Bir sevincin ve bin hüznü sakladığı o garın herkesin koşup sevdiğine sarıldığı, kokusunu derinlerine çektiği o garda ben ağladım. ''Sen bırak bana koşmayı yürümedin bile''.
Bir biletle bileklerimi kestiğimi,kanımla adımızı yan yana yazdığımı sonrasında can çekişip ölmediğimi, o kapıdan her içeri kontrol edip acaba o mu geldi diye koşup bana mı geldi diye bakıp yanılmak kırılmak ve yıkılmak ve yanmak ama yakamamak can kırıklığına uğramak ama yinede seni kalbe kazımak yazmak. Her gece dizini başıma yastık yaptığımı ve derinlere daldığımı ruhumu sana saldığımı, o garın bana cehennem olduğunu tek başıma orada oturup sözlerimle gözlerimi döktüğüm satırları bedenimin ilk defa sana bu kadar yaklaştığını benim kendi kendimi kendi acımla sancımla kendi canımı burada sana emanet bırakıp kendimi uğurladığımı bir biletin bileklerimi kesip biçtiğini uykulu sesimin sessizleştiğini kalemin kelimelerle bütünleştiği bu satırlar çok farklılar.
Ben bunları unutmayacağım bu garın bende 40 yıllık acısı var bir acı kahve misali.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mecaz Adam
PoesíaArkadaşlar umarım beğenirsiniz. Ve beğenirseniz oylama yaparsanız çok sevinirim. Bu muydu benim Cezam ?