Bir sürü kedi tüyü üstüme yapışmıştı.
"Bu kedilerde ne böyle?" Üstelik hepsi cins kediydi.
"Onlar mı ? Acemi birliği tek yapmaları gereken özel birini bulup tüm gün onun evinde yatman. Ama onlar buna yeteğini keşfetmesi içinmiş blah blah. Gerçi bende acemiyken çok önemserdim. Unutmadan söyleyeyim 4 yıl sonra kedi olmak iyi bir duyguydu sağol."
"Bunun için bana neden teşekkür ediyorsun ki?"
Bunu sorarken fark ettim Blackie yoksa..
"Ben senin küçük Blackienim. Anlamıştırsın zaten. Ama tebrikler Blackie güzel isim."
"Mahremiyet denen bir şey kalmadımı ben Blackienin yanında soyundum bile. Şey yani senin. Bide bunları utanmadan söylüyosun ya."
Yüzüne ciddi bir ifade takındı.
" Yemin ederim ki bakmadım, bakmam da."
Tüm bunlar boşunaydı arkasındaki cam yansımadan elini çarpraz yaptığını gördüm.
"Yalancı!" Diyip koluna yumruğumu geçirdim.
Çok canı yanmış gibi tepki verdi. Güldü.
Gülmemek isterdim ama dudaklarımın hareketine engel olamadım.
"Gülüyorum ama bu seni affetiğim anlamına gelmez."
Yüzümde yapmacık bi kızgınlık takındım.
Oda gülümseyerek "Geç kalacağız! Daha anlatılacak çok şey var."
Elimden tuttu sokaklar boyu yürüdük. Cücelerin açtığı kafeterya mı desem, Keşişlerin sattığı doğal taşlarmı? Camlardan sarkan beyaz sakallı amcalar vardı. Birde küçük bir çoğun kavanoz içinde sattığı beyaz, tüylü pofuduk gibi şeyler vardı.
Bunlar ne diye soramadan meydana çıktık. Meydanda kocaman bir pankart vardı. Obris fakültesi. Heralde bu da hogwarts.
Meydanda cübbeli, sürekli gezinen bi grup vardı.
"Bunlar kim?"
" Bu senenin mezunları ben 2 sene önce mezun oldum. Fakültede ayak işlerine bakıyorum arasırada derslere giriyorum. Gel seni fakülte binasına götüreyim?"
Bu işin sonundan da okul çıkmaz umarım.
Karşıyım okula sadece masraftan ibaret. Bence inan istekliyse kendiside öğrenebilir.
Meydan dan sapıp taşlı yollardan birine girdik. 2 dakika sonra eski bir binanın içindeydim. Binadan içeri adım atar atmaz kadifemsi bir koku beni uyardı. Saliseler içinde bir şeyler oldu. Kahkahalar, hıçkırıklar ve uğultular duydum. Sanki burada duran bir vazo gibi buranın öncesini ve sonrasını bilecekmişim gibi.
Barlas yüzüme baktı. Ne gördüğümü görmüş gibiydi. Yüzünde hafif bir şaşkınlık ve ukala bir tebessüm vardı.
"Çabuk öğreniyorsun demek. Dur sormadan söyleyeyim evet duvarlar eskiden bordoydu. Yani senin en sevdiğin renk."
"Bu yaptığın şeyi kime yapıyorsan yap ama bana asla ben söylemeden benim hakkında bir şeyler bilmem kötü bir şey."
"Sen söyleye ne kadar ölürüm belki kabul et beni beğendin."
Bu da neydi ben daha kendime itiraf etmeden küstahça açığa vurması neydi boyle. Hem beğenmiş olamam hoşlandığım anlamına gelmez seni ukala serseri.
"Vovov yavaş ol hoşlandın demedim buNu sen çıkardın."
"Kes şunu!"
Bunu derken bilemiyorum belki sezgiyle öne adım artacağını hissetim. Ve bam ayağımı önüne koymam la düşmesi bir oldu.
"Sıkıysa bunuda zihnimden oku."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adel
Genç Kız EdebiyatıAdel kendinin farkına varıyor. Aslında farketmesini sağlıyorlar. Önemli olan kendini nasıl çözebileceği.