak."

Magnus bu sözlerimin ardından tek kelime bile etmemişti. Ne kadar kırıldığını tahmin emek zordu ama ben bunları başında da ona söylemiştim ve her şeyin farkındaydı.

"Eğer... benle olmak isterseniz... yani öyle bir ihtimal yok biliyorum ama öyle bir ihtimal olsa... ne yapardınız?"

Sorusunun ardından başını kaldırıp gözlerimin içine bakmıştı. Ona içten bir gülümseme gönderip dudaklarına minik bir öpücük bıraktım.

"Eğer böyle bir şeyi istersem karşımda kimse duramaz buna emin olabilirsin."

...

Should See Me in the CrownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin