robbery × 8

272 44 29
                                    

"Efendi Jihoon! Tüm gün sizi aradım. Kaçırıldınız diye çok korktuk efendim!"

"Sakin ol müneccim Yeongjin! Sadece biraz gezmek istemiştim. Bak, geldim işte."

"Acıkmışsınızdır siz şimdi. Ben yemeğinizi getireyim." Müneccim odadan çıkarken kenara bıraktığım şiir kitabımı alıp okumaya başladım. Bir süredir okuyamıyordum ve bu beni üzüyordu. Gerçi her ne kadar okudum desem de aklım hep farklı yerlerdeydi. Durmadan Hyunsuk'u düşünüyordum. Aklımı toplamam gerekiyordu.

Müneccimim yemekleri getirdikten sonra saygıyla eğildi. Birkaç hizmetli yatağımı hazırlamaya koyuldu. Saat iyice geç olmuştu. Ona ve arkasındakilere uyumaya gitmelerini söyleyerek odadan kovdum. Bir kez daha yalnız kalmıştım. Çubuklarımı elime alıp birkaç parça yemek yedim. Canım hiçbir şey istemiyordu. Bu gün fazlasıyla böğürtlen yemiştim.

Çubukları masaya bırakıp üzerimi değiştirdim ve yatağıma uzandım. Yorulmuştum. Hemen uyumak istiyordum. Gözlerimi kapatıp bu gün yaşadığım güzel şeyleri düşünmeye başladım. Sonunda biri vardı, bir arkadaşım vardı.

Yatakta uyumak için debelenirken kapının tıklatılması ile yerimden doğruldum. Bu saatte kim gelmişti ki? İçeri girmesini söyledim ama bir türlü odaya girmedi. Hafiften korkmuştum. Yatağımdan kalkıp kapıya yaklaştım ve yavaşça araladım. Karanlıktan her ne kadar yüzü belli olmasa da, yerde iki büklüm olan kişinin Hyunsuk olduğunu anlamıştım. Önüne eğilip yüzünü ellerim arasına aldım.

"İyi misin?!" Bir şeyler mırıldanıp başını salladı. Yavaşça omzundaki kırmızılığa baktım. Bu.. Bu kan mıydı?! Telaşla odamdan kovduğum hizmetçilere seslendim. Ne yapacağımı bilmiyordum ve buna ek olarak korkuyordum. Suk'u böyle görmek istemiyordum. Bir kez daha seslendiğimde üzerlerinde gecelikleri ile gelen hizmetlilere baktım.

"N-ne duruyorsunuz! Onu içeri götürün!" Birkaç adam yerde yatan Suk'u dikkatlice içeriye götürürken acıyla inlediğini duydum. Korkuyordum. Onu ilk defa böyle korkunç bir şekilde görünüyordum. Ben buna alışık değildim. Omzumun okşadığını hissettiğimde o tarafa döndüm.  Müneccim Yeongjin telaşla bana bakıyordu. Kolları arasına girip yaşlı bedenine sıkıca sarıldım. Ağlıyordum. Hıçkırarak. Neden bilmiyordum ama içimden sana bunu yapmak geliyordu.

"O-onun omzunda kan v-vardı müneccim! Çok ç-çok korktum. Ona b-bir şey olacak diye ç-çok korkuyorum." Göğsünü gözyaşlarımla ıslatmaya devam ederken saçlarım arasında hissettiğim parmaklar ile gözlerim kapandı. Saçlarımın okşanmasını çok severdim. Biraz daha sakinleştiğimde müneccim pürüzlü sesiyle konuşmaya başladı.

"Küçük Efendi Jihoon. Sizin için yatak yapmalarını işteyeceğim. Arkadaşınız için ise bir doktor çağıracağım. Lütfen gidip dinlenin. Saat geç oldu." Başımı yavaşça olumlu anlamda salladım ve kolları arasından çıktım. Odaya döndüğümde Suk tek başına, titrek mum ışığı altında yatıyordu. Baş ucuna oturup ona baktım. Yüzünde morluklar vardı.

"Suk..." Sesim boğuk ve güçsüz çıkıyordu. "Ç-çok korkuttun beni."

-

uzun zaman sonra yeni bölüm attım, bunun için çok üzgünüm ama ne yazma isteği geliyordu ne de başka şeylerden bu fici yazmaya fırsat buluyordum

neyse, en kısa zamanda final yaptırmayı umuyorum. lütfen beğenip yorum yapmayı unutmayın♡

ayrıca bu kitabın 15. bölümde final bulması biraz zor. sanırım 20 veya 25 bölüm falan olacak ._.

my thief. hoonsuk ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin