Magnus odama geldiği zaman onu küçük bir bakış ile süzmüştüm.
"Geç kaldın."
"Üzgünüm prensim, saatin farkında değildim."
"Beklemek hoşuma gitmiyor, bil istedim."
Yüzü önüne düşerken sinirle ayaklanmıştım. Bugün üstümde fazla agresiflik vardı. Sabah Jace ile, akşam da annemle tartışmıştım. Üst üste o kadar olay olmuştu ki...
"Çok sinirli olduğumu fark etmiş olmalısın."
"Evet fark ettim." Diyerek bana yaklaştı Magnus. "Benimle mi alakalı?"
"Neden seninle alakalı olsun?"
"Bilmiyorum. Bir an için öyle düşündüm."
"Genel meseleler. Seninle alakalı olsa odamda değil kendi odanda olurdun emin ol."
Magnus bu cevabı beklemiyor gibiydi.
"Benim hakkımda bir sorun olduğunda benimle konuşursanız çözebiliriz diye düşünmüştüm."
"Ben sorunlarımı genelde konuşarak çözmüyorum. Senin hakkında bir sorun olduğunu düşünmüşsem bu büyük bir sorundur ve ceza gerektirir. Ama küçük şeyler zaten benim için sorun teşkil etmezler. Anlatabildim diye düşünüyorum."
"Sanırım anladım." Dedi beni süzerek. "Sorun varsa bunu mutlaka bilirim."
"Aynen öyle. Zaten sorun çıkaracak birisi olmadığını biliyorum Magnus. Aksini düşünsem seni istemezdim zaten."
"Sizin için sorun oluşturacak şeyler nelerdir?" Dedi çekingen bir halde konuşup.
"İhanetin her türlüsü. Yalan. Bunlar benim için sorun oluşturan şeyler. Sonucu ne olursa olsun bana her zaman doğruyu söyle. Yalan söylersen sonuçları daha kötü olur. İhanet kısmına gelirsek, bunu yapmazsın zaten. Ola ki yaptın... yapmamayı dilersin."
Başını anladığını belirten şekilde salladı.
"Karşında ileride kral olacak bir prens durduğunu hiçbir zaman unutmamalısın. Seninle yakınız, seni çoğu kişiden daha değerli görüyor olabilirim ama bu demek değil ki birkaç saniye içinde seni de diğerleri gibi bir kenara atmayacağım."
"Neden bu konuyu konuşuyoruz?"
"Baştan bilmen gereken şeyleri söylüyorum. İlk andan beri sana çok yumuşak ve nazik davrandım. Bu sana bir güç vermesin. İstemediğim bir şeyle karşı karşıya gelirsem hayatının en büyük hatası haline gelirim. Bunu istemezsin Magnus."
"Öfkeniz bana değil ama hıncınızı benden çıkarıyor gibisiniz."
"Bunda bir sorun göremiyorum."
"Ben görüyorum."
"Senin fikrini sormadım!"
Sesim istemsizce fazla çıkınca Magnus irkilmişti.
"Zaten senin görevin bu!" Deyip ona yaklaştım. "Beni sakinleştirmek. Beni daha da sinir etmek değil!"
Magnus sessiz kalmıştı. Onun sessiz kalması beni daha da delirtiyordu.
"Görevim olduğu için değil bunu istediğim için kabul ettim ben. Sizin sinirinizi bozmayı istemiyorum ama bana bu kadar yüklenmeniz bence hoş değil."
"Hoş olup olmamasını önemsemiyorum." Deyip yatağıma yöneldim. Başım adeta çatlıyordu.
Yatağıma uzanıp başımı yastığa koydum ve derin nefesler almaya başladım.