4. Bölüm

276 97 108
                                    

Selam. Nasılsınız bakalım? Gece gece bölüm atıyorum evet kxmsksmsk

Çok fazla tutmayım sizi :) siz okuyun.

Umarım beğenirsiniz, keyifli okumalar gece yıldızları :)

***

Dün Kara'yı bir şekilde ikna edip beni bir yere götürmesine engel olmuştum. Bir de Kara'yla çıkmaya başlamıştık. Bu durum biraz canımı sıkmıştı. Kafamı karıştıran sorular vardı. Bunların çoğu o geceye aitti evet.

Evden çıkmaya hazırdım. Annemin son zamanlarda çok toplantısı olmaya başlamıştı. Bir şeyler dönüyordu. Neyse yakında çıkar kokusu. Kapıdan dışarı çıktığımda kesinlikle evin bahçesinde beni bekleyen bir Kara göreceğimi düşünmemiştim. Beni görünce gülümsedi. Bana doğru ilerleyip yanağıma bir buse kondurdu. Bana kimseden göremediğim bakışları atarken tanımlamasını zor bulmuştum.

Yürüyerek okula vardığımızda el ele içeri giriyorduk. Ve bir kaç kişinin gözleri bize takılmıştı. Ve o gözler arasında geçen beni sorguya çeken kişiyi de görmüştüm. Kıpkırmızı bir şekilde bize bakıyordu. Onu umursamadan Kara'yla merdivenleri çıkmaya başladık. En son sınıfıma geldiğimde ellerimizi ayırmıştı. Zaten orada ayrılmıştık da.

Derste aslında gayet güzel girmiştim. Hatta ilk 10 dakika mükemmeldi. Ama sonunda hocanın değindiği konu kafamı allak bullak etmişti.

"Su ve ateş... İki ayrı element ama birbirlerine uyum sağlarlar. Ateş denince akla su. Su denince de ateş demek gayet normaldir. Onlar birbirine ait."

Hocanın dediklerini daha fazla dinleyememiştim. İlk ateş dediğinde dikkattim dağılmıştı. Sonra bunları duyduktan kafamın içinde acayip sorular yer etmişti. Su ve ateş birse o gün şelale neden bunları demişti? 'Ateş ve buz' Nasıl olabilirdi o zaman? Tamam belki buz eridikten sonra su oluyordu. Ama buz ve su ayrıydı. Neden o gece su değil de buzu yani beni çağırmışlardı? Bunları düşünmek içime otururken bir anda kaç gündür onu düşünerek hareket ettiğim geldi aklıma. Buz sadece bir oyundu ateş, suya aitti. Yani sanırım.

İlk ders bittiğinde kendimi direk lavaboya attım. Elimi yüzümü yıkadım. O sırada camdan o kızı gördüm. Bana sinirle bakıyordu. Gözleri kıpkırmızıydı. Ona doğru döndüm. Hiç zaman kaybetmeden konuşmaya başladı.

"Şuan zafer sende olabilir. Ama savaş daha yeni başlıyor. Kara'yı benden çok sevemezsin. Yıllardır seviyorum onu. Ve bu savaşı ben kazanacağım. Hem de en kısa sürede görürsün!"

O bunları söyleyip çıktıktan sonra onu umursamadım. Kafam hiçbir şey kaldıracak durumda değildi. İster istemez ateşe sinirlenmiştim. Daha tanımadığım bir kişiye neden kızıyordum? Neden?

Neden onu bu kadar düşünüyordum? Neden onu bu kadar merak ediyordum? O kimdi? O gece neden ben gitmiştim oraya? Peki her şeyden öte. O şelalenin gizemi neydi? Asıl soru. Evet kesinlikle her şeyden önce bu sorunun cevabını bulmam gerekiyordu.

***

Günün sonunda Kaya sınıfımın önüne gelmişti. Birlikte, el ele okuldan çıkarken bana bir şeyler yapmayı teklif etmişti.

"Üzgünüm ama cezalıyım..." Dedim. Valla hiç üzgün değilim. Bana mutsuz bir şekilde baktı. Tabii etkileyici de.

"Bu üzer..." Dedi. Sonra ekledi. "Neden annemden ben izin almıyorum. Hem tanışmış olurum." Ona gözümü büyüterek baktım. Başımı 'olmaz' dercesine salladım. "Neden?" Diye sordu bunun üzerine.

"Olmaz işte." Diye mırıldandım. "Buna hazır değilim." Diye ekledim. Aslında sebep tek bu değildi. Birincisi, annemin ne tepki vereceğini bilmiyordum. İkincisi, annem bunca yıl her arkadaş edinmeye çalıştığımda mahvederken şuan bir erkek arkadaşım olduğunu bilse sanırım kafayı yerdi. Üçüncüsü, nedense içimde bir şey var. Sanki Kara bir şey yapacakmış gibi. Sebebini bilmiyorum. Dördüncüsü, Kara'yla daha yeni çıkmaya başlamıştık. Aynı zamanda yeni tanışmıştık. Bunun için erkendi. Beşinci ve sonuncusu, dediğim gibi buna hazır değilim.

Yıldızlı GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin