"Seni bu kahpe şehirde bırakıp da gider miyim sandın?"
Kumsal'ın bana yöneltmiş olduğu sözleri benim küçücük kalbimde bir yankı uyandırmıştı.Kalbim ayrı bir şey,aklım ayrı bir şey diyordu.Ama ben hangisinin dediğini seçeceğini çok iyi biliyordum. Tabi ki de kalbimin kararını..
"Burak,biliyorum çok kararsız ve de çaresizsin ama eminim ki bu en doğru seçim olacak."
Kalbimin bana bunları söylemesi ve ardından da benim bunları eyleme sokmam cidden de ani oldu.
Kumsal ve babam yanımdayken bütün bunları düşünmüş,ve de son kararımı vermiştim;
"Kumsal,senin yanında kalıyorum bebeğim."
Babam, vermiş olduğum karara bayağı şaşırmıştı ama Kumsal ile aramızda geçen onca anının ve yaşanmış ilişkinin hatrı vardı.Bunlara rağmen benim onu bırakıp, kendimi düşünmem sadece ayıp olurdu."En doğru olanı yaptım." Diyerek kendi kendimi teselli ediyordum.
Kumsal ise bu kararıma ufak bir tebessüm ile yanıt vermişti.
Şu an karşımda duran iki insanın zıt duygular içerisinde bulunduğunu gördüğüm an, biraz bile olsa vicdanım sızlıyordu ama başka ne yapabilirdim ki?
"Herkes yaşayacağını yaşadı,cevabını aldı ve sonunda herkes layıkıyla yerine gitti."
Aradan biraz zaman geçtikten sonra herkes ait olduğu yerlere dağıldıktan hemen sonra Kumsal her zamanki gibi benim yanımda kaldı tabiki de .Babam ise geldiği yere gitti.Ama giderken attığı o son bakış içimi öyle bir sızlattı ki babamla geçirmiş olduğum çocukluk anılarım aklıma geldi; babamla birlikte bir halının üzerinde beraber yarış oyunları oynamamız,bana karşı göstermiş olduğu ilgi,sevimlilik duygusu,her ne kadar da içi paramparça, sıkkın olduğu halde bana böyle davranıyor oluşu gerçekten de bir babanın evladına karşı duyduğu sevgi ve de merhamet duygusuydu.
Oysa ben ise şimdi bu adama ,benim çocukluğumun başrol oyuncusu olan adamın gidişini sessizce izliyordum.Yapacak bir şeyimin de olmaması zaten bitiriyordu beni.
Babam anlam dolu bakışlarıyla yavaş yavaş bulunduğumuz yerden ayrılıyordu.Bense sadece izliyordum.Ne kadar da hayırsız bir evlatmışım onu anladım.
"Baba,bazen bir evin direği,bazen ise bir çocuğunun süper kahramanıdır."
Babam gittikten sonra bir kaç damla bile olsa gözlerimden yaşlar gelmeye başlamıştı.Hafiften de gözlerim şişmişti.Bende bedenimde biliyor ki fiziğim ve de psikolojim hiç de alışık değil böyle durumlara.Ama ne yaparsan yap ağlamanın önüne geçemiyorsun.Evet güçlü bir adamdım ben ama her ne olduysa Kumsal'dan sonra her şey değişti.Herhangi bir olay karşısında vermiş olduğum tepki değişti.Bir insan bir insanı bu kadar da mı değiştirir ya?
Çok değiştim çok.Ayığ olmasın ama hakketen bayağı değiştim.Nasıl mı mesela artık eskisi kadar güçlü bir adam değilim.Hassas bir noktam,bir benliğim var .Bir tane olan sevgim var .Bunlar yetmiyor mu ? Yetmiyorsa daha devam ederim.Ama bence yeter.Çünkü bi insanın çok fazla hassas noktasını bilmek biraz kibire sebep olabiliyor.İlerde herşeyini bildiğin insanın en ufak hatasında bile ona karşı onun sana söylemiş olduğu bilgileri koz olarak kullananlar var.İşte böyleleri ki bunlar hiçbir zaman gerçek aşka gerçek sevgiye huzurlu bir hayat yaşamaya layık değiller.Biliyorum çok "layık" kelimesi kullandım ama inanın bana ki bu kelime kadar güzel kelime nadir.Bir de "eyvallah" kelimesi vardır ki sanki şunu demek istiyor sana tek bi sözcük ile; " ben senden gidiyorum ama seni de Allah'a emanet ediyorum,çünkü seni çok seviyorum veya benden bu kadar gerisi Allah'a emanet hadi git der gibi veyahut ben artık senin dediğin her şeyi, yaşattığın herşeye 'tamam' demiş gibi bir hissiyatı var."
Aradan bir hafta sonra:
Babam gitmiş,Kumsal yine apayrı ortamda ben ise babam olmasına rağmen babasızlık çekiyor, bir yandan da annesizlik.Ama bu böyle nasıl oluyordu anlamıyordum.Normal bir ben olsam bu iş böyle gitmezdi.Olur olmaz şeyler söyleyerek belki de ailemin yanını seçerdim ama bu ben değilim maalesef ki .
"Kendimi kaybettim,senin o güzel sevginde"
Artık kendimden de bıkmış,hayattan da bıkmış bir şekilde Kumsal'ın evine doğru yorgun adımlarla yürümeye başladım.Bir kaç dakika sonra kapının önüne geldiğimde kendi kendime derin düşüncelere daldım ki tam o sırada Kumsal kapıyı açtı ve bütün düşüncelerim tuzla buz oldu.Kapıyı açar açmaz hemen merdivenlere doğru yöneldiğinden beni göremedi büyük ihtimal ki 'selam' bile demedi.Hemen arkasından koşup yanına geçiverdim. Sonrasında elini tutup şunu dedim;
-Her adımında beni sevdiğini, benim de seni sevdiğimi hatırlıyarak şükretmelisin Allah'a ama bu sefer neden böyle olmadı peri hanım?
Az bir afallamadan sonra yüzünü bana dönüp gözlerimin içine bakarak:
-Sence neden olabilir Peter bey?Belki de unuttuğun bazı şeyler vardır?Veya birisine karşı olan ilgini göstermemişsindir? Ne dersin?Bilmiyorum,artık neyi kastettiğini,neyi ima ettiğini? Ama tek bir şey biliyorum ki; benim bir hareketime veya davranışıma kızdı ama beni içten içe hâlâ seviyor gibi bana caz yapıyor zeki sevdiğim.Bilmiyor ki ben onu her halini ,her halinden anlarım nasıl bir duygu içerisinde olduğunu.Ama bu sefer anlayamadım işte.Birinin bana yardım etmesi lazım ki başarabileyim şu kızı anlamayı.Tam da bu şekilde birilerini ararken,tak diye telefonuma bir bildirim geldi.Bildirimde şunlar yazıyordu;
"Eğer gerçekten de seviyorsan onu,gerçekten merak ediyorsan neye sinirlendiğini,bu numaraya dönüş yap ve göndereceğim adrese gel."
Bildirimi görür görmez hemen geri cevap yazmaya çalıştım ki o sırada apartmandan inerken olduğumu fark etmemişim ve basamağın birine takılarak merdivenlerden aşağı yuvarlanmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhanetin Sezilişi
Ficção AdolescenteBen Burak, Küçüklüğümden beri hep kendimi küçük görürdüm, kendimi hep bir beceriksizin teki görürdüm. İlerleyen zamanlarda yedinci ve sekizinci sınıflarda bir sevgilim olmuştu. Oldu demeyelim de biz ona, platonik aşk yaşadım diyebilirim. Çünkü...