Bilinmeyen Tehlike

Başlangıç

Bir alarm sesiyle uyandı. Kalkar kalmaz ilk yaptığı şey etrafı kontrol etmek oldu. Kapkaranlık odada yanında bir erkek ve karşısındaki iki hasta yatağında iki tane bayan vardı. Ses çok sinir bozucu bir hal almaya başladı. Kolunda bir tür plastik boru vardı ve koluna giriyordu, plastiği tutup çıkardı canı yandı. Birde bileğinde bir bileklik vardı? Bilekliği çıkarmaya çalıştı ama olmuyordu. En sonunda o sinir bozucu ses kesildi. Kısa bir süre sonra bileklikten kırmızı bir ışık yandı ve elektrik çarptı ve odadaki herkes sıçrayarak uyandı. Odanın ışıkları yandı ve odadaki televizyon açıldı ve Gözlüklü kızıl saçlı, ela gözlü beyaz önlüklü bir bayan odadakilere sesleniyordu. Ekrana resimler çıktı ve odadakilerin isimleri söylendi. Sıra bizimkine geldi. Bizimkinin adı Berke Can ÖZBEK 'ti.

Televizyondaki Kadın:

"Merhaba gençler Ben deniz Beyza Pınarcı şimdi hepinizin yanında çekmeceler var? Çekmecelerdeki silindir şeklindeki küçük kutuda bir hap var onu ağzınıza alıp yutun?" ekranda şemalar çıktı ve Berke hapı yuttuktan sonra Doktor Hanım konuşmasına devam etti.

Dr. Beyza:

"Odadaki kişiler hepiniz arkadaşsınız. Resimdeki kişiler ise ya sevgilisiniz ya da nişanlı. Hatta çoğunuzun bir tanıdığı bile yok" Dediğinde odadaki herkes kısa bir süre birbirine baktı.

Dr. Beyza:

"Biliyorum bu yaşadıklarınız çok zor ama içtiğiniz ilaç hafızanızı geri yerine getirecek tabi bu ilaç çoğunuzda işe yaramayacak onun yerine yaşadığın anlardaki hatıralar sizin hafızanızı yerine getirecek şimdi 48saat sonra bu bina içerisinde hiçbir yiyecek kalmayacak buda sizin dışarıda yaşayacağınız anlamına geliyor. İster bu binayı üs olarak kullanır ve dışarıdan yiyecek takviye edersiniz ya da çoğu kişi dışarıda yaşamaya başlarsınız. Dışarıdan üssün açılması saat 10.00 ile yani bu ses ile başlar" sesi dinlediler. "ve saat 20.30da bu ses ile kapılar otomatik olarak açılır ve kapanır. Detaylı bilgiler size yarın verilecektir. Yarına kadar odalarınızdan çıkmak kesin olarak yasaktır. Kapıyı açmayı deneyecek olanların bileğindeki cihazdan kişiye şok verilecektir." Dedi. Televizyondaki kadın birden kayboldu ve ekranda 1 gün 12 saat 59 dakika sına kadar gösteren bir saat vardı. Berke ayağa kalktı ve kendini tanıttı.

"Merhaba Ben Berke Can Özbek" dedi ve esnedi. Berke'nin yanındaki yatakta yatan adam ayağa kalktı.

Adam:

"Merhaba ben Rasim Ataş" dedi ve Rasim'de Berke gibi esnedi. Berke'nin karşısındaki yatakta yatan bayan oturur pozisyona geçti ve

"Merhaba ben Gözdenur Bozacıoğlu" dedi. Rasim'in karşısındaki bayan yattığı yerden

"Ben Sude Gümüş tanıştığımıza memnun oldum arkadaşlar." Dedi. Bunun haricinde kimse konuşmadı daha fazla konuşmadılar. Zaten ne konuşabilirlerdi ki hatırladıkları en ufak anı parçası bile yoktu.

İsimlerini bile televizyondaki kadın söylemişti. Berke sürekli ayağa kalkıp etrafta gezinmeye başladı.

En son Gözdenur'un yanına gittiğinde Gözdenurun yattığı yatakta büyük bir kan lekesi vardı.

Berke:

"Gözdenur iyi misin yatağında kan var?" Dedi. Gözdenur o anlık korkuyla birden çarşafı açtı ve kan lekesine bakarken dondu. Berke Gözde'yi dürttü ve en sonunda Gözde'nin kollarından tutup silkeledi.Gözdenur etrafı bulanık görüyordu. Gözdenur'un görüşü düzelince Karşısında Berke'yi görünce ağlayıp sarıldı. Berke eli ile Gözdenin kestane rengi saçlarını okşadı. Rasim kalktı ve tuvalete gitti.

Berke:

"Gözdenur iyi misin?" dedi. Gözdenur kafasını Berke'nin göğsünden çekip

Gözdenur: