𒀱‬

1.4K 187 384
                                    

Genel temanın "aşk, gülümseme ve mucizeler" olduğunu bilerek okuyun lütfen.
Medyaya koyduğum şarkıyı dinlemeyi ve  oy vermeyi unutmayın.
Son olarak, yol boyunca sevişin :) 💜

-

Kapısını hınçla kapattığım araba önümden tozu dumana katarak hızla uzaklaşırken çığlık atmamak için olduğum yerde bir müddet tepinip durdum.

Ahmak erkek arkadaşlar insanları her zaman yarı yolda bırakırdı. Bazen kalp kırarak yaparlardı bunu, bazen şehirler arası yolculukta arabadan postalayarak.

Benim başımdaki ahmak ise ikisini bir yapıp, bana ağza alınmayacak şeyler söyleyip aynı şeyi ben ona yapınca "bir başka araç bulsan iyi edersin" diyerek beni arabadan indirmişti.

Evet evet, bunu cidden yapmıştı.

Bir arabanın geldiğini gördüğümde caddeye biraz yaklaşıp şoförün beni görmesi için elimi uzattım. Fakat durmadan ilerlemeye devam etmişti. Hem de hava kararmaya başlamışken. Adam hiç demiyordu da bu kız yolda kalmış, yardım eli uzatayım...

Eğer ömrümün geri kalan kısmında onunla karşılaşacak olursam, ki bunu günahım kadar istemiyordum, gördüğüm yerde kesip doğrayacaktım. Beni düşürdüğü şu durum yüzünden ekstradan kafasına tekme atmayı da aklıma not düştükten sonra ilerlemeye devam ettim.

İlk başlarda normal olan araba yolculuğumuz nasıl olduysa bir anda benim ailemin mezhebine gelmişti. Kavga çıkaracaktı ya illa ki, osuruklu göte arpa unu bahane. Neymiş biz katoliklerin dinle alakası neredeyse hiç yokmuş...

Ne alaka?

Belki de ben deisttim ki? Belki de benim direkt din ile alakam yoktu?

İkinci bir arabanın yaklaştığını gördüğümde tekrar caddenin ortasına yaklaşıp elimi havaya kaldırdım beni alması umuduyla ancak nafileydi. Kimse otoyol üzerinde bir başına, yolda kalmış, zavallı, çaresiz, umarsız bir kızı arabasına alıp ona iyilik yapmak ister gibi durmuyordu.

Şerefsizler.

Hepsi ahmak Woojin yüzündendi, adı batasıca... Her şeyin sorumlusu oydu. Ne olurdu şimdi anti katolik propaganda yapıp beni sinirlendirmese ve salak saçma sözleriyle kalbimi kırmasa? Ne güzel mutlu bir çift olarak kalacaktık şu an.

Üstelik ben de Incheon'a, ailemin yanına güvenle gidebilecektim.

Lanet olasıca Ahn Woojin! Yaktın 9 saatimi!

Bir araba sesi daha duyduğumda hiç düşünmeden kendimi caddenin ortasına atıp durmasını bekledim. Aramızdaki mesafe oldukça fazla olduğu için beni uzaktan fark edip yanıma yaklaşırken mecburen hızı azaltıp durmuştu şoför. Eh ne yapayım, kendimi caddenin ortasına atmadıkça kimse durmuyordu.

Sol koluma astığım çantamın kulpunu sağlam şekilde sıkıca tutup sürücü koltuğu penceresine ilerledim ve camı indirmesini rica ettim.

Şoför camı indirdiğinde "Merhaba." Dedim gülümseyerek. "Acaba Incheon tarafına mı gidiyordunuz?"

"Evet." Dedi beyefendi. "Sanırım yolda kaldınız, ha?"

"Eh, biraz öyle oldu." Dedim başımı sallayarak.

Adam gülümseyip sağa eğildi ve ön yolcu koltuğunun kilidini indirip "Buyrun lütfen." Dedi kapıyı göstererek.

Zaman kaybetmeden arabanın önünden dolanıp koltuğa geçtim ve kemerimi taktım. Aynı anda beyefendi de gaza basmıştı.

"Adınız neydi?" Diye sordu. "Sanırım yol boyu size "siz" diye hitap edemem."

"Chae Young, Park Chae Young. Fakat Rosé'yi tercih ederim. Arkadaşlarım öyle hitap ediyor. Sizin?"

The Mostbeautiful Moment ❦ RoséKook one shotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin