Hadi ama en azından bugün yapma... "Seni satacağim bir kez daha beni yarı yolda bıraktığın için satacağım." Oflayarak külüstür arabamdan indim. Büşra bunu satıp yenisini alman şart oldu.
"Taksi!" Elimi kaldırdığımda çantamı unuttuğumu anlayıp bir saniye dedim. Arabadan çantamı alıp taksiye geri döndüğümde benim durdurduğum taksiye başka bir adam bindi
"Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz bu taksiyi ben çevirdim." Şoför de adam baktığında ona inat hemen yanına bindim. "Hemen arabadan inin bu taksiyi ben durdurdum. Kendinize başka bir taksi bulun."
"Siz çevirsenizde ilk ben bindim. Oyalanmak yerine acele etseydiniz." Pişkine bak dediğimde şoför nereye gideceğimizi sordu. Aynı anda aynı yeri söyleyince kapıyı hızla çektim.
"Bu arabadan inmeyeceğim. Böyle yaparak haklarımı yiyemezsin."
"Bende inmeyeceğime göre gidebiliriz."Şoför onayı alınca arabayı çalıştırdı. Bende sinirle başımı çevirip arabama baktım. Hain araba, seni bu defa kesin kes satacağım. Yol boyunca yanımdaki adam telefonuyla uğraştırdı durdu. Bende kulağıma kulaklık takarak yol boyunca müzik dinledim.
Yarım saat gibi bir süre sonra ikimizde aynı anda musait bir yerde demiştik. O bana bakip gülse de ben yalnızca kaşlarimi çattim. Taksimetredeki tutarı ödeyerek hemen arabadan inmiştim. Elime telefonu alarak adresi kontrol ettim.
"Pardon bir saniye bakar mısınız?" Kim o diye arkama baktığımda yine o adamdı. Ne var gibisinden baktığımda yanıma yaklaşıp elini uzatti. "Güzel bir karşılaşma olmadı bu yüzden baştan başlayalım m? Ben..."
"Büşra... Bir sorun mu var?" Okan! Onun burada ne işi vardı. Bugün kesin dille gelmeyeceğini söylememiş miydi?Ben ona ağzı açık vaziyette bakarken yanıma gelip o adama baktı.
"Bir sorun yok, beyefendi bir adres soruyordu. Bende bilmediğimi söylecektim ki sen geldin."
"Duydun bilmiyormuş kaybol yoksa bir de benden mi, duymak istersin." Adama kaşımı kaldırirken iyi akşamlar diyerek yanımızdan ayrıldı. O gidince Okan'a bakmıştım ki sağ kaşıni kaldırıp üstten bir bakış atmıştı. Ben ağzımi açmadan yürüyünce bende onu takip etmiştim.
Önden önden gidereken Selda'ları görmemle durup onları bekledim. Selda kendinden emin biraz da umursamaz tavirla yürüyordu. Şu Ateş'in ona yandan bakışlar atması ise hoşuma gitti. Yanima gelince küçük bir kucaklaşmayla merhaba dedim.
"Ben sizi bekliyorum siz kapıda toplantı mı yapıyorsunuz hadi içeriye gelin." Selim'in sesiyle gece başlamıştı. Ateş bizimkinin belinden tutarak içeriye doğru öyle yürüdüler. Ben geri de onlara bakarken Okan'da olduğu yerden beni kesiyordu.
"Büşra davetiye mi bekliyorsun?" Geliyorum dediğimde Selda eli ağzında benden tarafa hızla yürümeye başladı. Ben ne olduğunu anlamazken üç erkekte arkasindan bakıyordu. Selda dediğimde bir eliylede ağzını tutup ben oraya girmem dedi.
"Sevgilim neyin var." Ateş karısının yanina geldiğinde Selda ona dönerek "Ateş ben oraya girmem buram buram balık kokuyor."demiş Selim de gülmüştü.
"Işte bende tam bu yüzden sormuştum. Benim ablamda yeğenime hamileyken balık kokusuna gelmezdi. Galiba hamilelik döneminde kadınların burmu hassas oluyor." Bu adam her şeyi bilmek zorunda mıydı?
"Beyler o zaman içeriye hiç girmeyelim. Hatta biz planınızıda bozmayalim siz içeriye girin biz başka bir mekana gider."
"Olur mu öyle şey oğlum, burası babamın yeri mi? Biz bu gece eğlenmeye çıktık. Bu cadde üstünde pek çok mekan var gireriz birine bakarız keyfimize."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM ATEŞ'İ 🚬
Teen Fiction# 1 - gençkurgu © © Tüm hakları saklıdır İntikam ateşi yalnızca erkekleri mi yakar? Peki ya bir kadın intakam ateşiyle yanıp tutuşursa neler olur tahmin edebiliyor musunuz? Basit bir kızın çok sıradan hikâyesi. Çünkü o ne çok güzeldi ne çok zek...