giving in

6.1K 648 531
                                    

Jeon Jungkook obsidyen kadar karanlık ve parlak, güçlü ve görkemliydi. Gözleriyle öfkesini çabalamadan yansıtmayı beceren, karşıdaki insanı da istemeden ürperten, ama bunu yaparken de dünyada var olmuş en erotik arzuları uyandırabilen biriydi. Tek bakışıyla tenimin üzerinde ve de göğüs kafesimin tam ardında tarif etmeye dilimin varmadığı bir yangına sebep oluyordu.

Bunun beni korkuttuğundan mı yoksa tahrik mi ettiğinden tam anlamıyla emin olamıyordum.

İki saattir dersteydik, son bir saat kalmıştı bitmesine. Elindeki tahta kalemi kalın ve kaslı bacağını yasladığı masaya ufacık vurduğunda o darbenin yaydığı dalgaların tüm bedenimden geçtiğini hissettim. En ön sırada oturuyordum, yalanımın yakalanmasından mı bilmiyorum, oracıkta küçülüvermiştim, önümdeki boş defterin köşesine çizikler atıyordum başımı kaldırmaya korkar biçimde. Yoksa profesörün sinirli ve sert bakışları mı benim böyle olduğum yere sinmeme sebep olmuştu bilmiyordum. Bilmek de istemiyordum, başkalarının beni etkilemesine izin vermek genelde benlik bir hareket değildi.

"Soruyu cevaplayacak kimse yok mu? Tek kişi bile mi?" Burnundan soludu ve ikinci kez sordu. "Arkadaşlar kodeks nedir?" Bana olan öfkesini bana bakmadığı sürece derse karıştırmadığını ve bunun dışında tuttuğunu biliyordum ancak sınıf sorularına cevap vermeyerek sessizleştiğinde de öfkelenen biriydi. "Birinci haftada filolojiden bahsederken size ona yardımcı olan alt bilim dallarından da söz ettim," Yaslandığı masadan kalkarak kalemi kemikli parmakları arasında birkaç tur çevirdi ve devasa tahtanın önünde adımladı. "Paleografi, papirüs bilimi...bunlar size bir şeyler çağrıştırmalı."

Ders birinci sınıflar için olsa bile dört senedir kaldığım için artık beynimin birkaç köşesine yerleşmiş ufak tefek bilgiler olabiliyordu. Kodeksin ne olduğunu da biliyordum. Bay Jeon parmak kaldırmadan cevabı direkt söylememizi seven bir öğretmendi, bu yüzden sıkıntıyla da olsa yerimde kıpırdanıp şekilli bacaklarını süzerken konuştum. "Kodeks bir dizinleme sistemi ve bugün kullandığımız kitap, dergi, gazete vesaire biçimi. Papirüs, parşömen tarzı şeylere yazılmış yazılarla oluşturulan sayfalı kitap gibi bir şey?"

Resmiyetten ve de gerginlikten oldukça uzakta bir üslup kullanarak ona rahat olduğum sinyallerini göndermiş oldum. Tamamen oyunculuktu tabii, neredeyse stresten altıma sıçmak üzereydim. Arkama yaslanarak kalemimin arkasını ağzıma doğru götürmüş, dişlerimin arasında usulca çevirmiştim. Gözlerim bacaklarından gözlerine doğru çıktığında kaşlarının havaya kalktığını gördüm. "Aferin. Sonunda bir şeyi öğrenebilmişsin."

Altın sesinde gizlenmiş yılanlar usulca süzülerek beni sokmuş gibi bu cümle karşısında sinirlenerek kaşlarımı çattım. Geri zekalı değildim ve öyle davranılmasından da nefret ederdim. Koca amfide yalnızca en ön sırada oturan tek kişilik bir beden de olsam, ona öyle bir bakış attım ki içimdeki tüm siniri hissettiğini sağladığıma emin oldum. Yine de bana küstahça sırıtarak tahtanın önünde yavaşça adımlamaya devam etti.

"Filoloji sizi ilgilendiren bir bilim dalı, onunla ilgili kavramları da bilmeniz sizin çok işinize yarayacak. Bu yüzden her söylediğime kulak asın ve dersten kalmayın." Dersle ilgilenmek istemediğime karar vererek yalnızca Bay Jeon'u gıcık etmek, bu esnada da planımı uygulamaya devam etmek amacıyla tamamen ortamdan koptum o an ve yalnızca ona odaklandım. Bay Jeon konu hakkında konuşmaya devam ederken cebimden çıkardığım lolipopun ambalajını artık ustalaştığım için saniyeler içinde açıp, yeşil elmalı güzel şekeri ağzıma götürdüm.

En öndeydim ve kimse yüzümü görmüyordu, görselerdi bile umrumda olmazdı. Rahatlıkla taytımın sardığı ince ve şekilli bacaklarımı aralamış, gözlerimi tam gözlerine dikerek lolilopumu dudaklarımda gezdirmeye başlamıştım.

trade on :: taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin