8 / AŞK MI? SAVAŞ MI?

128 17 13
                                    

    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

    

                                             Medya; Alice ve Johnny  ( benim hayalim dekiler tabi)


    Jo bu kadar aptal mıydı? Gerçekten alfama bunun için meydan okuyacak mıydı? Herkes onun ağzından çıkacak sözleri beklerken, onun bakışlarının Alice'e kaydığını gördüm.

    Genç adam, hayatı boyunca kendini hiç bu kadar çaresiz hissetmemişti. Alice'in '' Yapma!'' diye yalvaran gözlerinin farkındaydı. Tanrılar şahit yapmayı hiç istemiyordu. Bir anlık kararsızlık hatta daha çok umutla, dönüp babasına baktı.

    Babası '' Hala ne bekliyorsun seni kahrolası piç kurusu!'' diyordu bakışlarıyla. Kulaklarıyla duymuş kadar emindi bundan. Alice'e dönen bakışlarında af dileği vardı. Ne zaman babasına karşı gelebilmişti ki şimdi gelsin?

    Ardından yönünü karşısındaki baş alfaya çevirmiş, artık ne olacaksa olsun tavrı ve bıkkın sesiyle kendisinden bekleneni yapmıştı;

    '' Sana meydan okuyorum Black! Sürü liderliği için dövüş benimle''

    Diyerek son vermişti sözlerine. Aralarında hiçbir zaman konuşulmuş bir şey olmamasına rağmen, yan gözle baktığı Alice'in, uzun kirpikli, kocaman ela gözlerinden akan bir damla yaş, acımasızlığıyla tanınan genç alfaya, unutmaya çalıştığı kalbinin varlığını, acıyla kasılarak hatırlatmıştı.

    İlk defa isyan etmek istemiş, ilk defa ''Canın cehenneme baba! Artık beni de hayatımı da rahat bırak!'' diye bağıracak noktaya gelmişti. Tüm bunları boş verip, daha az önce söylediği sözleri geri alabilmeyi o kadar isterdi ki...

    Karşısında ki Alfa, bu teklife balıklama atlamamış olsaydı tabi. Bu Black için mükemmel bir fırsattı. Evlilikle olmasındansa, gücüyle liderliği ele geçirmek, tabi ki genç adamın karakterine çok daha fazla uyardı. Üstelik bu kadar zayıf ve kolay bir rakip, canına minnetti. Adamın gücünü küçümsediğinden değil de, isteksizliğini gördüğündendi, kolay yeneceğini biliyor olması.

    Bilirdi ki, inançla yapılmayan hiçbir işin sonu gelmezdi. Bu babasının ona ilk öğrettiği şeylerden biriydi. Ve şu an farkındaydı olduğu şey, liderlik için rakibinin zerre kadar inancının da, isteğinin de olmamasıydı. Bunu babasının zoruyla yaptığı o kadar barizdi ki, bir an için acıdı genç alfaya. Boşu boşuna ölecekti. Gerçi sonucu he ne olursa olsun, babasına karşı çıkabilir, kendi fikirlerini öne sürebilirdi. Hayat her insana en az iki seçenek sunardı her zaman. O seçeneklere verilecek cevap, ondan sonraki dönemece kadar, tüm hayatınızı değiştirirdi. Kendi hayatını kontrol edemeyen bir adam, koskoca sürüyü nasıl idare edecekti. Bunu göremeyecek kadar kör müydü buradaki herkes?

    Violet '' Hayır!'' diye bağırdı içinden. Kendi alfasından yana zerre kadar çekincesi yoktu. Bugüne kadar ne yaşamış olurlarsa olsunlar, az önce gözleri önünde acı çeken, iki aşık için yanmıştı canı. Bunu bugüne kadar nasıl fark edememişti ki? Johnny ve Alice... Bu inanılmaz bir şeydi.

VİOLET (DÖNÜŞÜM)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin