15| Mektup

4.4K 464 465
                                    

selammlar efendim, yorumlarınız için satır araları sizi beklemekte, keyifli okumalaar 🥳🥳

*medya: evgeny grinko - dusty room

마법 소녀

Jungkook mutfaktan gelen garip seslerle uyandığında saat sabahın körüydü. Yani, gerçekten de körüydü. Güneş ışıklarını yeni yeni dünyaya yolluyor ve kuşlar uykularından uyanmaya daha yeni başlıyordu.

Oflayarak gözlerini açtığında boynuna dolanmış olan kolu hissetmesi zor olmamıştı. Jimin yanında yüzüstü yatıp suratını Jungkook'a doğru döndürmüş, tek kolunu da boynuna atmıştı. O kadar ağır değildi ama yine de Jungkook tüm gece nasıl böyle uyuduğunu merak etmişti.

Gözlerini yeniden yumup uykusuna devam etmek istese de ne mutfaktan gelen sesler ne de boynunda olan Jimin'in kolu buna izin vermiyordu. Ellerini gözüne götürüp sertçe ovuşturdu ve uykusunun açılmasını bekledi. Sonunda kendine geldiğinde Jimin'in kolunu yavaşça boynundan uzaklaştırıp yatakta biraz doğruldu. Ama kalkmasını engelleyen bir şey daha vardı, bu sefer de Jimin'in bacağı kucağındaydı, "Bu ne ya?"

Çatık kaşlarla Jimin'e döndü ve huzurla uyuyuşunu gördüğü gibi yüzü hemen yumuşadı. Dirseğini yatağa dayayıp üzerine eğildi yavaşça. Düzenli ve sıcak nefeslerini hissedebiliyordu. "Koala gibi yapışmışsın." diye fısıldadı gülümseyerek. Sonrasında burnunun ucuna ufacık bir öpücük kondurup doğruldu ve bacağı yavaşça kendinden uzaklaştırdı.

Mutfaktaki sesleri Hoseok'un çıkardığını düşünmüştü bu yüzden endişe etmeden biraz odayı incelemek istedi. Küçücük kare bir oda olmasına rağmen içi huzurluydu. Hatta öyle küçüktü ki, yataktan kalkıp iki adımda giyim dolabına ulaşabilmişti. Fazla eski püsküydü ve çoğu yeri dökülüyordu. Kapağı açıp açmamakta tereddüt etmişti çünkü açılırken ses çıkacağına emindi. Endişeyle elini dolabın kulpuna götürdü ve yavaşça açmaya başladı. Çıkan gıcırtı seslerine karşın yüzünü ekşitmişti, bu ses her defasında onu deli ediyordu.

Dolabı sonuna kadar açmayı başardığında derin bir nefes verdi ve göz ucuyla Jimin'e baktı. Hala fosur fosur uyuyordu. Tekrar dolaba döndüğünde içerisinin boş olduğunu fark etti. Küçük dikdörtgen bir dolaptı ve bir yanı elbise gibi kıyafetleri asmak için askılıklara ayrılmış, diğer yanı da gündelik kıyafetleri koymak için birkaç tane geniş rafa ayrılmıştı. Hoseok anlatırken burada yıllar önce Elena ve Amos'un yaşadığını söylemişti ama buna rağmen tertemiz duruyordu. Belki de her gün gelip siliyordu. Ne zor bir görev diye düşünmeden edememişti. Her gün, sadece iki kişi gelecek diye tüm evi ayakta tutmaya çalışmak gerçekten büyük bir güç istiyor olmalıydı.

Dolabı biraz incelediğinde en üstte bir raf daha olduğunu fark etmişti ama yüksekte olduğundan içini görememişti. Elini atıp yoklamaya başladığı sırada birkaç kağıt parçasını hissetmesi bir olmuştu. Kağıtları alıp yatağın kenarına oturdu. Dolabı kapatmamıştı çünkü bir kez daha o sesi duymak istemiyordu.

Elindeki kağıt parçalarından biri resimdi, diğeri de zarfa benziyordu. Resmi elinde evirip çevirip inceledi, kenarları yırtık pırtık olmuştu. Hatta resmin ortasında da delikler vardı ama kim oldukları az çok seçilebiliyordu. Jungkook ayakta duran bir adam ve yanında oturan kurdu gördüğünde, bunların Elena ve Amos olduğu aklına ilk gelen şeydi. Adam genç duruyordu ve kurt da öyle. Yaşları birbirlerine yakın olmalıydı. Amos bu bulanık ve eskimiş resimde bile yakışıklı görünüyordu. Boyu uzun ve fiziği muhteşemdi. Güzel bir burun ve dolgun dudaklara sahipti. Elena ise bembeyazdı, Jungkook bu kurdu aynı Jimin'e benzetmişti. Göz renkleri çok yakındı ve hatta onun da alnında bir iz vardı, sadece Jimin ile kıyaslanınca fazla küçük kalıyordu. Amos'un yanında tüm asilliğiyle duruyordu ve mutlu görünüyorlardı. İkisi de bu küçük yaşamdan memnun gibilerdi, Tanrı'nın hediyesini güzel değerlendirmişlerdi anlaşılan.

Sodom ve Gomore | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin