3|Kız Günü

808 106 24
                                    

***

Bugün günlerden kız günü!

Sabah kalkar kalkmaz Se Na'ya hazırlanması için mesaj attım.Ve dolabıma doğru yöneldim. İçinden pembe,üstü çiçek desenli elbisemi giydim. Üzerine de toz
pembe ceketimi alıp ayakkabılarımı da seçince saçım için aynanın karşısına geçtim. Saçlarımı açık bıraktım. Hazır olunca Se Na'ya mesaj attım.

Bugün Se Na'yla dolaşacaktık ve bu çok eğlenceliydi. Ne zamandır birlikte vakit geçiremiyorduk.

Se Na bizim evin önüne gelince beraber yürümeye başladık.Öncelikle kahvaltı yapmak için bizim evin yakınlarındaki kafeye gittik.Bu kafeyi çok iyi biliyordum. Hep buraya gelirdik.

Sahibini çok iyi tanırdım. Jong-in Amca da beni çok iyi tanırdı. Bir nevi dost gibiydik onunla. Bizi görünce hemen yanımıza geldi.

''Ooo kimler buradaymış.Hoşgeldiniz kızlar neredeydiniz? Kaç gündür yoksunuz," dedi gülerek.

''Okullardan dolayı Jong-in amcacım. Sorma ne hallerdeyiz.'' diye söylendi Se Na.

''Ee nasılsın Jong-in amca?'' dedim gülümseyerek.

''İyiyim Suzy sen nasılsın?"

"Ben de iyiyim. Senin yemeklerini özledik," dediğimde eliyle boş masayı gösterdi ve " Hadi o zaman, şöyle geçin de masayı donatayım," dedi gülerek. 

Kahvaltımızı yaptıktan sonra Jong-in amcayla vedalaştık ve taksiye bindik. Alışveriş merkezine gitmeyi kararlaştırdık.

Bu arada hiç ailemden bahsetmedim. Babamın şirketi var ve annem de orada çalışıyor. Se Na'nın babası ve annesi de öyle. Ortak olmak istediler ama olmadı, nedenini bilmiyorum. Normalde çok yakın arkadaşlar. Babam bana söylemeyince ben de fazla kurcalamak istemedim doğrusu.

Alışveriş merkezine gelince şu mağaza bu mağaza deyip sürekli gezdik. Se Na ile bir olduk mu bizi kimse durduramazdı alışveriş konusunda. Ama pek fazla bir şey de almazdık. Bizim amacımız gezmekti.

En sonunda yorulduk ve parka gidip bir banka oturduk. Ne güzel mutluyken Se Na yine o konuyu açtı.

''Myungsoo'dan nefret ediyor musun?''

''Se Na bu konuyu konuşmak istemiyorum demiştim. Tam sayılmaz ama evet " dedim umursamaz olmaya çalışarak.

''Tamam daha fazla kurcalamak istemiyorum o yüzden bu konuyu kapatalım.'' dedi.

Bende sadece başımı sallamakla yetindim. Gerçekten nefret ediyor muydum? Evet, nefret ediyorum diyorum ama bu doğru mu emin değildim açıkçası. Bu konuyu daha fazla düşünmemek için Se Na'yla konuşmaya başladım.

Bu arada sınıfımıza yeni bir çocuk gelmişti. Adı Kai'ydi. Se Na ile sürekli tartışıyorlardı. Sanırım Se Na ondan hoşlanıyordu.

''Se Na hani sınıfımıza bir çocuk geldi ya, adı Kai. Sen ondan... hoşlanıyor musun?'' dediğimde fal taşı gibi açılmış gözleriyle bana baktı.

''Saçmalama Suzy ne diyorsun sen!? Nefret ediyorum o çocuktan! Kendini beğenmişin teki o!'' dedi.

Se Na'yı ilk defa bu kadar sinirli görüyordum. Sanırım yanılmıştım. Gerçekten nefret ediyormuş gibi bağırmıştı. Ama olsun büyük aşklar nefretle başlardı

Bu sözü fısıldıyarak söylediğimde Se Na duymuş olacak ki saçmalama Suzy diyerek söylendi.

''Sinirlenirmiş de benim Se Na'm,'' diyerek yanaklarını sıktım ve gülmeye başladık.

Biz kahkalarla gülerken telefonum çaldı. Arayan annemdi. Hemen açtım.

''Alo, nasılsın anne?''

''İyiyim canım kızım. Sen nasılsın?''

''Bende iyiyim annecim.Se Na ile oturuyoruz.'' dedim.

''Canım akşam dışarıda yemek yiyeceğiz. Babanın ortağı ile. Çok eski yakın arkadaşlarmış. İkisinin de şirketi olunca ortak olmaya karar verdiler. Bunu kutlayacağız. Çok güzel bir haber değil mi?''

Güzel bir haberdi fakat biraz da üzülmüştüm. Babamın Se Na'nın babası ile ortak olmasını isterdim.Annem benden cevap bekliyordu.Ben de hemen cevap verdim.

''Çok güzel bir haber annecim. Çok sevindim, " dedim yapmacık bir sevinme ile. Yani biraz sevindim biraz üzüldüm diyelim. Annem anlamış olacak ki konuşmaya başladı.

''Biliyorum canım Se Na'nın babası ile ortak olmayı istiyordun, bizde istiyorduk. Fakat olmadı üzülme lütfen, '' dedi.

''Tamam annecim. Birazdan gelirim, " dedim ve kapattım.

Durumu Se Na'ya anlattım. Onun da üzüldüğü belliydi ama daha çok gitmeme. Vedalaşıp yanından ayrıldım ve taksiye bindim.

Eve geldiğimde saat 7'ydi ve benim hazırlanmak için 1 saatim vardı. Hemen üzerimdekileri çıkardım ve siyah,  üstü beyaz yakalı gibi görünen mini elbisemi giydim.Fazla abartmak istemediğim için böyle giyinmiştim. Genellikle böyle yemeklerde fazla abartmazdım.

Saçımı da yapınca aşağıya, annemgilin yanına, indim.

Babam ıslık çaldı ve konuşmaya başladı.

''Çok güzel olmuşsun kızım. Kimin kızı?'' dedi ve güldü. Bende gülümsedim.

***

Restoranta gelince arabadan indik ve içeriye girdik.

Daha kimse gelmemişti. Beklemeye başladık.

''İşte geldiler!'' deyince başımı arka tarafa ,kapıya, çevirdim.

MYUNGSOO MU O?! Evet, evet resmen buraya geliyorlar! Babamın ortağı Myungsoo'nun babası olamazdı değil mi?!

Inanamıyorum! Ben ondan kaçmaya çalışırken yine karşılaşmıştık!

''SUZY?''

''MYUNGSOO?''

İkimizde aynı anda konuşmuştuk ve annem ve babam bana şaşkın şaşkın bakıyorlardı.

''Siz birbirinizi tanıyor musunuz?''

***

EVET! BÖLÜM BİTTİ! :) BOL BOL OY VERİN VE YORUM YAZIN :) <3

Aşk Mı? Nefret Mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin