Burak
Hande yanımdan ayrılalı yarım saat olmuştu. Kendimi çok tuhaf hissediyordum. Sanki yeni tanışmış duygularla yapa yalnız kalmış gibiyim. Hande'nin birden bire bana sarılması, beni tamamıyla başka bir âlemlere götürdü. Ve bu his çok garip, tarif edilemez bir histi.
Şimdi yine kendimde pişmanlık hissediyordum neden mi?
Hande hep kötü zamanlarımda yanımda oldu ve ben yine onu kırdım. Aslında bu kadar düşüncesiz davranmazdım ben, Ama konu Hande olunca bazen düşüncesiz olabiliyordum.
Kendimi kontrol etmem gerektiğini bugün daha iyi anladım. Artık bu hissettiğim tuhaf duygu her neyse ilk önce bu duyguları terk etmem gerekiyordu.Beni zayıf düşüren ve zaafım olacak her şeyden kendimi muhafaza etmem benim altın kurallarımdan biriydi. Bu kural benim tekrardan yıkılmamam için verilmiş bir kuraldı. Ve buna uymak zorundaydım. Yani sadece kendimi buna zorunlu kılmıştım.
Düşüncelerimden ayrılıp yanımda uyuya kalan babaanneme takıldı gözüm. Hastane köşelerinde mahvoldu. Zaten yaşlı birde burada böyle kendini yıpratması canımı çok sıkıyordu. Bir an önce babaannemi eve göndersem iyi olacak.
Babaannem uyanana kadar doktorun yanına gidip konuşsam iyi olacak. Bugün dedemin hastanedeki ikinci günüydü. Üç güne kadar düzelmezse daha ciddi sorunlar olabileceğini söyledi doktor. Ne kadar belli ettirmesem de içimde bir korku vardı. Dedem yoğun bakımda, babaannem hastane köşelerinde ne yapacağımı şaşırmış vaziyetteydim. Umarım dedeme bir şey olmadan sağ salim bu hastaneden çıkarız.
Doktorun odasına giderken yanımdan sedyeyle bir kadın götürüyorlardı. Sanırım durumu ciddiydi. Yüzü görünmeyecek kadar kandı. Içimden Allah şifa versin diyip bir hışımla doktorun kapısının önüne gelmiştim ve kapıyı ilk çalışımda 'gir' komutunu almıştım.
İçeri girdim. Doktor eliyle sandalyeyi işaret ettiğinde oturmak için harekete geçtim ve konuşmaya başladım."Dedemin durumu nedir?"
Doktor ayağa kalkıp pencereyi açtı ve sonrada aynı yerine geçti."Dedenizin durumu git gide iyiye gidiyor. Dünki durumundan sonra bu Kadar çabuk toparlanacağını ummuyordum açıkçası. Fakat dedeniz güçlü çıktı. Dengeli ve düzenli Beslenmesi bu kadar çabuk toparlanmanın en büyük yararlarından biri zaten"
Doktorun söylediklerinden sonra büyük bir nefesi dışarı saldım. Rabbime ettiğim dualar boşa çıkmadı. Allah bugünde yüzümüzü güldürdü. Bir kul olarak Halimize isyan etmek yerine şükür etmek en büyük vazifemizdi bizim.
Doktora baktığımda elinde kahve fincanı ile bana doğru yaklaştığını gördüm.
Ne yapıyordu bu?"Kahve ister misiniz?"
Ne yani tanımadığım bir kadının bardağındaki kahveyimi içecektim. Zaten bu kadını ilk günden beli gözüm tutmamıştı.
Hani derler ya koyun can derdinde kasap et derdinde diye işte bu laf şuan çok iyi oturdu. Biz burada can derdindeyiz, doktorun derdine bak bana yürüyor sanırım."Hayır istemiyorum saolun diyecek başka bir şeyiniz yoksa ben çıkıyorum."
"Biraz daha kalsaydınız"
Ne?
Biraz daha kalsaydınız ne demek? insan biraz utanır değil mi? yani bu ne rahatlık.
Ters bir şey söylememek için şuan kendimi zor tutuyorum diyebilirim."Anlamadım?" Soran gözlerle kadına baktığımda o da yüzüne şirin bir tını yerleştirmeye çalıştı. Ama pek başarılı olmadı gibi duruyor.
"Yani biraz daha kalın isterseniz iki gündür hastanedesiniz Üzgün görünüyorsunuz belki sohbet ederiz size iyi gelir"
Bu kadın doktorların hepsi böyle değildir umarım. Yazık böyle insanlara gerçekten acıyorum. Hastaneye geldiğimden beli hep bir cilve yaparak dikkatimi çekmeye çalışıyordu. Ve bu gerçekten benim açımdan çok saçmaydı.
Bir kadın dikkat çekmek için neden tanımadığı bir adama cilve yaparki? rezaletten başka bir şey değil bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nişan Al
AcciónBelki de sonunuzun olduğunu düşündüğünüz her şey bir başlangıçtır... Kapak Tasarımı@-mahbub