47 - Yorgun Zümrüt
Saçlarımı tepemde gelişi güzel topuz yaparken annem "Biraz dinlenmek için eve git bari. Bir şey olmaz, biz buradayız." dedi.
"Hayır. Tolga'nın yanında kalacağım." dedim kararlılıkla. Günlerdir beni eve gitmem için zorluyorlardı ve ben her seferinde karşı çıkıyordum.
Tolga hala uyanmamıştı. Bir hafta olmuştu ve bir haftadır gözlerini açmamıştı. Sesini özlemiştim. Bir hafta benim için dört asır gibi geçmesine rağmen sabırlı olup uyanmasını bekliyordum.
Kısa askılı tişörtümü düzeltip anneme döndüm. "Ben iyiyim, sorun yok."
"Mehir, şu an kendini boşuna yoruyorsun. Tolga..."
"Ne? Uyanmayacak mı?" Sinirlenmiştim. "Uyanacak tabii ki! Sizden nasıl ümidi kesmediysem ondan da kesmem."
"Uyanacak kızım elbette ama şu yakınlarda değil. Hiç değilse okuluna git, sınavlarına gir."
"Sınav haftası iki hafta sürüyor anne. İki hafta Asilsoy'da kalamam." Ellerimle gözlerimi ovuşturdum. Aslında çok yorgundum, bunun da farkındaydım ama dayanacaktım.
"Sınavlarına üç günde girebilir misin?" Merakla ona döndüm. "Ne?"
"Hocalarınla konuşsak ve sınavlarını üç güne sıkıştırsalar gider misin?"
Üç gün ve iki hafta arasında dağlar kadar fark vardı. "Elbette giderim." dedim.
"Güzel. O zaman bugün okula gidiyorsun ve sınavlarına giriyorsun. Anlaştık mı?"
"Ama daha hocalarla konuşmadınız." dediğimde sırıttı. "Konuştuk."
"Anne! Ya kabul etmeseydim?"
"Seni tanımaya başlıyoruz demek ki Mehirciğim." İç çekti. "Haydi ışınlan bakalım. Ben buradayım."
Ayağa kalkıp çantamı aldım. "Saat başı bilgi istiyorum." dediğimde asker selamı çaktı bana.
Odama ışınlandığımda herkesin derste olduğunu fark ettim. Ders programına baktığımda Temel Büyüler dersinin saati olduğunu gördüm. Kitabımı, asamı ve kalemliğimi alıp sınıfın kapısına gittim.
Kapıyı tıklatıp açtığımda gözler bana dönmüştü. Geldiğimi görüp şaşıranlar aralarında fısıldaşmaya başlarken Merve elini kaldırıp çılgınca bana sallamaya başladı.
Müdire "Hoş geldin Mehirciğim." dedi üstüme bakarak. Siyah eşofmanım, ince askılı kısa tişörtümle ve tuhaf topuzumla okul formasının epey dışındaydım.
"Merhaba hocam. Geç kaldım, özür dilerim ama durumdan yeni haberim oldu." Nazikçe gülümseyip eliyle oturabilirsin işareti yaptı.
Kızların yanına geçtim. "Nasıl? Uyandı mı?" diye sordu Sude. Başımı iki yana salladım.
"Çok kötü gözüküyorsun." dedi Merve yüzümü süzerek. "Kilo mu verdin sen? Gözlerin mosmor olmuş zaten. Yüzün solmuş resmen."
"İyiyim Merve." dedim. "Tolga'dan iyi olduğum kesin yani."
"Hiç mi gelişme yok?" Lara'nın sorusuna "Var aslında. Durumu daha iyi. Uyanmaya çalışıp uyanacak gücü kendinde bulamıyor. Yüksek ihtimal lanetler onu güçsüz düşürdü." diye yanıt verdim.
"Dönmeyeceksin sanıyorduk."
"Dönmeyecektim. Ama annemler hocalarla konuşmuş sınavlarımı olacağım bu üç günde."
Müdirenin bize bakışlarını hissedince sustuk. Ders çıkışı müdire "Mehir, bir dakika!" diye seslendi.
"Buyurun hocam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐒𝐎𝐘𝐋𝐔 𝐀𝐕𝐈
Fantasy𝐒𝐎𝐘𝐋𝐔 𝐀𝐕𝐈 │Her bir rengin anlamı vardır derler lakin hiçbir rengin anlamı hayatı pamuk ipliğine bağlayacak kadar tehlikeli olmamıştı. © audrisimpavi...