Esmer beden gözlerini açtığında yatakta yatıyordu. Kurumuş dudaklarını nemlendirip gözlerini kırpıştırdı peş peşe. Bedenini hafifçe çevirip yeniden başını yastığa gömdü. İçindeki garip duyguyla uyuyamadığında saçlarını çekiştirip eski haline döndü. Üzerindeki örtüyü açıp etrafa bakındı. Odada yalnızdı. Tavandaki alet aşağı inerken pencereler hareketlendi.
“Günaydın Jongin. Oda sabah uygulamasına geçiriliyor. Hareketsiz beklersen acı çekmeden tedavine başlayabilirim.”
Jongin derin bir nefes alıp gözlerini kapattı. Arkasında hissettiği ağrı çok fazla olmasa da dikkatli olmadığı zamanlarda bunun katlanarak artacağını biliyordu. Luna’nın yumuşak tutaçlarını hissettiğinde ürperdi. Bedeninin yükselme hissini hep sevmişti. Gözlerini hafifçe aralayıp etrafına bakındığında çoktan kabine yerleştirildiğini gördü. Üzerindeki yoğun buharı kabul edip kendini teslim etti. Kulağına dolan dinginleştirici müzik içindeki sıkıntıyı yok ederken gözleri yeniden kapandı.
Dakikalar sonra yenilenmiş halde yeniden yatağa yerleştirildi bedeni. Jilet gibi düzenlenip ayarlanan yataktan kalkıp dışarıdaki manzaraya baktı. Güneş batmak üzere görünüyordu. “Kaç saattir uyuyorum Luna?” diye sordu. Karşısındaki mekanizmanın bir organizma olmadığını biliyordu ancak bu yapay zekâya karşı bir sempati duymak bu şemste oldukça sıradandı. Sarışın olmayanlarla konuşup onlara yardım eden yegâne şey onlardı sonuçta.
“Yaklaşık olarak dokuz saat on sekiz dakika uyudun Jongin. Efendi Sehun ile tartışmak seni oldukça yormuş olmalı.” Jongin nereyse bir müttefik gibi görünen Luna’nın insanlarla muhatap olan küçük hareketli aparatına baktı. “Öyle uyuz bir Efendiye hizmet ettiğin için çok şanssız olmalısın Luna.” Jongin gülümseyerek o uyuz sarışını birazcık çekiştirmenin kötü olmadığını düşündü.
“Sen ne düşünüyorsun o uyuz hakkında Luna? Efendin olduğu için her hatasını görmezden gelmek gibi bir yazılımla kutsanmış olabilir misin yoksa?”
Jongin renkli ışıklarla değişen Luna’ya bakarken kıkırdıyordu. Sessiz de olsa bu tepkinin “Evet, o tam bir uyuz ve işe yaramazın teki!” olduğunu düşünüyordu.
Önündeki renkli aletler sonunda durup tamamen renkten arındığında Jongin bir şeylerin ters gittiğini düşünüp yaklaştı Luna’ya. “Luna… Hey! Aman Tanrım kim bilir ne kadar pahalı bir aleti bile bozdu uyuzlukların Oh Sehun adisi. Zavallı Luna neler saklıyordun acaba içinde?”
Odanın kapısı açılana kadar Jongin sessizce aleti inceledi uzaktan. Arada fısıltıdan biraz yüksek bir tonda ”Luna!” diye seslense de daha fazlasını yapmadı, istese de yapamayacağını düşünüyordu.
“Jongin, ne yapıyorsun orada?” Sehun esmerin şaşkınlıkla baktığı aparata yaklaşıp kıkırdadı. Etrafında erkek bulamayınca yoksa Luna’ya mı sarkmaya kalktın? Zavallı!”
Sehun pencere karşısındaki koltuğa oturdu. Bedeni itinayla sergilenmek için serilmiş önemli bir parça gibi görünüyordu. Jongin oldukça uzaktan onu izlerken Sehun başını geriye atıp gözlerini kapattı.
“Şşş… Şey… Luna, galiba onu bozdum.”
Sehun kafasını geriye çevirip arkasında parmaklarıyla oynayıp dolgun dudaklarını dişlerken ne kadar şirin görünebileceğini gösteren adama baktı. Şirin ve seksi…
“Bunu da nereden çıkardın? Yardımcılarımız en gelişmiş teknolojiyle yapıldılar. Ayrıca bu kadar çabuk bozulabilecek bir şey olsa seninle aynı yerde bırakır mıydım?”
Jongin bakışlarını kaldırıp sinirle baktı Sehun’a. “Evet, mükemmel teknolojinizin ne kadar dayanıklı olduğunu gördüm. Efendisi hakkında iki sihirli sözcük ve sizin teknolojiniz puuuuf!”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğmayan Güneş (✓)
Hayran KurguFarklı bir dünya... Sarışınların esmerlere hükmettiği... Acımasız oyunların sahnelendiği ve Oyuncakların hep finalde çöpe gittiği... ♠♣ ♠♣ ♠♣ Doğmayan Güneş ♠♣ ♠♣ ♠♣ Ve Bir gün esmerler değişim için ayaklanır... Oysa Aşkta ihanet gibi kaderlerinde...