7.bölüm

46 2 0
                                    

Dolunay: berhan?
Heyo!
Kime diyorum ben!

Berhan: ne var ? Bi hızla arkasını döndü ve sinirli bir şekilde gözlerime odaklandı.

Dolunay: önüne bak şimdi kaza yapıcaz diye bağırdım.

Berhan sinirle: dolunay sen seslenmeden önce zaten önüme bakıyordum.

Dolunay: şey biraz yavaş gider misin?

Berhan sırıtarak: azıcık hızda böyle mi yaparsın sen?

Dolunay: yavaşla! Kaza yapacağız senin yüzünden.

Aslında önümüzde veya arkamızda hiç araba yoktu ancak dikkatini kaybederek bi yere toslama ihtimali vardı. Yol boş olsada. U kadar hız yapmamalıydı.

Berhan: hayır, hiç sanmıyorum. Diyerek daha da hızlandı.

Cidden kafayı sıyırmıştı! Ben ne bulursam ona tutunuyordum. Berkan ise dikkatle yolu izliyordu. Korkmuyor gibiydi ya da bu izlenimleri vermeye çalışıyordu.

Dolunay: yeter yavaşla!  Yavaşla diyorum sana. Ölmek için çok gencim ben.  Ağa ağa neden ben Allahım? Bu deliyi neden bana yolladın?

Berhan:farkettiysen sen bizim okula gelip yine aynı şekilde sen bizi davet ettin. Ve deliye gelirsek, çikolatalı sütle maske yapan birisi mi diyor bana?

Dolunay: tamam, çikolatalı süt su gibi akışkandı ancak hem yenilebiliyor hemde çikolatalıydı. Hem bi kere eğlenmek için yapmıştım ben onu.
Bi dakika sen beni mi izliyorsun pis sapık!!! diye bağırmıştım.

Berhan:  banyodan çıkmayıp, deli gibi şarkı söyleyip, dans edince delirmiş olduğunu zannettim. Ben senin bildiğin itler gibi değilim. Sapıkmış!

Dolunay: merak etme berhancım, o itleri çok iyi tanıyorum.

Ses çıkarmadım ve camdan geçtiğimiz ağaçları izlemeye başladım. Yüzüm asıktı dışarıdan üzgün olduğum çok net anlaşılıyordu.

Berhan ne düşündüğümü anlamış gibi ( tabi anlayacak mal, o bir vampir. Vampirler genelikle düşünceleri okuyabilirler en azından insanlarınki ni.) Arabanın hızını yavaşlattı ve bak yanlış bişey mi söyledim bilmiyorum ama yüzünü asma.

Yüzünü asmaymış. Berkan aramızda ki gergin durumu farketmiş olacak ki konuşmaya başladı.

Berkan:  Kanki nerden dönüyoruz?

Dolunay: düz gidelim biz, dönmeyelim biyere.

Berkan: bende öyle düşünmüştüm kanki.

İstemsiz bir şekilde kıpırdadım. Komik çocuk seni.

Burası!

Dedim ve villâmızın kapısının açılmasını bekledim. Güvenlikle ilgilenen yasin abi camı açmamızı istedi. Berhan camı açınca kafamı berhan ike berkan'ın ortasından çıkarıp otuz iki diş gülümsedim.

Dolunay: kolay gelsin yasin abi.
Yasin abi gülümsemesi ile beni onayladı.

Yasin abi: dolunay hanım, bu gençleri tanıyor musunuz?

Dolunay: tanımadığım insanların arabamda ne işi var yasin abi diye bağırmıştım. Sonra tatlış bir ses tonuyla;
İstediğim kişiyi eve getirebileceğimi düşünüyorum yasin abi.

Yasin abi: evet dolunay hanım.

Dolunay: bende öyle düşünmüştüm. Diye maruldandım.

Berhan bunu duymuş olacak ki, kafasını çevirince burunlarımız. Birbirine değdi. Nefesi yüzüme ulaşıyordu. O büyülenecek gözlerini bu  derece  yakından görmek benim için bir ödül bile olabilirdi.

Ve gözlerim  onun gözlerinden istemsiz bir şekilde dudaklarına kaydı. Yutkumdum. Dudaklarında bir sırıtma olunca ne yaptığımın farkına varıp hızlıca arka koltuğuma geri döndüm.

Onunla bu derece yakın olmak  beni olmasından fazla derecede heyecanlandırmıştı. Ne yapıyordum ben? Birde rezik olmuştum.

Araba durunca otoparka girdiğimizi anladım ve hızlıca kapıyı açıp dışarı çıktım. Berkan salak salak sırıtıyordu. Ahh ne komik! Berhan herzaman ki umursamaz tavırlarını takınıyordu. Ne yani benim hissettiğim duygulardan hiçbiri yok muydu onda?

Berhan'dan

Dolunay'ın düşüncelerini okuyabiliyordum. En az bende onun kadar heyecanlanmıştım ama duygularımı belli etmemekte iyiydim.
Dolunay'ı her gördüğümde tarif edemediğim şekilde bi tuhaf oluyordum. O saçları m, gözleri ve gülüşü beni benden alıyordu ama bunun olmasına izin veremezdim sonuçta ben bir kan emiciydim. Dolunay 'dan uzaklaşmam lazımdı ona daha çok bağlanmadan.

Dolunay'dan

Cebimden tekefonu çıkarıp hirayi aradım.

Hira: efendim güzellik?

Dolunay:  eve geldik biz, hadi bekliyorum.

Hira: tamam, 1 dakikaya ordayım.

Dolunay: görüşürüz bebek. Dememe rağmen telefonu çoktan kapatmıştı. Villalar yan yana olduğu için kolaylıkla gidip gelebiliyorduk.

Omzuma çarpan birisi yüzünden az kalsın düşüyordum. O nasıl bir omuzdur ya?

Dolunay: naptığını sanıyorsun ya sen?

Berhan: hah kapıda dikizlemeseydin!

Dolunay: hah söyleyebilirdin bi kere!

Tam ağzımı açmış bişey daha söyleyecekken, hira'nın çığlık sesini duyduk. Hızlıca çığlığın geldiği yere doğru gittik ikimizde.

Dolunay: Oha!!!

Berhan: berkan naptın sen?!

Vampir Ve Kurt Adamın AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin