Bölüm 5: Oyunun Kuralları

53 2 0
                                    

İYİ OKUMALAR.

Kahkahayla güldü. Uzun bir şekilde hem de. Şaşkınca ona bakıyordum. O ise gülmeye devam ediyordu. Kahkahasının arasından "Ben..." dedi ama cümleyi tamamlayamadı. Sonunda gülmeyi kesip gülmekten dolayı sulanan gözlerini sildi. Sonra bana döndü ve "Ben zaten seni tanımıyorum Eylül." dedi alayla.

"İyi o zaman, bunu yapmakta zorlanmazsın."

Ciddileşti. "Eylül, başka bir şey yapmamı iste. Sadece bu süreci eğlenerek geçirelim. Kasma bu kadar."

"Ama benim ders çalışmam gerekiyor."

"Çalışma demiyorum sana. Bugün eğlenmedin mi?"

"Eğlendim." dedim kısık sesle.

"Bak, amacım buydu işte; eğlenmek. Yemin ederim seni engellemeyeceğim. Sadece kafamızı dağıtalım bu süreçte, olmaz mı?"

Kafamızı dağıtalım. Üzülünce ders çalışan bir kız nasıl kafa dağıtacağını bilmiyordu ki. İlk defa hiçbir şeyi planlamadan bir şey yapmalıyım, diye düşündüm. Sordum kendime öğrenmek ister misin diye. Derindeki bir yerlerde bir ses şöyle cevap verdi bana: Öğrenelim, ucunda ölüm yok ya.

"Tamam," dedim sakince. "Dağıtalım."

Kafamızı dağıtırken umarım kendimizi de dağıtmazdık.

******

Bugün cumartesi olduğundan erkenden dershaneye gittim. Dün gece dershaneden sonra kütüphanede buluşmaya karar verdik. Dünkü isteğim geçersiz olduğu için sıra hala bendeydi.
Ne yaptıracağımı bilmiyordum. Zaten üzerinde de pek durmadım çünkü Selçuk'la olan garip ilişkimize dair düşünmüştüm. O eğlenmek istiyordu, benimle... Neden ben diye sormak istiyordum. Neden benimle oynamak istedi bu oyunu?

Beni 4 aydır takip ediyordu, ki bu benim için ürkütücüydü, 4 aydır takip edilmek, sürekli beni izlemesi bana garip geliyordu. Sonuçta ben rutin bir hayatı olan biriydim, sabah okula, ordan dershaneye sonra kütüphaneye...
Kütüphanede ders çalışırken neyim farklı gelmişti 4 aydır izleyecek kadar. Herkes gibiydim işte, her üniversite sınavına hazırlanan öğrenciler gibi. Gecem gündüzüm yoktu, benden istenen ders çalışmamdı ki çalışıyordum. Peki ilgisini çeken neydi? Nasıl test çözdüğüm mü dikkatini çekmişti, kalemi nasıl tuttuğum ya da test çözerken kendi kendime konuşmam mı? -bunu yaptığımı ortaokuldaki sıra arkadaşım söylemeseydi farkında değildim- Neydi ne?

Bir cevap bulamazsam kafayı yiyecektim.

Dershanenin bugünlük son dersinden çıkıp doğru kütüphaneye yürüdüm, araları neyse ki yakındı.
Her zamanki yerim yine kapılmıştı, bu yüzden geçenki oturduğum yerin karşısına oturdum, yüzüm kapıya dönüktü. Böylece Arda geldiğinde beni görebilecekti. Hemen yanımdaki yeri de Arda'ya tuttum.

Eylül: Nerdesin?

A: Şimdi girdim kapıdan

Eylül: Geçenki masadayım

A: Okeyy 👍

A, saçma geldiği için ve artık ismini bildiğim için Arda Demirkan olarak değiştirdim.

Test kitabına dikkatimi verdim. Fizikle ayrı bir dünyaya çıktığımda etraftaki her şeyden soyutlanıyordum sanki. Tam o soyutlanma anında Arda gelip omzumdan dürttü. Sarsıntıyla kendime geldim, biraz garip bir ses çıkarmış olacaktım ki çoğunun başı bu tarafa döndü. Rezil olmuşluğun verdiği içgüdüyle başımı kitabıma çevirdim. Arda ise çoktan yanımdaki yerini almıştı, bir tane geçirdim omzuna. Sahte bir acımış yüz ifadesiyle elini omzuna koydu, göz devirmekle yetindim. Kulağıma eğilip fısıltıyla "Neredeyse omzum çıkacaktı." dedi gülerek. Geri çekilip yüzüne baktım. "Tüh." dedim fısıltıyla, "Amacıma ulaşamamışım."

ÜMİTVARİ DÜŞLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin