39 - Peş Peşe Trajediler

3.1K 237 39
                                    

39 - Peş Peşe Trajediler

Uykumun en tatlı yerinde telefonum çalmaya başladı. Gözlerimi açıp Tolga'nın gri gözleriyle karşı karşıya geldiğimde "Bu saatte kim olabilir?" diye sordu.

"Bilmiyorum." dedim ama ürkmüştüm. Saat ondan sonraki telefonlar genelde hayra alamet olmazdı.

Komodine uzanıp telefonumu aldım. Sude arıyordu. İyice korkmaya başlayarak "Alo?" dedim.

"Mehir!" Sesi panikli gelmesine rağmen dalgalıydı. Arkada bir sürü şey oluyordu ve Sude'nin sesi bana zor ulaşıyordu.

"Ne oldu?"

"Cesur..." dediğinde göğsüm sıkıştı. Yerimde doğrulup "Ne oldu ona?" diye sordum korkarak. Sesim de yükselmişti. Tolga bana merakla baktı.

"Bi- bilmiyoruz. Kayboldu. Ortalıkta yok."

"Nasıl yok?" dedim. "Bir yerlerde takılıyordur, gelir." Ama saat şu an dörttü. Bu saate kadar nerede olabilirdi ki?

"Her yere baktık. Okula, serbest bölgeye, deniz kenarına, bahçeye ama hiçbir yerde yok. Okula söyledik mecburen, şu an herkes onu arıyor Mehir." Sesi ağlamaklı geliyordu.

"Tamam, sakin ol. Eminim bulurlar. Kötü bir şey olduğunu sanmıyorum." Sakin ve pozitif kalmaya çalışıyordum. Hemen kötü düşünmeye başlarsam bu benim yararıma olmazdı.

"Hayır, anlamıyorsun. Yatağında bir not var."

Elimi kalbimin üstüne koydum refleks olarak. "Ne notu? İntihar mı etmiş?" Kalbim küt küt vururken Tolga "Ne oluyor?" diye sordu dayanamayıp.

"Üstünde şey yazıyor Varis gelip değerlisini bulsun. Eğer zamanında bulamazsa kendisiyle vedalaşacağız."

Durmuştu. Her şey, herkes durmuştu. Zaman, mekan, sesler, görüntü... Sadece kulaklarımdaki uğultu vardı. Sude'nin söylediği nottaki yazılar kendini tekrar ediyordu zihnimde.

Varis.

Bendim bu.

Benim yüzümden. Benim yüzümden Cesur ortalıktan kaybolmuştu. Belki kaçırılmıştı. Belki de çoktan ölmüştü. Benim yüzümden ölmüş müydü? Benim yüzümden, benim ölmem için sevdiğim ve değer verdiğim insanlardan biri yoktu.

"Demir." dedim kendime gelerek. "Demir nerede?"

"Güzelim, ne oluyor?" Tolga'ya baktım dolu gözlerle.

"Teyzenler geldi şimdi, yanında birileri daha var. Onlarla bir şey konuşuyor."

"Demir'i ver telefona. Çabuk!" Birkaç saniye bekledim. Karşı taraftan hışırtılar geldikten sonra "Mehir?" diyen Demir'in sesini duydum.

"Demir ne olur gerçek değil de bana. Ne olur şaka yapıyoruz de, Cesur geldi de, korkulacak bir şey yok de."

"Mehir, canım özür dilerim. Arıyoruz. Annemler ve teyzemler geldi şimdi. Belki onlar bir fikir üretebilir."

"Ne zaman oldu bu?"

"İlk başta bir yerlerdedir sandık ve umursamadık. Sonra Atlas notu bulmuş." Gözlerimi kapattım. "Allah kahretsin. Benim yüzümden."

"Senin yüzünden falan değil. Kendine gel."

"Saçmalama, tabii ki benim yüzümden! Bana ulaşmak için onu kullanıyorlar." dedikten sonra durdum. "Ben geliyorum şimdi yanınıza."

Yataktan kalkacağım sırada "Hayır saçmalama Mehir! Olduğun yerde kal. Bunların hepsi seni kendilerine çekmek için ve onlara istediklerini mi vereceksin?" dedi kızarak.

𝐒𝐎𝐘𝐋𝐔 𝐀𝐕𝐈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin