'' Karar senin Johnny. Aşkı mı seçeceksin, savaşı mı? Derken, gözlerinin içinde sorusunun cevabını aradığı alfanın, ağzından çıkacak kelimeleri bekliyordu...
'' Hadi dostum! Çok da zor bir seçim değil bu.'' Diyen baş alfaya bakan iki çift gözde de aynı acı vardı... Black aynı acıya ev sahipliği eden bakışlar karşısında duraksadı.
Söze ilk giren omegaydı;
'' Senin için öyle olabilir Alfa. Fakat ben tüm hayatımı, babasının ve sürüsünün lanetli diye damgaladığı çocuk olarak geçirdim. Bugün anlıyorum ki, Jo'nun da benden bir farkı yokmuş.'' Öyle değil mi? Dermiş gibi baktığı Johnny;
'' Asla yeterli olamamanın ne demek olduğunu bilir misin Alfa?'' cevabını omega yerine alfaya vermişti. Bunca yıl ona yaşattıklarının sebebinin, aslında ondan bir farkının olmamasının olduğu ortaya çıktığı için, Violet'ten belki biraz utanıyor olabilirdi çünkü.
Violet ise o sırada kendi dünyasına doğru çoktan bir yolculuğa çıkmıştı bile.
'' Bunca yıl bunu nasıl göremedim?'' kendime acımakla geçirdiğim yıllar boyunca, etrafına duvar ören bendim belki de. Başka türlü davransaydım, daha cesur olsaydım mesela, bazı şeyler değişir miydi? Babama karşı çıkamaz mıydım? Tüm o eziyetleri yaşamak zorunda mıydım?
Belki Jo ve Alice ile dost bile olabilirdik. Hatta belki babam bile saygı duyardı bana. Yok artık o kadarda değil! Bu mucizeden bile öte bir şey olurdu herhalde.
Bakışlarımı Black'e dikmiş, Jo'nun karar vermesini bekliyordum. Peki hala değiştirebileceğim şeyler var mıdır diye düşünüyordum o esnada. Dediğimiz gibi yaparsak, Black benimle evlenmek zorunda da kalmazdı aslında. Liderliği Black ve Jo'ya devredip, sürüyle kalabilirdim. Ya da mağarama çekilip, tek başıma yaşayabilirdim. Bir alfanın benimle evlenmek zorunda olduğunu bilmektense, bu çok daha iyi bir seçim olabilirdi benim için. Şunları bir atlatalım, ilk işim baş alfa ile bunu konuşmak olsun diye bir karar aldım içimden.
Karar verebilmiş olmanın hafifliğiyle, bakışlarımı kumral alfaya çevirip, yüzündeki andan ana değişimleri izlemeye başladım. İçinde babasıyla yaptığı savaşı izliyordum. Öyle barizdi ki bu. Fakat bir an sonra yüzü dondu. Bir karar mı almıştı acaba? Ben bunu düşünürken;
'' Hadi gidip yapalım şu işi!'' dedi aniden.
Black hala bizim hakkımızda duyduklarının şaşkınlığını korur gibiydi. Önce Jo'ya sonra bana baktı. Bakışlarında farklı bir şey vardı. Dikkatimi iyice toplamaya çalıştım ona bakarken, yine de anlayamadım. Sormazsam öğrenemezdim değil mi?
'' Umarım o bakışlarında gördüğüm şey acıma değildir Black!'' dedim biraz sert bir sesle. Sanki bir kedi yavrusu kendisine kafa tutuyormuş gibi, dudağının yalnızca sol kenarının kıvrıldığı, müstehzi bir gülümseme ile baktı bana.
'' Hayır omegam. İnan bana düşündüğüm şey o değildi'' dedi omegamın üstünü vurgulayarak. Sanki ona Black dememe kızmış gibiydi. ''konuşacak çok şeyimiz var Black'' diye söylendim kendi içimde, ona hiçbir şey belli etmeden.
'' Ben vazgeçmeden, yapsak mı artık şu işi?'' diye sordu Johnny aceleci bir tavırla. Tavrının içindeki korku ve sıkıntı ortadaydı da, sanki biraz da umut vardı. Umut insanın içine bir kez yerleştiğinde, daha cesur oluyordu insan. Ben de bunu Black'in gelişiyle öğrenmiştim. Benim içinde çok yeniydi yani.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİOLET (DÖNÜŞÜM)
ФэнтезиBu hikaye, fantastik bir kurgunun içinde harmanlanmış bir öz yolculuğun öyküsüdür. Aşk en büyük eğitmendir.. Bir kadın, bir omega, kendini kaybettiği bir aşkın içinde yeniden var olabilir... Bu bir diriliş öyküsüdür. Kendinden kendine...